Çocuklarını özel okullara gönderen MEB yöneticileri, halkın çocuklarını ayrıştırmaya devam ediyor!
Milli Eğitim Bakanlığı her gün yeni bir icat ile karşımıza çıkıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müsteşar olduğu 2014 yılında Proje Okulu uygulaması başladı. Bu düzenleme, dershaneleri kapatıyormuş gibi yapıp özel öğretim kursuna dönüştüren o meşhur kanun ile yapıldı. Aynı düzenleme ile yaklaşık 50 bin merkez ve taşra eğitim yöneticisi, müsteşar hariç, görevden alındı. Bakan Nabi Avcı kendisini zor kurtardı. Neredeyse o da görevden alınacaktı!
Proje Okulu uygulaması başladığından bugüne on binlerce öğretmen ve yönetici mağdur edildi. Köklü okullar proje okuluna dönüştürülerek okul iklimleri bozuldu. Bu okulların tüm yönetici ve öğretmenleri şart aranmaksızın doğrudan Bakan tarafından atanıyor… Ve burada torpil devreye giriyor.
Bu süreçler devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir yönetmelik yayınladı ve proje okullarını “özel program uygulayan” ve “özel proje uygulayan” okul şeklinde ikiye böldü.
YÖNETMELİK İLE NELER DEĞİŞTİ?
Yönetmeliğin amacı;
• “Çeşitli kurum ve/veya kuruluşlarla yapılan protokol kapsamında açılan, ulusal ve/veya uluslararası proje yürüten, Bakanlık tarafından uygulamaya konulan programlar ile temaları uygulayan resmî örgün eğitim kurumlarının belirlenmesi ile bu kurumların eğitim, öğretim, yönetim ve işleyişine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” şeklinde düzenlendi.
• Ayrıca tanımlar kısmında “Hami” tanımı eklenerek, “Proje okullarının hedefleri doğrultusunda ihtiyaç duyulan alanlarda destek sağlayan gerçek veya tüzel kişi” ifadesi yer aldı. Bu tanım ile tarikat ve cemaatlerin uzantısı olan vakıf ve derneklerin okullara girmesine imkân tanındı. MEB bu değişiklik ile öğretmen olmayan kişilerin okula girmesini sağlayacak.
• Öte yandan “Özel Program Uygulayan Okul” tanımı eklenmiş ve Bakanlığın onay verdiği tüm okulların özel program uygulayan proje okulu olmasının önü açıldı. Bakanlık burada da tüm yetkiyi kendi himayesine aldı. Ayrıca Bakanlık bu okullara kendi sınavlarını yapabilme imkânı tanıdı.
• Proje okulları, “özel program uygulayan okul” ve “özel proje uygulayan okul” şeklinde ikiye ayrıldı. Özel program uygulayan okullar Bakanlık tarafından doğrudan belirlenecek. Özel proje uygulayan okullar ise İl Proje Okulu Teklif Komisyonu tarafından önerilen okullar arasından Bakanlık tarafından seçilecek. Her iki durumda da bakana sınırsız yetki tanınıyor. Bakanlığın istemediği hiçbir okul özel program ya da özel proje uygulayan okul olamayacak.
ÖZEL PROGRAM UYGULAYAN OKULLAR
• Her sınıf düzeyinde 24’er kişilik 4 şube açılabilecek. Ankara Fen Lisesi gibi okullar kontenjanlarını azaltmak zorunda kalacak. Bu okullar her yıl en fazla 96 öğrenci alabilecek.
• Yönetmelik gereği bu okullarda tüm öğrenciler yatılı olacak. Tüm öğrencilere yatılılık dayatması doğru bir uygulama değildir. Çocuğunu yatılı olarak göndermek istemeyen aileler ne yapacak?
• Bu okullarda Ar-Ge biriminin koordinatörü hami tarafından belirlenecek. Bu yetki, vakıf ve derneklerin, özel/tüzel kişilerin okullarda ilk kez yönetmelik çerçevesinde yetkilendirilmesi anlamına geliyor.
• Eğitim-öğretim süreçleri, öğretmen mesleki gelişimleri ve mezun öğrencilerin yükseköğretimde desteklenmesi amacıyla ilgili kurum/kuruluş, üniversite ve vakıflarla, Bakanlığın uygun görüşü alınarak iş birliği protokolleri yapılabilecek. Bu, vakıf-dernek ve özel/tüzel kişilerin eğitim öğretim süreçlerine müdahalesi anlamına geliyor.
• Bu okullara girebilmek için öğrencinin merkezi sınavda Türkiye genelinde %1’lik başarı diliminde yer alması gerekiyor. Ayrıca okulda uygulanan özel program doğrultusunda okul ya da Bakanlık tarafından yapılacak özel sınavda başarılı olma şartı da var. Her okulun kendi sınavını yapmasına izin veriliyor. Bu durum, çok başlı ve denetimi mümkün olmayan bir süreci başlatacak.
• Yabancı dil derslerinin en az %30’unun, ilgili dilin resmî dil olarak konuşulduğu ülkelerde, YÖK tarafından denkliği kabul edilen lisans, yüksek lisans veya doktora eğitimini tamamlayan öğretmenlerce verilmesi esas olacak. Ancak düzenleme, “yabancı dil öğretmeni” tanımlaması yapmadığı için, denkliği kabul edilen herhangi bir bölüm mezunu yabancı dil dersi verebilecek. Öğretmenlerin uyruğunun belirtilmemesi, yabancı öğretmenlerin okullarda ders vermesinin önünü açacak.
• Bu okullarda 11. sınıfta AYS sınavı yapılacak. 70 puan alamayan öğrenciler başarısız sayılarak başka okullara gönderilecek.
• Milli Eğitim Bakanlığı bu düzenleme ile kendi içerisinde “çok özel okullar” oluşturacak. Diğer okullardan ayrıcalıklı, çok iyi imkânlara sahip bu okullar, öğrenciler arasında ayrışmaya neden olacak.
PROJE OKULLARI
• Bakanlık bu yönetmelik ile proje okullarındaki iş ve işlemler için Ortaöğretim Kurumları ile Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları yönetmeliğini işaret etti. Görülen o ki, bu kararla Proje Okulları ve diğer okullar ötelendi, Özel Program Uygulayan Okullar ise “öz evlat” olarak kabul edildi.
• Özel Program Uygulayan Okullar ile Proje Okulları arasındaki bu eşitsizlik, eşit eğitim anlayışına aykırıdır. Ülke genelindeki tüm okulların aynı şartlarda eğitim vermesi gerekir.
İki okul türü de Yusuf Tekin döneminde “icat edilmiş” yapılardır. Bu okullar, kâğıt üzerinde özel program veya proje uygulayan kurumlar gibi görünse de, tüm yetkiler Milli Eğitim Bakanı’ndadır. “Hami”lik sistemi, tarikat ve cemaatlerin okullara girmesinin bir aparatı haline gelmiştir. Bakan, bu okullara atama ve görevlendirme yönetmeliğinde hiçbir değişiklik yapmamış, hangi okulun hangi statüde olacağına ilişkin tüm kararı kendi uhdesine almıştır.
Geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen düzenleme ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na öğrenci yurtları, eğitim kurumları, gençlik merkezleri ve kamplar, ceza infaz kurumları, sağlık kuruluşları, sosyal hizmet kurumları ve benzeri yerlerde iş birliği esasına göre manevi danışmanlık ve din hizmeti sunma yetkisi verildi.
Diyanet’e verilen bu yetkiye paralel olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel program uygulayan okullarda tüm öğrencilere yatılılık esası getirmesi, bu okulların yurtlarının tamamen “manevi danışmanların” himayesine geçeceğini gösteriyor.
Çocuklarını özel okullara gönderen MEB yöneticileri, halkın çocuklarını ayrıştırmaya devam ediyor!