"Tarihsel hınç", son günlerde organize olmuş bir kesim tarafından Cumhuriyet devrimlerine ve onun kurmaylarına yöneltilse de aynı suçlamaların tamamı Osmanlı padişahları için de gayet geçerliydi...
Osmanlı padişahlarının gayrimüslim devletlerden gelen nişanları kabul etmeme geleneği 31. Osmanlı Padişahı Abdülmecid tarafından bozuldu.
İngiltere’nin en büyük nişanı olarak kabul edilen "Dizbağı Nişanı", 12 Aralık 1856'da Büyükelçi Stratford Canning tarafından Abdülmecid’in sol göğsüne kraliçe adına takıldı.
İngiltere’nin bu en büyük nişanı ilk defa Hıristiyan olmayan bir hükümdara sunuluyordu ve bu hükümdar aynı zamanda İslam Halifesi'ydi...
Aynı yıl Fransa da en itibarlı nişanı olan Légion d’honneur’ü Abdülmecid’e takdim etti.
* * *
İngiliz elçi ve eşi, 9 Şubat 1856'da Beyoğlu’ndaki İngiliz Büyükelçiliği binasında bir Kıyafet Balosu tertiplemiş ve Sultan Abdülmecid, yine Osmanlı tarihinde ilk defa böylesi bir baloya teşrif ederek bir geleneği daha bozmuştu.
Abdülmecid balo için binaya geldiğinde elçilik bandosu "God Save The Queen" (Tanrı kraliçeyi korusun) marşını çalıyordu.
Ahmed Cevdet Paşa, Sultan Abdülmecid’in bu baloya katılmasını şu sözlerle eleştiriyordu:
“Öteden beri Sadrazamlar bile elçi ziyafetlerine veya balolarına gitmek adet değil iken bir seneden beri Sadrazamlar gitmeğe başladı. Bu sene Zat-ı Şahane için dahi bu kapı açıldı. Rüesay-i ruhaniye balolara gitmek adet olmayıp al’el-husus Ortodoks Papazlarına göre istismâi-ı sâz ve temaşa-yı raks büyük günah iken, bu baloda b’il-cümle patrikler ile haham-başı dahi bulundu."
Abdülmecid, Batılı prensler gibi yetiştirilmişti. Onun devrinde sarayda, Ehl-i Fenn-ü Ma’rifet Kız Fanfarı ve Bale Heyeti adıyla da bir topluluk kurulmuştu. İtalya'dan getirtilen öğretmenler haremdeki kızlara dans ve bale eğitimi veriyordu.
Tarihçi Necdet Sakaoğlu’na göre Abdülmecid içki bağımlısıydı. Bazı geceler "körkütük sarhoş" durumda mabeyinciler tarafından arabasına konularak saraya götürülüyordu.
"Abdülmecid içki içmezdi" diyen kimi tarihçilere yanıt, son halife II. Abdülmecid'in el yazısıyla kaleme aldığı risalesinde kayıtlıydı: II. Abdülmecid adaşı Sultan Abdülmecid'in içki müptelalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini yazıyordu. Aynı notlarda II. Abdülmecid, Sultan Abdülmecid için, "Osmanlı İmparatorluğu'nu Avrupa devletlerinin arasına kattı" yorumunu yapıyordu. Risaleyi Murat Bardakçı yayımladı...
Yani anlaşılan o ki, bir sosyal psikoloji kavramı olarak "tarihsel hınç", son günlerde organize olmuş bir kesim tarafından Cumhuriyet devrimlerine ve onun kurmaylarına yöneltilse de aynı suçlamaların tamamı Osmanlı padişahları için de gayet geçerliydi.
"Din elden gidiyor" diyen Fedâiler Cemiyeti, Padişah Abdülmecid'i öldürerek, şeriata daha uygun bir idare kurma amacıyla darbeye dahi kalkıştı. İstanbul sokakları "Padişah gâvur oldu, medreseleri kapatacaklar" yazılı broşür ve afişlerle donatılıyordu.
* * *
Dizbağı Nişanı'na dönelim...
İngiltere Kralı III. Edward tarafından 1348'de verilmeye başlanan nişan, İngiltere'nin koruyucu azizi olarak kabul edilen Saint George'a (Aziz Yorgi) adanmıştı.
Aziz Yorgi’nin muhtemel kökeni hakkında bulunan iki rivâyetten birine göre Saint George Kapadokya’da dünyaya geldi. Bir diğer iddia ise babasının Kapadokyalı olduğu yönünde...
İngiliz geleneğine göre Dizbağı Nişanı'na layık görülen kişilerin "soyluluk forsları", Windsor Sarayı'nda bulunan Aziz George Şapeli'ne asılmalıydı fakat Sultan Abdülmecid'in bir soyluluk forsu bulunmuyordu.
Kraliçe Victoria, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir devlet arması olmadığını öğrenince Sir Charles Young isimli bir arma uzmanını Osmanlı arması yaratmakla görevlendirdi.
İstanbul'a gelerek araştırmalarda bulunan Charles Young'un bir yılda tamamladığı çalışma Sultan Abdülmecid'e sunuldu ve yapılan birkaç küçük değişiklikle arma kabul edildi.
İşte ünlü "Osmanlı Arması" böyle doğuyordu...
* * *

Aradan 120 yıl geçti ve 12 Eylül darbesi vesilesiyle yurt dışına kaçan Kadir Mısıroğlu, önce Almanya’ya oradan da İngiltere’ye geçti.
Eşi Aynur Mısıroğlu'nun iddiasına göre Milli Selamet Partisi yönetim kurulunda olan Kadir Mısıroğlu'nun yurtdışına çıkmasını Necmettin Erbakan istemişti. Sonraki yıllarda Milli Görüş'ü nasıl böldüğünü de ballandıra ballandıra anlatacaktı.
Aynur Mısıroğlu, İngiltere'nin oturma izni vermesi karşısında duygularına yenik düşen Kadir Mısıroğlu'nun gözyaşlarını tutamadığını Akit Gazetesi'ne anlatmıştı.
Mısıroğlu ailesi 11 yıl boyunca İngiltere'de yaşadı.
Kadir Mısıroğlu bir taraftan, "Atatürk hilafeti yıkmak üzere İngilizlerle anlaştı" derken diğer taraftan da "İngilizlere düşman olarak Avrupa'ya gittim, İngiliz dostu olarak geri döndüm" diyecekti. Tarihin bir ironisi olan bu ifadelerin kayıtları internette kolaylıkla bulunabilir.
İngilizler tarafından tasarlanan Osmanlı Arması, İngiliz dostu Mısıroğlu'nun her konuşmasında arka fonundaydı...
Bunca hizmet etti, "keşke bir Dizbağı Nişanı da Kadir Mısıroğlu'na verilseydi" demeden edemiyor insan...
Sinan Acıoğlu
babaocagi.com