Mecidiyeköy’de panik: Rezidans inşaatında vinç devrildi
Mecidiyeköy’de panik: Rezidans inşaatında vinç devrildi
İçeriği Görüntüle

Evrensel'in haberine göre, Üniversitelerde yeni dönem bin bir sorunla açılırken yurtlarda kalan öğrenciler de henüz dönemin başında pek çok problemle karşı karşıya. Güvenlik kaygısından altyapı sorunlarına kadar yurtlar adeta ‘dökülürken’ Ankara’daki kamu üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler, yaşadıkları yurtları anlattı.

ODTÜ: ÇALIŞMA ODALARI 8 KİŞİLİK ODALARA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

“Merhaba, Ben ODTÜ yurtlarında kalan bir 4. sınıf Mimarlık Bölümü öğrencisiyim. Üç yıldır ODTÜ yurtlarında kalıyorum. Yurdumdaki çizim odası, grup projeleri harici ödevlerimi yapmak için tercih ettiğim öncelikli yerdi. Fakültedeki stüdyoların genel olarak soğuk olması, geç saatlere kaldığımızda yurtlarımıza ulaşımın zor olması, fakültelerdeki tuvaletlerin hijyen sıkıntıları ve tuvalet kağıdı dahi olmaması gibi nedenlerden dolayı yurdumdaki çizim odasında çalışmak ben ve fakültemdeki diğer öğrenciler için kolaylık sağlıyordu. Ancak kaldığımız yurtların halihazırda niteliksiz olan çizim odaları ve çalışma salonları, 8 kişilik odalara dönüştürüldü. En fazla dört kişilik odaları olan ODTÜ yurtlarında kalan ya da kalacağını düşünen öğrenciler, zaten yetersiz olan yurt kapasitelerini artırmak yerine iki yurdu kullanım dışı bırakan rektörlük nedeniyle 8 kişilik koğuşlara mahkum oldu. Alınan bu karar sadece bu odalarda kalacak öğrencileri değil, yurtlardaki çizim salonlarından yararlanmak isteyen öğrencileri de zor duruma soktu. Uzun vadeli planlanmayan, öğrencilere nitelikli barınacakları yer ayarlamayan, aynı zamanda öğrencilerin çalışma imkanlarına da ket vuran bu uygulama; eğitim hayatımızı ve projelerimizi doğrudan negatif etkiliyor. Son sınıfa geçmiş bir mimarlık öğrencisi olarak bitirme projem üzerine çalışacağım bu dönemde, konforlu ve verimli çalışabileceğim bir alanın olmaması beni ve çevremden de konuştuğum arkadaşlarımı kaygılandırıyor. Biliyoruz ki, bu sürecin yürütülme şekli öğrencilerin barınma ve eğitim hakları gözetilmeden yapılmış, öğrencilere söz hakkı tanınmamış ve öğrenciler mağdur edilmiştir.”

ANKARA ÜNİVERSİTESİ: ‘14.7 MİLYAR TL’LİK OKULUMUZDA TUVALET KAĞIDI YOK’

“Öğrenciler her sene üniversiteleriyle bilinen Ankara’ya akın ediyor. Bazı insanlar da Ankara’nın okumak için çok rahat bir şehir olduğunu söylüyor. Ancak şunu söylemeliyim ki yaşadığımız dönemde artık nerede olursa olsun çoğumuz için okumak hiç de rahat bir süreç olmayacak. Bursunuza sıkı sıkı sarılmanız gerekiyor. Aynısı yurtlar için de geçerli, çünkü yurtların talep ettiği yıllık miktarlar Türkiye’nin henüz yapamadığını yapmış; uzaya gitmiş durumda. Kamu üniversitelerine gelirsek, devletin bu kurumlara ayırdığı bütçeleri duyduğumda söylenen rakamlara inanamadım. Örneğin benim okuduğum Ankara Üniversitesine yıllık 14.7 milyar TL’lik bir bütçe ayrılıyor ama okula baktığımda cidden buna inanmak zorlaşıyor. Daha okulda bulunduğum ilk günün ilk saatinde, yanıma oturan bir öğrenci yurt yemeklerinden zehirlendiği için “14.7 milyar liralık” okulunun yurduna geri dönmek zorunda kaldı, tuvaletlere baktığımızda tamamıyla mikrop yuvası. Tuvalet kağıdı bile bulmak zor, yurtların toplamı aşağı yukarı 1560 kişilik kapasiteye sahip. Bu da demek oluyor ki size yurt bulmakta bol şans. Yemekhaneye gelecek olursak, bir öğün yemek 40 TL, akşam yemeği 80 TL. Günde iki öğün yemek yediğimiz düşünüldüğünde aylık 3 bin 600 TL yapıyor.

Peki okulların durumu böyle iken devlet bu meseleye nasıl yaklaşıyor? Yeni orta vadeli programda, devletimiz Diyanet İşleri Bakanlığı ve Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına gayet bonkör davranıyor. Fakat aynı devletin eğitime ayırdığı bütçeyi görünce halimize cidden üzülüyorum. Boş bulduğu her alanı ‘Üzmemek istediği’ şirketlerine veren devletin öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamak için bir yurt yapmak işine gelmiyor galiba. Yaptığı yurtlar da ya yaşanamaz halde ya da tarikatların yayılmacı politikasından mustarip. Devletimizin parası yok değil, bu yüzden biz bu ülkenin gelecek nesli olarak düzgün şartlarda bir eğitim talep ediyoruz.”

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ: ‘2025’TE SU KAYNATIP DUŞ ALIYORUZ’

Ankara’nın meşhur ayazında bizi montlarla uyumaya layık gören Hacettepe’nin her yerde yankılanan sloganı “Daha ileriye, en iyiye.” Fakat her geçen gün barınma ve beslenme, eğitim alma gibi haklarımın, yani temel haklarımın yavaşça bile değil, resmen radikal şekilde benden alındığını hissediyorum. Eğitim ve öğrenme tutkusu ile seçtiğim üniversitenin bir de Türkiye’nin en çok bütçe alan devlet üniversitelerinden olduğunu bilerek geldim. Ancak 12. kalkınma planı gibi ekonomi programlarında halktan “fedakarlık” isteyen, 2053 yılının gerçekçi olmayan hedefleri yüzünden öğrencilerine basit hakları bile sunmayan üniversite için sadece içten içe soruyorum “Nelerden feragat ederek nereye ulaşıyorum? “

Yurtlarımızda hâlâ sıcak su yok. Bazen oda arkadaşlarımla sıcak su kaynatıyoruz, öyle duş almaya çalışıyoruz. Bazılarımız hasta olacağını bile bile kaderine razı geliyor, üstelik odanın havasızlığı yüzünden cam açılınca da bütün toz içeriye akın ediyor. Bunu da yine öğrenciler temizlemek durumunda kalıyor, sadece yurt odaları değil, ortak alanlardaki hijyen eksikliği de bana ve diğer öğrenci arkadaşlarıma verilen değeri sonuna kadar sorgulatıyor.