Üniversite eğitimde 6 milyon genç var. Gençlerimiz meslek edinmek, kendini geliştirmek için dört yıllarını üniversite eğitimine harcıyor ama hem bu zaman diliminde hem de sonrasında büyük zorluklar yaşıyorlar.

Gençlerimiz hayatlarının en önemli yıllarını, yeni şeyler keşfetmek, sanatla, sporla, bilimle ilgilenmek, farklı şehirler ve ülkeler görmek gibi şeyler yerine geçinme derdiyle uğraşarak geçiriyor.

Üniversite öğrencilerinin sadece dörtte biri yurt hizmetinden yararlanabiliyor. Yararlanamayanlar ya çalışmak ya da eğitim hayatlarından vazgeçmek zorunda kalıyor. Kötü koşullardaki evlerde kalmak, ısınmadan, yeterli beslenmeden yaşamaya çalışıyorlar. Yurt imkanından yararlanabilenler ise soğuk suyla duş almak, kalitesiz yemekler yemek ya da çamaşırhane gibi hizmetler için ayrıca para harcamak zorunda kalıyor. Okulda bir öğün yemeğe 50 lira veren öğrencilerden bir kısmı 3000 lira burs alabiliyorlar. Burs da bir öğün yemeğe bile zor yetiyor.

Emekli olduktan sonra ülkemize turist olarak gelenler ile bizim ülkemizde emekli olanları karşılaştırır, onlar gezerken bizim yaş almışlarımız asgari ücretin altında yaşamaya çalışıyor ve evden çıkamıyorlar derdik. Benzer bir şey de gençlerimiz için geçerli, yaşıtlarının hayatlarının en özgür ve keşfeder zamanlarının aksine benzer bir tablo ile yaşamaya çalışıyorlar.

Her şeye rağmen okulunu bitirenler için de sonuç değişmiyor, iş bulursa düşük ücretlere benzer bir hayat yaşamaya devam ediyor, iş bulamayanlar ev genci oluyorlar.

İlk-orta öğretim boyunca okula aç gidip gelen, hayatı keşfedemeyen çocuklarımız, üniversitede ve mezun olduktan sonra da iş bulsa da bulamasa da sürekli yokluk içinde, yaşama mücadelesi vermek zorunda kalıyor. Emekli olunca da durum değişmiyor.

Bir ülke kendi vatandaşına doğumundan ölümüne kadar, refah ve mutlu bir hayat sürmesi için imkan vermiyor. Tam olarak ifade bu, bütün bir yaşamınız sizden çalınıyor. Bu kabul edilebilir bir hayat değil, olamaz. Ömrü boyunca yoklukla sınadığınız bir topluluğun, ülkesinin geleceği olmasını beklemek mümkün değil!

Bir ülke vatandaşının ömrünü çalarak ayakta durmaya devam edemez! Yaşıtlarının nasıl yaşadığını gören bu çocukların eğitime önem vermesini beklemek de, emek ederek bir yerlere gelmesini istemek de çok saçma! O yüzden kolay yoldan zengin olmak, sosyal medyadan para kazanmak, bahis oynamak gibi durum ve isteklerin arttığını görüyoruz! Bu, ne yaparsa yapsın bir geleceğinin olmadığı bilen birinden, emeğin değersiz olduğunun bilincine sahip birinden beklenebilir mi? Tabii ki beklenemez!

Milli gelirimizin kişi başı 17 bin dolar olduğunu söyleyen ama bizi açlıkla, yoksullukla sınayan AKP iktidarı, başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere hepimize; bir kap sıcak yemek, bir kitap, bi ev, sıcak su, temiz çamaşır borçlu! Mutluluk borçlu, bir ömür borçlu!