Vicdanları yaralayan günlerden geçiyoruz..
Vefat eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı, değerli siyasetçi Ferdi ZEYREK’in yaşadığı talihsiz kaza sonrası bir gazetenin attığı manşet ile kanadı vicdanlar…
Malum gazetenin ilk vicdansızlığı değil elbette ve muhtemelen sonuncu da olmayacak. Daha kötüsü ne yazık ki tek örneğimiz de bu değil…
Ondan hemen önce gözaltına alınmış seçilmiş belediye başkanlarının masumiyet karinesini hiçe sayan kolluk kuvvetleri arasında tek sıra yürütülmesi…
19 Mart’ta başlatılan operasyonları protesto ettikleri için tutuklanan yüzlerce öğrenci…
Mezuniyetin üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen iptal edilen diplomalar…
Yargı süreçleri evrensel kurallar dışında yürütülen ve neden tutuklu olduklarını açıklayamadığımız Osman KAVALA, Selahattin DEMİRTAŞ, Selçuk KOZAĞAÇLI, Ümit ÖZDAĞ…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Dolayısı ile yaşadığımız günlerdeki bürokratik uygulamaların; hukuki boyutundan daha çok vicdani yanına bakmanın değerlendirme açısından çok daha önemli olduğu gözlemleniyor. Ama bu günlere de bir anda gelinmedi elbette…
Atanamayan öğretmenlerimiz, ölüme mahkum edilen maden işçilerimiz, destek verilmeyen çiftçilerimiz, unutulmaya terk edilen emeklilerimiz…
Vicdanımız hiçbirini kabul etmedi ama, ancak cılız seslerle tepkimizi gösterdik.
Kum tanelerinin birikip koca bir kayayı oluşturması gibi bu cılız sesler de birikti ve artık daha gür bir şekilde tepki veriyor.
Bu tepkinin en önemli aktörü de gençlerimiz… 'Apolitik' dediğimiz, 'bunlardan hiçbir şey olmaz' dediğimiz gençlerimiz…
Anketçilerimizin ve siyasi analizcilerin de son dönemdeki en popüler konularından biri işte bu; gençlerimiz… Bu değerlendirmeleri incelediğimizde öne çıkan ortak payda adaletsizliğe isyanları ve vicdani yaklaşımları… Ve tabi bir de özgürlükçü tavırları…
“Kendin için hoş gördüğün şeyi bütün insanlar için de sev; nefsine yapılmasını hoş görmediğin şeyleri diğer insanlar için de hoş görme!” hadisine uymayı farz sayanların bu gençlerden öğrenmesi gereken çok şey var.