Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisin genel merkezinde düzenlenen İl Başkanları ve İl Müfettişleri Toplantısı'nda konuştu. Arıkan, tüm tehdit ve engellemelere rağmen Gazze kara sularına kararlılıkla ulaşarak ablukayı delen Sumud Filosu katılımcılarını kutladı. Arıkan ayrıca, yine Gazze’ye doğru kararlılıkla ilerleyen Saadet Partisi milletvekillerine, teşkilat mensuplarına ve tüm vicdan sahiplerine selam gönderdi.
SUMUD FİLOSU’NA SALDIRI, İSRAİL VE ABD’NİN BARIŞ İSTEMEDİĞİNİN GÖSTERGESİ
Netanyahu ve Trump’ın sözde ‘Barış Planının’ konuşulduğu bu günlerde, işgalci İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na, hem de uluslararası sularda nasıl saldırdığını bütün dünyanın canlı yayında izlediğini belirten Arıkan, “Sadece bu bile, Amerika ve İsrail’in barış konusunda nasıl iki yüzlü olduklarını alenen ortaya koymuştur. Bizler, İsrail’in ve Amerika’nın bu iki yüzlülüklerini çok iyi bildiğimiz için iktidara defalarca çağrıda bulunduk. Uluslararası kamuoyunu harekete geçirin, Sumud’un güvenliğini sağlayın, fırkateyn gönderin dedik. Hiçbir çağrımıza kulak verilmediği için, şu an 49 vatandaşımız İsrail’de bekletiliyor. Bu tablo, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne asla yakışmaz” dedi.
AKTİVİSTLERE “TERÖRİST” DİYEN İSRAİLLİ BAKANA SERT TEPKİ
İşgalci İsrail’in sadece Gazze ve Filistin için değil, Türkiye başta olmak üzere bütün bölge için büyük bir tehdit olduğunu vurgulayan Arıkan, “Bu tehdit ve tehlikenin bir an evvel bertaraf edilmesi için Türkiye’nin diğer bölge ülkelerine de öncülük ederek somut adım ve yaptırımları hayata geçirmesi kaçınılmazdır. Terör Bakanı Ben Gvir’in Sumud gönüllülerini ‘terör destekçisi’ diye yaftalaması, onların adalet, onur, barış ve özgürlük mücadelesini kirletemez! Terör ve Çocuk Katliamından sorumlu Bakan! Korku ve acz içindesin, yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz!” ifadelerini kullandı.
“İNCİRLİK VE KÜRECİK’İ KAPATIN! İSRAİL KÖR OLSUN!”
“Bütün olan bitenlerden yola çıkarak, yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz” diyen Arıkan, şöyle devam etti: “İlk çağrımız Sayın Cumhurbaşkanına! Sayın Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulunu ve tüm güvenlik bürokrasisini harekete geçirin. İsrail için ticari, hukuki, siyasi ve askeri tüm caydırıcı tedbirleri kamuoyuna acilen açıklayın İlk iş olarak: İncirlik ve Kürecik üssünü kapatın, İsrail kör olsun! Petrol vanalarını kapatın, İsrail’in uçakları kalkamasın! Bütün limanları kapatın, İsrail’in can damarı kesilsin!”
TEZKEREYİ MECLİS GÜNDEMİNE GETİRİN
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a da çağrıda bulunan Arıkan, “İkinci çağrımız Sayın Meclis Başkanı’na! Sayın Kurtulmuş, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için, Türkiye’nin güvenliğini tesis etmek için ve en önemlisi Filistin konusundaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermek için ihtiyaç olan tezkereyi Meclis gündemine getirin. Unutmayın! Bu Meclis, ayağında çarıkla, kucağında çocukla, sırtında mermiyle kurtuluş savaşı vermiş bir meclistir. Küresel teröristlerden, reel politik aldatmacasından çekinmeyin, endişe etmeyin. Siz bu iradeyi ortaya koyun, hiç şüpheniz olmasın tüm Meclis arkanızda olacaktır, tüm milletimiz arkanızda olacaktır, tüm Milli Görüşçüler arkanızda olacaktır” şeklinde konuştu.
“ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİNİ DEĞERLENDİRİRKEN…”
ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail işgali altındaki Gazze için açıkladığı 20 maddelik plan konusunda uyarılarda bulunan Arıkan, “Değerli arkadaşlar, tarih tekerrür etmemeli! Trump’ın ‘eylem planı’, Balfour deklarasyonuna dönüşmemeli; Sumud Filosu, Mavi Marmara’ya dönüşmemeli. Kimse kusura bakmasın! Biz bu konuda endişelenmekte çok haklıyız. Bakınız, işte elimde ‘neden belgesi’! 2016’da Mavi Marmara’nın onuru, ‘Ex gratia’, yani ‘iyi niyet’ ödemesiyle 20 milyon dolara satıldı! Yetmedi, işte bu anlaşmanın altına 2016’da ‘Ankara’ ve ‘Kudüs’ yazdırdınız. Dikkatinizi çekerim, Ankara ve Telaviv değil Ankara ve Kudüs yazdırdınız! Milli Görüşçüler için Kudüs, Mavi Marmara, Filistin dünyanın hiçbir rakamına sığmayacak paha ve önemdedir. Biz Ak Parti iktidarının dış politika uygulamalarında bunun gibi birçok olaya şahit olduk. O nedenle, Erdoğan–Trump görüşmesini ve bugüne yansımalarını değerlendirirken tarihin tekerrür etmemesi için bu görüşmelerin içeriğini ve sonuçlarını çok dikkatli sorgulamak zorundayız” dedi.
“SİYONİZME HİZMET PLANIDIR”
Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle, şunu herkes bilmelidir ki; Amerika’nın planından, Müslümana hayır gelmez! Mesela, 23 Eylül günü, Müslüman devletlerin liderleriyle ile Trump çok taraflı bir zirve yaptı. Bu toplantı için çekilmiş bu fotoğraf üzerinden birçok algı yapıldı, birçok hikaye yazıldı. Toplantının ardından bir bildiri yayınlandı. İşte o bildiri burada! Bu 2 sayfalık, 425 kelimelik bildirinin özelliği ne biliyor musunuz? İçinde bir tane ‘İsrail’ kelimesi bir tane ‘soykırım’ kelimesi geçmiyor! Asıl failin, asıl sorumlunun adının bile anılamadığı bir bildiriden bahsediyorum arkadaşlar! Ne acıdır ki, bu toplantıdan sadece 6 gün sonra Trump ve Netanyahu yan yana, el ele adına ‘barış’ dedikleri 20 maddelik bir eylem planı açıkladı. Şunu çok net bir şekilde ifade etmek istiyoruz! Bu bir barış planı değil, bu, Gazze’yi, Filistin’i bütünüyle işgal planıdır. Bu Siyonizm’e hizmet planıdır. Anlaşmazlığı bitirmek değil Filistin'i ve mazlumları yok etme planıdır. Bunu nereden mi biliyoruz? Amerika’nın tarihi bu örneklerle doludur. 1835’te Cherokee’lere yaptıklarından, 1848’de Meksikalılara yaptıklarından, 2019’da Golan Tepelerinde yaptıkları neyse, bu plan da aynı şeydir.”
ERBAKAN'IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI
“Özellikle Türkiye, Gazze’ye “tuzak” kurulmasına asla izin vermemelidir” diyen Arıkan, “İktidara buradan bir kez daha sesleniyoruz: Sakın ha! öyle bir planın içerisinde yer almayın! Erbakan Hocamızın 2003 tezkeresinde seslendiği gibi size sesleniyorum: ‘Bu plan sizden kaynaklanan sebeplerle onaylanırsa; 7 ceddiniz alnını secdeden kaldırmasa bu vebalden kurtulamazsınız.’ Bu planın uygulanması demek; şehitlerin aziz hatırasına hakaret demektir, Gazzelilerin tam 2 yıldır ortaya koyduğu mücadeleyi yok saymak demektir, Filistin’den vazgeçmek demektir” uyarısında bulundu.
ERDOĞAN İLE TRUMP GÖRÜŞMESİNDE MASADA KONUŞULANLAR PAYLAŞILMALI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Trump’la ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarının şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini kaydeden Arıkan, “Biz, Saadet Partisi olarak, Türkiye’nin bağımsız, onurlu ve şahsiyetli bir dış politika yürütmesinden yanayız. Bölgede huzur ve istikrarı sağlayacak, milletimizin çıkarlarını, devletimizin itibarını koruyacak, her adımı destekleriz. Fakat bunun yolu, kişisel dostluk ilişkileri üzerinden olmamalıdır. Dış politika, kişisel yakınlıkların değil, ulusal çıkarların alanıdır. Bir görüşmeden hemen sonra, fotoğraflar üzerinden mesaj vermek yetmez! Masada hangi konular konuşuldu, bunları milletimizle şeffaf biçimde paylaşmanız gerekir. Suriye’de güvenliğimiz, yaptırımlar meselesi, parasını ödeyip alamadığımız F-16'lar, F-35'lerin tedariki, Boeing’ten uçak alımı, Kaan uçaklarının motorları, Nadir toprak elementi rezervleri, ‘Meşruiyet” tartışmaları, en önemlisi Filistin, en önemlisi Gazze. Keşke bu başlıklar yalnızca tebessüm fotoğraflarıyla çözülebilseydi. Keşke karşılıklı övgü cümleleriyle, sandalye çekmekle sorunlar bitseydi. Dahası biz bu başlıklardan hangisini kazısak altından çıkan detaylar dehşet verici oldu!” ifadelerini kullandı.
“KÖRFEZ ÜLKELERİNİN DOYURAMADIĞI AMERİKA’YI BİZ NASIL DOYURALIM?”
Erdoğan ile Trump zirvesine ilişkin, Türkiye’nin birtakım tavizler verdiği tartışmalarını hatırlatan Arıkan, şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı, Körfez ülkelerinin doyuramadığı Amerika’yı biz nasıl doyurabiliriz? Bu milletin alın terini Amerika’ya peşkeş çekmeyin! Onca milyar dolara rağmen Körfez ülkelerinin yaranamadığı Amerika’ya biz nasıl yaranabiliriz? Amerika’ya güvenmek için bir tane sebep gösterin? Ben size güvenmemeniz için bin tane sebep gösterebilirim. Kimseye inanmıyorsanız aile dostunuz, Katar yönetimine sorun onlar sizi bilgilendirecektir!”
“BOEİNG, İSRAİL’İN SİLAH TEDARİKÇİSİ”
Arıkan devamında, “Mesela, bu Boeing’ten 225 tane uçak alımı meselesi. Değerli arkadaşlar bakınız, Boeing; dünyanın en büyük 3. silah üreticisidir ve birçok rapor Boeing’in İsrail’in en büyük silah tedarikçisi olduğunu söylüyor. Millete kolayı, hamburgeri boykot etmeye çağıran iktidar, gitti Amerika’dan, silah tüccarı Boeing’ten -hem de böyle bir dönemde- 225 tane uçak aldı. İşte biz tam da buna, bu iki yüzlü tavra karşıyız!” açıklamasını yaptı.
TÜRKİYE’NİN ‘MÜJDELENEN’ DOĞALGAZI NEREDE?
Türkiye’nin 2045 yılına kadar ABD’den doğalgaz alacağına ilişkin anlaşmayı da eleştiren Arıkan, “Yine Amerika ile doğalgaz anlaşması meselesi var. Şöyle bir araştırdık, 2004’ten itibaren günümüze, Tam 14 kez yüksek miktarda doğalgaz bulunduğu duyurulmuş. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi, Karadeniz'deki gaz rezervimizin 710 milyar metreküpe ulaştığını müjdelemişti.
Şimdi soruyoruz: Doğalgaz varsa, Amerika’yla bu 20 yıllık anlaşma niye yapıldı? Bu anlaşmaya bizim ihtiyacımız varsa, bizim doğalgazımız nerede? Bu kadar anlaşma varsa, bu kadar doğalgaz bulunduysa; bu bizim faturalar niye böyle? Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi nerede? -Bakın- ben size söyleyeyim: Bu olayda tek bir gerçek var, o da kışın gelmesiyle garibanı kara kara düşündürten doğalgaz faturası!” dedi.
SAVUNMA SANAYİ İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLMASIN
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, son günlerde savunma sanayii üzerinden yürütülen spekülasyonları dikkatle takip ettiklerini belirterek, “Öncelikle şunu ifade etmek isterim, ülkemizin savunma sanayinde kat edeceği mesafe, yalnızca Türkiye için bir kazanım olmayacaktır. Kazanılacak olan başarı, aynı zamanda mazlum milletlerin ve bütün İslam coğrafyasının umudu, kaderini yeniden tayin edebilme iradesinin sembolü haline gelecektir. Ancak! Burada sorumluluk en çok iktidar sahiplerine düşmektedir. Biz diyoruz ki; savunma sanayi üzerinden iç politikaya malzeme üretmeyin, hamasi nutuklarla bu konuyu istismar etmeyin, hu konuyu seçim malzemesi yapmayın. Daha açık ifade edeyim! Savunma sanayimiz, sayın Cumhurbaşkanı’nın aile meselesi değil, Türkiye’nin beka meselesidir. Ve -görüyor ve biliyoruz ki- Savunma sanayii hedefleri, ancak Milli Görüş ve Erbakan vizyonuyla hayata geçirilebilir” diye konuştu.
“EVLERİMİZİN TAM ORTASINDA BÜYÜYEN TEHLİKE”
Son dönemde artan şiddet ve çete olaylarına değinen Arıkan, “Sınırlarımızı insansız hava araçları, radar sistemleri ve devasa savunma bütçeleriyle koruyoruz. Ama en az dış tehdit kadar büyüyen bir başka tehlike -giderek- evlerimizin tam ortasında büyüyor. Her gün televizyonlarda duyduğumuz aile içi şiddet haberleri, mahalledeki kurşun sesleri, çeteleşen sokaklar bize şunu söylüyor: Güvenlik sorunumuz artık sadece haritadaki sınırlarımızda değil, evimizin kapısında! O yüzden özellikle altını çizerek ifade ediyoruz ki: Ekonomik güvenlik eşittir milli güvenliktir” açıklamasını yaptı.
AÇLIK SINIRI 28 BİN LİRAYA YÜKSELDİ
Ekonomik güvenliği tehdit eden ilk unsurun hiç şüphesiz enflasyon olduğunu belirten Mahmut Arıkan, “Eylül ayında açlık sınırı 28 bin liraya yükseldi. Böylece Cumhuriyet tarihimizde ilk kez açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark bu seviyeye çıktı. Ama tabi dün Sayın Bakan Şimşek yine bizi şaşırtmadı. Eylül ayında yükselen enflasyon için zirai don ve okulların açılmasını neden gösterdi. Aslında denklem çok basit: Enflasyon düşerse ‘programın başarısı’, Enflasyon yükselirse ‘birtakım takvimsel ve iklimsel olaylar!’ Bakan enflasyonu böyle oluyor tabi” dedi.
ÇİFTÇİ, 1 TELEFON İÇİN 50 TON PATATES SATMAK ZORUNDA!
Mahmut Arıkan, şöyle konuştu: “Ben size milletin enflasyonundan çarpıcı örnek vereyim: Bugün bir çiftçimiz, son model bir telefon alabilmek için tam 20 ton domates satmak zorunda. Yine son model bir telefon alabilmek için tam 50 ton, yani iki tır patates satmak zorunda. Düşünebiliyor musunuz? Bir telefon 2 tır patates ediyor. Bu ülkede asgari ücretli bir genç, evlenebilmek için tam 45 ay yemeden içmeden çalışmak zorunda! Emekli maaşıyla ise ne bir kira ödenebiliyor ne bir dolap doldurulabilir ne de memlekete gidilebiliyor.”
VERGİDE ADALETSİZLİK: YÜZDE 85’İNİ DAR GELİRLİLER ÖDÜYOR!
Ekonomik güvenliği tehdit eden bir diğer unsurun da vergi adaletsizliği, yönetilemeyen vergi rejimi olduğunu kaydeden Arıkan, şöyle dedi: “Türkiye'nin vergi gelirinin yüzde 85'ini dar gelirliler ödüyor. Ne demek istiyorum: Vergiyi çiftçiler, asgari ücretliler, emekliler, emekçiler ödüyor! Peki holding ve finans kuruluşları? Gelir İdaresi Başkanlığı'nın (GİB) rakamlarına göre, onlar da her yüz liralık verginin sadece 15 lirasını veriyor. İşte Türkiye gerçeği! Bir tarafta alın teri, emeği para etmeyen milyonlar, bir tarafta ise parasına para katan mutlu azınlıklar… İşte biz, bu bozuk düzeni değiştirmek için çalışıyoruz! İnşallah ‘adil bir düzenle’, ‘adil bir ekonomik düzenle’ bunu başaracağız! Biz buna gönülden inanıyoruz. Bu cennet vatanın, bunu başaracak kaynakları var. Yeter ki bu kaynaklar, yerli yerince kullanılsın! Yeter ki bunu arzu eden, samimi bir iktidar iş başına gelsin. Yeter ki gerçek Milli Görüş iktidar olsun!”
“YERALTI İSTİHDAM OFİSLERİNİN KÖKÜNÜ KURUTACAĞIZ”
Arıkan, yasal olmayan yollarla para kazanma yöntemlerinin yaygınlaştığına dikkat çekerek, “Adil bir ekonomik düzen’ kurmadığınız için sokaklar kendi ‘alternatif ekonomik düzenini’ kurdu. Yasa dışı kumar ağları, kolay para tuzakları, gençlerimiz için cazip çıkış kapısı haline gelmiş durumda. Buraya dikkat! Çaresizlikten beslenen bu çete düzeni bir ‘yeraltı istihdam ofisi’ gibi işlemeye başladı! Biz inşallah bu ‘yeraltı istihdam ofislerinin’ kökünü kurutup; ‘yerüstünü istihdam cennetine’ dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE VARLIK FONU’NU KAPATACAĞIZ”
Mahmut Arıkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Peki bunu nasıl başaracağız? Öncelikle bütçeye yeni bir faiz yüküne girilmeyeceğini, denk bütçe yapılacağını ve sadece Türk lirası ile işlem yapılacağını ilan edeceğiz. Bürokrasideki bütün imza yetkililerine ‘nereden buldun?’, ‘nasıl geldin?’, ‘ne yaptın?’, sorularını soracağız. Memleketin varlığını yiyip bitiren, Türkiye Varlık Fonu’nu kapatacağız. ‘Servet transferi’ sağlayan bütün uygulamaları bitireceğiz. Kamu-Özel iş birliği ve yap-işlet-devret kapsamında yapılan projelerdeki suistimalleri gidereceğiz, bunları daha verimli bir modele dönüştüreceğiz. Burada muazzam bir kaynak var. KOBİ’lerin rekabet güçlerini artırarak ekonomik büyümeye katkılarını yükselteceğiz.”
“FINDIĞI HANS’A, MERCİMEĞİ DİEGO’YA BIRAKMAYACAĞIZ”
Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, ekonominin en kırılgan olduğu tarımda Acil Eylem Planı hazırlayacaklarını aktararak, “Fındığı Alman Hans’a, buğdayı Rus İvan’a, mercimeği Meksikalı Diego’ya bırakmayacağız. Enerji ve akaryakıtta fiyat hareketliliklerini engellemek için tam eşel-mobil sistemine geçeceğiz” bilgisini verdi.
TÜRKİYE KALKINMA PLANI, KAAN’IN ‘İTHAL’ MOTORU…
Saadet Partisi iktidarında Türkiye’nin dört bir tarafını fabrikalarla donatacak ‘Türkiye Kalkınma Planı’nı uygulayacaklarını anlatan Arıkan, yerli ve milli savaş uçağı KAAN’ın ana motorunun ABD’den ithal edildiği yönündeki tartışmalara göndermede bulunarak, “2,5 milyon istihdam ve Gayri Safi Milli Hasılada 506 milyar dolar artış sağlayacak planımız hazır. İnşallah Ekim ayı içerisinde Ankara’da Türkiye Kalkınma Planı tanıtım programımızı gerçekleştireceğiz. Bu arada bir müjde daha vereyim, bizim bu kalkınma planımızda, yapacağımız uçakların motoru olacak. Tamamen yerli ve milli olacak. Bizim iktidarımızda öyle ‘Amerika lisans vermediği için motor alamıyoruz’ gibi cümleler duymayacaksınız. Yani değerli arkadaşlar biz, bu kuşun canlısını istiyoruz” dedi.
İKTİDARA ‘MEDYA’ UYARISI!
İktidara yakın medyanın tutumunu eleştiren Arıkan, şunları söyledi: “İktidara buradan bir gerçeği hatırlatmak istiyorum! İllegal yollardan beslediğiniz medyanız, gerçeği halının altına süpürerek aslında sizin altınızdaki zemini oyuyor. Sorunları görmezden gelen her yayın, iktidarın gözünü kör, kulağını sağır ediyor. Sonuçta, yandaşlarınızın iddia ettiği gibi, size en büyük kötülüğü muhalefet değil, bu illüzyon perdesi yapıyor! Halbuki hiç kimse hakikati geciktirmemeli!”
“HAKİKAT ÇARŞI-PAZARDADIR”
Sahada halkın değişim talebini net şekilde gördüklerini vurgulayan Arıkan, şöyle konuştu: “Bugün hakikat çarşıdadır, pazardadır, markettedir! İnsanlarımız yeni bir adres, yeni bir soluk arayışında. Bu arayış sadece anket rakamlarına yansımıyor. Her ay Türkiye’nin dört bir yanında yaptığımız ziyaretlerde, her hanede, her dükkânda, her meydanda bütün açıklığıyla karşımıza çıkıyor. Milletimiz değişim, gelişim ve umut talep ediyor! Bu değişimin ve umudun adresi Saadet Partisi’dir. Tüm halkımızı Saadet Partisinde siyaset yapmaya davet ediyorum. Burada vefa var. Burada merhamet var. Burada kardeşlik var. Burada yanlışın karşısında, birlikte dik durmak var. Burada şahsi çıkarlar için değil, memleketin selameti için bir araya gelenler var! Bizim kapımız, gönlümüz ardına kadar açık. Tüm kardeşlerimizi birlikte siyaset yapmaya, birlikte düşünmeye, birlikte üretmeye, ve hep birlikte adil bir Türkiye’yi inşa etmeye davet ediyorum. İnşallah, Saadet Partimizi daha da büyüterek, milletimizle birlikte iktidara yürüyeceğiz!”