Geçtiğimiz saatlerde Ömer Tayyip Erdoğan’ın PR çalışmaları resmen başlatıldı. Kendisi, Amerikan vatandaşı olan Erdoğan ailesinin en genç üyelerinden biri; Bilal Erdoğan’ın oğlu. Hatırlarsınız, benzer kampanyalar daha önce Bilal Erdoğan, Hakan Fidan ve Berat Albayrak için de yürütülmüş, çeşitli iletişim çalışmalarıyla parlatılmaya çalışılmışlardı. Görünen o ki bu girişimler beklenen etkiyi yaratmamış olacak ki, şimdi sahneye Ömer Tayyip çıkarılıyor.

İşin ilginç yanı, Recep Tayyip Erdoğan hâlâ görevde ve yakın çevresi de onun yeniden aday olacağını çeşitli platformlarda dile getiriyor. Ancak Ankara kulislerinde, Erdoğan’ın sağlık sorunları nedeniyle bir seçim sürecini daha kaldırmakta zorlanabileceği konuşuluyor. Kısacası, AK Parti kanadında bir “yeni lider” arayışı dikkat çekiyor.

Bugüne kadar bu koltuğa kimin oturacağı konusunda yüzlerce isim telaffuz edildi. Berat Albayrak’a yönelik sayısız fan sayfası açıldı, resmi görevi bulunmayan bir isim için bile yoğun bir iletişim çalışması yürütüldü. Benzer şekilde Hakan Fidan’ın yeni lider olarak kabul edilmesi için de çaba harcandı. Fakat bütün bu isimler gündemde yer bulmaya çalışırken, birden Ömer Tayyip Erdoğan’ın öne çıkarılması dikkat çekici.

Üstelik bu hamle, Hakan Fidan’ın yaptığı son çıkışların ardından geldi. Fidan’ın Kaan uçağıyla ilgili yaptığı açıklamalarda, Erdoğan’ın motor teknolojisine dair yeterli bilgiye sahip olmadığı iddiaları gündeme oturmuştu. Bu tartışmalar sürerken, aniden Ömer Tayyip’in parlatılması, yeni bir arayışın işareti gibi görünüyor.

Burada esas mesele sadece bir isim arayışı değil; iletişim stratejisinin nasıl yürütüldüğü. Tarihe bakarsak, Nazi Almanyası’nda Joseph Goebbels propaganda yöntemlerini “büyük yalan”ı sürekli tekrar etmek, düşman yaratmak, karmaşık meseleleri basitleştirip duygulara hitap etmek üzerine kurmuştu. Bugün aynı teknikler modern araçlarla, sosyal medya fan sayfalarıyla, algoritmalarla ve dijital kampanyalarla karşımıza çıkıyor. Bir isim sürekli gündemde tutuluyorsa, bu onun siyasi gücünden çok, ardındaki iletişim stratejisinin göstergesidir.

Ama unutulmaması gereken bir gerçek var: Bu ülkenin yönetimi, bir aile grubunun iradesine göre değil, 86 milyon vatandaşın oylarıyla şekillenir. PR kampanyaları, fan sayfaları ya da kulislerde dolaşan isimler ne olursa olsun, siyasetin gerçek belirleyicisi milletin iradesidir.