Herkes baba ocağına doğar, baba ocağında büyür…
Baba ocağının kapısı; tarlada domates toplayan 10 yaşındaki Ahmet’ten, sahilde kahvesini yudumlayan Can’a, terzi Ayşe Teyze’den inşaat işçisi Fikret Amca’ya, gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkese açıktır.
Bir çift mavi gözün ışığında yürüyen bir Türk genci olarak, milletin sesi olan baba ocağımda olmaktan mutluluk duyuyorum. BabaOcagi.com’a merhaba diyorum.
Türkiye, bu iktidarın baskıcı politikaları yüzünden her geçen gün bir darbe daha alıyor; ekonomik ve siyasi olarak çöküş yaşıyor. Millet sokaklara dökülüyor, oy verdiği belediye başkanının nerede olduğunu sorguluyor.
Bu günler bana Gezi’yi hatırlatıyor. Halkın iradesine nasıl sahip çıktığını, kimseye boyun eğmediğini, celladına âşık olmadığını; aksine, o celladın üstüne üstüne yürüdüğünü hatırlatıyor.
16 milyon İstanbullunun iradesi olan Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş belediye başkanları, aylardır haksız ve hukuksuz bir şekilde Silivri zindanlarında tutuluyor. Çünkü İmamoğlu, iktidarın en çok korktuğu şeyi başardı: Dünyanın desteğini aldı.
Birileri Amerika’nın desteğiyle göreve gelmişti; herkesi kendisi gibi sanıyorlar. Oysa bilmiyorlar ki Ekrem İmamoğlu yalnızca milletin iradesi ve desteğiyle bir yere talip olur. Her yerde millet büyüktür. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyen İmamoğlu’ndan korktular. Çünkü onlar hiçbir zaman milletin büyüklüğüne inanmadılar.
“Köylü milletin efendisidir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü bile yok saymaya çalıştılar. Çiftçiye “Ananı da al git.” dediler. Tek dertleri bu milletin evlatları: köylüsü, emekçisi, işçisi, yaşlısı, genci… Hepsinden korkuyorlar.
Bu milletin evlatları demişken sizlere 23 yaşında bir üniversite öğrencisinden bahsedeceğim: Kapıcı dairesinde yaşayan, özel ders vererek harçlığını çıkaran; aynı zamanda gönüllü olarak partisine katkı sunan CHP Dijital İletişim Komisyonu Başkanı Mustafa Sezer Yerli’den…
9. Dalga Operasyonu’nda sabaha karşı evinden gözaltına alındı. Yanlış duymadınız; daha 23 yaşında, Türkiye derecesi olan, akademik anlamda parlak bir gencin evine şafak operasyonu düzenlediler.
Tecavüzcülere, kadın katillerine, hırsızlara göstermedikleri muameleyi ona yaptılar. Kapıcı dairesini altüst ettiler. Üstelik gözaltı kararları bile geçersizdi. Kararda “irtikap” suçu yer alıyordu. Oysa bu suç yalnızca memurlara yönelik bir suçtur. Mustafa memur değil! İşte bu kadar keyfi, düzensiz ve taraflı bir adalet sistemiyle karşı karşıyayız.
Mustafa’ya 6 yıl öncesine dair, lisedeki baz kayıtları sorulmuş. Öğrenim gördüğü lise o bölgede olduğu için orada sinyal vermiş. “Gaziosmanpaşa’da baz kaydın var.” demişler. Oysa ailesiyle yaşadığı ev de orada.
Bir İBB çalışanına da “Saraçhane binasından neden sinyal verdin?” diye sormuşlar. Adam, “Ben İBB çalışanıyım, mesaiye gittiğim binadan sinyal vermem normal değil mi?” demiş.
Ahmet Kaya’nın dediği gibi: “Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça…”
Biz bu tutarsızlığın içinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Her zaman gerçeği anlatacağız. Bir adım geri atmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz.