Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında, TSK’nın “halkına düşman”, “dini hedef alan” bir yapı olduğu algısı işlendi. O dönem Taraf, Zaman, STV gibi FETÖ medyasının bu türden haberlerine maruz kalan acaba kaç yurttaş daha sonra işin gerçeğine erişebilmişti?

Batı'da "Hint Machiavelli" olarak bilinen Çanakya, MÖ 4. yüzyılda şöyle diyordu:

"Düşman tarafından tahriklere kolayca kapılabilecek insanlar şunlardır:
Kızgınlar, hırslılar, korkmuşlar ve kibirliler."

* * *

Taraf Gazetesi'ne geçmeden önce bir önceki yazıda girizgahını yaptığımız "gazetecilik ve psikolojik savaş" konusunda bazı noktaları daha net ifade etmekte fayda var.

1900’lü yılların başında Batılı emperyalistler, Osmanlı idaresi altındaki Arap coğrafyasında “Türklerin Arapları ve İslamiyet’i geri bıraktığı” propagandasını yürütüyordu. Osmanlı sonrasında güncellenen aynı propaganda, Türk ve Kürt dindar nüfusa tesir edecek bir biçime, "Cumhuriyet idaresi islamiyeti geri bırakıyor" propagandasına evrildi.

"Din elden gidiyor" propagandası Cumhuriyet öncesinde de idarecilerin başını ağrıtıyordu...

7 Ekim 1908'de İstanbul Fatih Cami'nde vaaz veren müezzin "Kör Ali" ve beraberindeki bir hoca, “Ey ümmeti Muhammed, din elden gidiyor! Sokaklarda alenen oruç yiyorlar, kadınlar yüzleri açık geziyor” diyerek halkı galeyana getirdi ve binlerce kişi Yıldız Sarayı'na yürüdü...

Aynı günün akşamında da Üsküdar'daki Yeni Cami İmam vekili Abdülkadir Efendi de namazın ardından kendisiyle yürüyeceklerine dair cemaate yemin ettirdi ve "Karagöz oynatılması şeriata uygun değildir. Karagöz oynatılan yerler, tiyatrolar yıkılmalıdır" diyerek peşindeki kalabalıkla Üsküdar sokaklarına çıktı, kahvehaneler basıldı, sahneler tahrip edildi…

II. Abdülhamit tahtındaydı, ne saltanat kaldırılmıştı ne de hilafet ama yine de birilerine göre din elden gidebiliyordu...

Çıkan olaylar üzerine Mizan Gazetesi kapatıldı...

Bu dönemde Volkan ve Mizan gibi gazetelerin yayınlarında kullandıkları kışkırtıcı üslup inançlı kesimleri isyana teşvik ediyordu.

Nitekim süreç 31 Mart Ayaklanması ile son buldu.

* * *

Bedava dağıtılan Volkan Gazetesi'nin kurucusu olan Derviş Vahdeti, 1869'da Kıbrıs Lefkoşa'da doğdu. 31 Mart Ayaklanması nedeniyle yargılandığı mahkemede idama mahkûm edildi ve 19 Temmuz 1909'da Ayasofya Meydanı'nda asıldı.

Vahdeti, küçük yaşta din eğitimi aldı ve Lefkoşa'da bir dönem müezzinlik yaptı. 20 yaşına geldiğinde Nakşibendi oldu ve "derviş" olarak anılmaya başladı...

Yaşadığı fakir hayattan bunalan Vahdeti, ilerleyen yıllarda İngilizce öğrendi... Kıbrıs'ta İngiltere adına çeşitli memurluklarda bulundu ve sıkça Kraliçe adına düzenlenen balolara katıldı.

Vahdeti, kraliçe için düzenlenen balolara katılımını, "Kıyafet değiştirip hükümet memuru oldum. Kraliçe adına verilen balolarda redingotlu, eldivenli bir adam olarak göründüm" sözleriyle anlatır.

Volkan Gazetesi'nde "Kıbrıs'ın İngilizlerin Ademi Merkeziyetçi yönetimi sayesinde 'küçük İsviçre' haline geleceğini" yazdı...

31 Mart Ayaklanması'ndan 50 yıl önce, yine "Şeriat elden gidiyor" diyerek işi padişah katletme girişimine kadar vardıran, Kuleli Vakası'nın öncülerinden Frankofon Şeriatçı Didon Arif Bey'i yazmıştık...

Tophane-i Amire Katibi "Didon Arif Bey" en az bir Fransız kadar şık giyiniyor, yarım sakal bırakıyor, tırnaklarını uzatıyor ve "şeriat elden gidiyor" diyordu...

Derviş Vahdeti de redingotu ve eldivenleriyle "din elden gidiyor" masalı uyduruyordu...

* * *

Dönelim Taraf Gazetesi'ne...

2000'lere geldiğimizde tarih yine her zamanki gibi tekerrür ediyordu. Bu defa elden giden "demokrasi" idi...

Gerçi "din elden gidiyor" derseniz, Taraf'ın fantastik dünyasında o bile vardı: "Fatih Camii bombalanacaktı..."

Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında, TSK’nın “halkına düşman”, “dini hedef alan” bir yapı olduğu algısı işlendi.

O dönem Taraf, Zaman, STV gibi FETÖ medyasının bu türden haberlerine maruz kalan acaba kaç yurttaş daha sonra işin gerçeğine erişebilmişti?

TSK'ya ve cumhuriyete karşı nefret tohumları serpildi.

Taraf'ın "Fatih camii bombalanacaktı" manşetiyle çıktığı gün, gazetenin yayın yönetmeni olan Ahmet Altan'ın köşe yazısı, "Askerliği kaldırın" başlığını taşıyordu.

Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne de TSK yerine yeni bir ordunun kurulmasını öneriyordu.

Boşuna demiyoruz, Taraf Gazetesi gerçekten de düşman uçaklarından atılan bildirilere benziyordu.

* * *

Taraf'ta bir dönem genel yayın yönetmenliği görevini de üstlenen Oral Çalışlar 2014 yılında, "Taraf bir projedir" itirafında bulundu. "Taraf projesi neydi ve kime aitti?" sorularının cevabını ise Çalışlar'dan alamıyorduk.

15 Temmuz kalkışması sonrası arasında Taraf Gazetesi'nin de bulunduğu FETÖ'ye ait 45 gazete kapatıldı. Fakat Taraf zihniyeti ne yazık ki aktif bir şekilde etkisini hala sürdürüyor.

Son günlerde isminden sıkça söz ettiren Eski AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci tam bir ay önce, “Kemalizmin tasfiyesi zamanı geldi” dedi.

Eski Taraf yazarı Taner Akçam ise, “Kürt açılımı bu rejim içinde Kürt meselesini çözmek değil, aslında yeni bir devlet kurma projesidir. Yani, 1923’te denenen ve tutmayan bir devlete son verme projesidir” yorumunu yaptı.

Taraf Gazetesi'nin sözde "askeri vesayete karşı" mücadelesi neticesinde TSK içinde çokça tasfiye yapıldı. Görevden alınan askerlerin yerine FETÖ militanları getirildi.

2010-2013 arası tasfiye edilen askerlerin yerini alan FETÖ mensupları, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kalkıştı.

Darbe ile yatıp darbe ile kalkan Taraf, gerçek bir askeri kalkışmanın taşlarını adım adım döşedi...

​İşte "askeri vesayete karşı" Taraf Gazetesi...

​Devam edeceğiz...

Sinan Acıoğlu
babaocagi.com