Kemal KILIÇDAROĞLU, partisinin belediyelerine karşı başlatılan yargı operasyonunun 72. gününde X platformu üzerinden sessizliğini bozdu. Süreçteki sessizliğinin sorumluluktan kaynaklandığını belirten bir başlık ile yayınlanan metin; barındırdığı imalar ile Kılıçdaroğlu’nun tüm yöneticilik hayatı boyunca benimsediği kaotik yönetim tarzına yeni bir örnek teşkil etmiştir. Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü ve CHP Genel Başkanlığı boyunca alt kademelerinde izin verdiği yönetilebilir kaotik düzene benzer bir ortamı oluşturma çabasına hizmet ettiği açık olan bu metnin en dikkat çeken bölümü ise; Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dillendirdiği “harim-i ismet” kavramı olmuştur. Kılıçdaroğlu açıklamasında partinin düşmanlarını partinin harim-i ismetinde boğmaya muktedir olduklarını söylemiştir.
Bir partinin harim-i ismeti elbette o partinin tabanı, yani örgütüdür. Günümüzdeki bazı partilerin tepeden tek kişinin talimatı ile dizayn edilmesinin, örgüt etkinliğini tartışılır hale getirdiği açık bir olgudur. Ancak CHP gibi kuruluş kökenleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Kuvayımilliye’ye dayanan bir partinin, örgüt yapısının her türlü yıpranmaya rağmen hala ayakta olduğu son dönemde yaşananlarla ispat edilmiştir. Sorulması gereken soru, partinin harim-i ismetine güvendiğini iddia edenlerin bu harim-i ismet’e ne kadar saygı duyduğu, güvendiğidir.
Parti örgüt kademelerinden gelmeyen ve bürokrasi kontenjanından siyasete giren Kemal KILIÇDAROĞLU, genel başkanlığı boyunca örgütü küçümseyen ve merkeziyetçi dar bir kadro ile yol almıştır. Partiyi danışmanlar üzerinden yönetmeye çalışması, örgütte ve seçmende doğal bir bıkkınlık yaratmış ve dönem dönem küskünlüklere sebebiyet vermiştir. Bu uygulamalara rağmen örgüt inatla demokratik mücadelesini sürdürmüştür.
CHP tüzüğüne göre partinin en yüksek organı kurultaydır. Dolayısıyla partinin harim-i ismetinin iradesini gösterdiği yerdir kurultaylar… Partinin 38. Olağan Kurultayı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık yönetimi sonucu oluşan bir yapı ile gerçekleşmiştir. Unutulmamalıdır ki; bu süreçte Özgür ÖZEL’in kazanabilme şansının olmadığı ve hatta göstermelik aday olduğu sıkça dillendirilmiştir. Sonuçta partinin harim-i ismeti, üstüne düşen görevi yapmış ve Kemal KILIÇDAROĞLU’na teşekkür ederek görevi Özgür ÖZEL’e emanet etmiştir. Bu beklenmedik gelişme sonrası, dizayn işlerine alışık dahili ve harici bazı gölge güçlerin giriştiği organizasyonlar sonrası CHP 21. Olağanüstü Kurultayı yapılmıştır. Sonuç olarak partinin harim-i ismeti, bu kurultayda Özgür ÖZEL’in listesini firesiz seçerek bu dizayn hevesli gölge güçlere çok net bir mesaj vermiştir. Bu açıdan bakıldığında Kemal KILIÇDAROĞLU’nun X paylaşımında belirttiği muktedirlik, hali hazırda zaten gerçekleşmiştir.
Demokrasinin yüzyıllardır ortaya koyduğu yalın gerçek halkın iradesine rağmen hiç bir şeyin yapılamayacağıdır. Er ya da geç kazanan her zaman halkın iradesi olmuştur. Siyasi kişiliklerin itibarı da bu iradeye gösterdikleri saygı ile değerlendirilmektedir. Çeşitli yöntemler ile halkın iradesine rağmen bir şeyler yapmaya çalışanların sonu her zaman hüsran olmuştur. Halkın taleplerini görmezden gelip çevresindeki oligarklar ile her türlü işbirliğini kabul ederek amacına ulaşmak isteyenlerin sonu da benzer bir hüsrana çıkacaktır.