Son günlerde fırsatını bulmuşken cumhuriyet ve kemalizme saldırmaktan gözleri dönen güruh için şaşırtıcı olacak ama Osmanlı'da "şeriat elden gidiyor" diyen bir gizli cemiyet Padişah'a suikast girişimine kadar varacak bir ihtilal girişimi tertipliyordu...

Rusya'ya karşı Kırım Harbi'nde Osmanlı'yla birlikte savaşa katılan Fransız askerleri, birbirlerine "dis-donc!" diye hitap ediyordu.

Buna tanık olan Osmanlılar, Türkçede “söyle bakalım” veya “bak hele” gibi seslenişlere benzetilebilecek "dis-donc" ifadesini "didon" şeklinde gündelik dile taşıdı.

"Gördün mü sen Pâris'te tahsil etmiş çakalı
Çenesinde Didonon bir top keçi sakalı!"

Çene ucuna doğru uzayan sakala "didon" denildiği gibi alafranga takılan, Avrupai giyinen Türkler için de "didon" lakabı kullanılmaya başlandı.

* * *

Tophane-i Amire Katibi "Didon Arif Bey" en az bir Fransız kadar şık giyiniyor, yarım sakal bırakıyor, tırnaklarını uzatıyordu.

Ahmet Bedevi Kuran, Didon Arif’in sık sık Fransızca "devrim" anlamına gelen “revolüsyon” tabirini kullandığını belirtiyor.

Arif Bey, Osmanlı'nın ilk "gizli cemiyeti" olduğu ileri sürülen Fedailer Cemiyeti'nin genel sekreteriydi. Hatta Cemiyet'in "gizli lideri" olduğu da dillendirilenler arasındaydı.

Bu kısacık tariften yola çıkarak Arif Bey'in modernleşmeci, Batıcı bir Jöntürk olduğu tahminini yürütenler olabilir.

Durum öyle değil...

Gizli bir cemiyet olması nedeniyle Cemiyet'in gerçek ismi konusunda ihtilaflar bulunuyor.

Örneğin cemiyete üye bir kişi, yapılan sorgusunda üye olurken Cemiyet'in isminin "Muhafaza-i Şeriat" olduğunu bildiriyor.

Evet frankafon Arif Bey 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı'nın yürüttüğü yenilik ve reform çabalarına karşı "şeriatı muhafaza" parolasıyla örgütlenen ve 1859 yılında bir ihbar sonucu ortaya çıkarılan "Muhafaza-i Şeriat" örgütünün liderlerindendi...

Son günlerde "açılım" ikliminde fırsatını bulmuşken cumhuriyet ve kemalizme saldırmaktan gözleri dönen güruh için şaşırtıcı olsa gerek...

Osmanlı devrinde bir gizli cemiyet, "şeriat elden gidiyor", "din elden gidiyor" diyerek Padişah'a suikast girişimine kadar varacak bir ihtilal girişimi tertipliyor.

Bir diğer şaşırtıcı bilgiyi de not olarak ekleyelim:

Didon Arif Bey MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in büyük dedesidir...

* * *

Cemiyet'in bir diğer önemli ismi Süleymaniyeli Şeyh Ahmed'in, Kırım Harbi'nde bir dönem elde kılıç savaştığı rivayet edilir... Adamlarıyla birlikte Kars Cephesi'ne yardıma geldiğini, ancak tam bu sırada Islahat Fermanı’nın "Müslümanlar ile Hıristiyanları kanun önünde eşit kabul ettiğini" öğrenince savaşmaktan vazgeçtiğini söyler.

Cemiyet, şeriatın yeniden ihyası için Tophane Cami'de 3000 Çerkes fedai ile toplanıp Sultan Abdülmecid'i tahttan indirerek Abdülazîz'i tahta çıkarmayı hedeflemektedir ama başarısız olurlar.

İhtilal ve suikast girişimiyle ilgili yapılan yargılamalarda Şeyh Ahmed, Tanzimât'ı kaldırmayı hedeflediğini açıklar.

Süleymaniyeli Şeyh Ahmed ve arkadaşları idama mahkum edilir. Cezaları müebbet hapise çevrilir daha sonra affedilirler.

Şeyh Ahmed sürgüne gönderilir ve uzun sürgünde yaşadığı zorluklar üzerine "böyle bir durum Yunan devletinde bile görülmez” der...

Islahat Fermanı sebebiyle Kırım Harbi’nde cepheyi terk eden Şeyh Ahmed adeta "Keşke Yunan galip gelseydi" zihniyetinin ilk örneği gibidir.

* * *

"Din elden gidiyor" edebiyatı dünün bugünün meselesi değildir.

Geçen yazımızda AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "Atatürk devrimleri toplumda travma etkisi yarattı" açıklamasına atıf yapmıştık.

Atatürk devrimleri 1839'da başlayan yenilik ve modernleşme hareketlerinin yani Türk modernleşmesinin bir devamıydı. Bir gecede değil asırlar boyu verilen zorlu mücadeleler içerisinde ve toplumsal ihtiyaçlara yanıt olarak oluştu.

İnanan yurttaşların dini duygularını cumhuriyete karşı tahrik etmek için "din elden gidiyor" yalanlarına başvuranlara işte tarih böyle yanıt veriyor...

Cumhuriyeti kuran kadrodan herhangi biri dahi henüz dünyaya gelmemişti... Ve birilerine göre yine "din elden gidiyor" idi... Hem de "Halife" olan Padişah eliyle...

Halvetî şeyhi Mehmet Şemsettin Ulusoy'un 1926 yılında söylediklerini hatırlatalım:

"Şimdi muhalifler diyor ki: 'Din elden gitti!' Ben de soruyorum; 'Nesi gitti? Evvelden ne var idi de şimdi yok."

Sinan Acıoğlu
babaocagi.com