CHP lideri Özgür Özel, Anahtar Parti'yi ziyaret etti. Ziyaretinin ardından partinin genel başkanı Yavuz Ağıralioğlu ile beraber ortak bir basın açıklamasında bulundu. Toplantıda ele alınan konulara değinilmesinin ardından gündemdeki gelişmeler üzerine açıklamalarda bulunan iki lider daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Siyasette artık hiçbir yerin kale olmadığını aktaran Özel şu ifadeleri kullandı:
"Tabii ki artık kale siyaseti bitti diyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin varsa kaleleri o da millete feda olsun diyoruz. Hiçbir yer kimsenin kalesi değildir. Kale milletindir bütün kaleler artık diyoruz. Bu anlamda seçmenin kutuplaşan, diğerini ötekileştiren, şeytanlaştıran, bunun üzerinden kendi arkasını kalabalıklaştıran siyasete de bundan sonra prim vermeyeceğini ümit ediyoruz."
ANAHTAR PARTİNİN 'SÜREÇ' DEĞERLENDİRMESİ
Türkiye gündeminin en önemli konularından birisi olan 'Terörsüz Türkiye' hakkında partisinin bakış açısını aktaran genel başkan Ağıralioğlu şu ifadeleri kullandı:
"Çözüm diye konuştuğunuz terörsüz Türkiye diye ambalajlanmış sürecin içerisinde şunun özellikle altını çizerek söyleyeyim. Genel Başkan'da bir şeyler söyleyecektir bu hususta. Biz terörsüz Türkiye diye sunulan şeye terörle Türkiye diye itiraz edecek kadar aklımızı, kalbimizi yitirmiş insanlar değiliz.
Bu memlekette herkes terörsüz bir Türkiye istiyor. Ama hükümetin siyasi sicili, hükümetin yanılma potansiyeli, daha önce yapmış olduğu hatalar bizi her şeye karşı ihtiyatlı, özellikle hükümetin tercihlerine karşı ihtiyatlı hale getiriyor. Hükümetin daha önce bunların hepsini denediğini, daha önce bu denediklerinden milletin hissine bedel ödemek düştüğünü, siyaset bu bedelin altında ağır travmalar geçirdiğini, bu yüzden her hükümetin konuştuğuna ihtiyatla bakmamız gerektiğini söyleyerek ben sorular soruyorum.
Sorularım şu: Niçin şimdi başlıyorsunuz? İzah edeceksiniz. Bu terörsüz Türkiye'ye sizi bu başlıkla taşıyan tehdit gerekçeniz nedir? Açıklayacaksınız. Efendim, bu süreç daha önce planlanmış bir süreç midir? Yoksa siz bunu aklınıza geldi de şimdi mi planlıyorsunuz? Açıklayacaksınız. Sürecin detaylarını açıklayacaksınız. Bu sürecin detaylandırılmış haritasında pazarlık yok diyordunuz, şimdi niçin pazarlık yapıyorsunuz? Neyi konuşuyorsunuz? Bunları meclise de, milletvekillerine de, millete de soracaksınız, söyleyeceksiniz. Bunun Suriye ile irtibatı ne? Bunun Suriye'deki kurulmak istenen yeni düzenle alakası ne? Bu bölgedeki hesaplarla bu sizin mecburiyetlerinize sebep olan şeyin ilgisi ne? Diyet borcu mu ödüyorsunuz? Bu bir milli bütünlük projesi mi?
Bunlarla ilgili şeffaflaşma talebimiz var. Komisyon teklifleri dahil bunların hepsini makul buluyoruz ama bu makuliyetin içerisinde sürecin doğru taşınması gerektiğini inanıyoruz. Devlet ciddiyeti diye bir şey var."
ÖZEL: "ERDOĞAN'A HAK VAKİ OLANA KADAR..."
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada kullandığı "Gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu, bize haritalar üzerinden güya yer gösterenler oldu, bize alçakça iftira atanlar, bize saldıranlar, şimdi onların hiç birisi yok. Ama biz buradayız. Emri hak vaki olana kadar da yine burada olacağız" sözlerinin sorulması üzerine CHP lideri Özgür Özel şunları söyledi:
"Erdoğan'ın hancı Erdoğan'ın hancı değil, yolcu değil, hancıyız sözünü de bize ömür biçenler oldu sözünü de bize dair değil de parti içine yönelik söylediğini hepimiz biliyoruz. Yoksa bizim işimiz gücümüz Erdoğan'ı yenmek, iktidarı değiştirmek, vatandaşın yüzünü güldürmek. Buna motiveyiz.
Bunda şaşıracak bir şey yok. Ha, tabii Hak vaki olana kadar, biz Hak vaki olana kadar, elbette ki Allah sağlık versin, Sayın Erdoğan'ın yaşamasına kimsenin itirazı yok. Ama Hak vaki olana kadar, asgari ücretlinin sürünmesine, Erdoğan'a hak vaki olana kadar, emeklinin perişanlık çekmesine, gençlerin umutsuzluk çekmesine, susuz siyasetçilerin hapiste tutulmasına itirazımız var.
Sayın Erdoğan Allah ne kadar ömür verdiyse o ömrü en iyi şekilde, en sağlıklı şekilde sevdikleriyle birlikte geçirsin. Bizim derdimiz vatandaşın yakasından düşsün. Burada biz yolcu değil hancıyız meselesinde illa bize söylüyorsa ayıptır söylemesi, biz hanı yapanız. Hanı inşa edenleriz."
KURULTAY DAVASI: SONUÇ DEĞİL SÜREÇ ODAKLI
CHP genel başkanı Özel'e, CHP'nin Kurultay davasına ilişkin soru yöneltildi. Özel, bir başka partinin yanında kendi partisinin meselesinin konuşulmasının çok doğru olmayacağını ancak kısa bir değinmede bulunması gerekirse bu davanın bir sonuç değil süreç odaklı bir mesele olduğunu ifade etti:
"Soruşturma ve bu konuştuklarınız bütünün tamamı sonuç odaklı, sonuç doğuracak bir mesele değil, bu süreç odaklı bir mesele. Cumhuriyet Halk Partisi'ni tartışılır kılmak ve bunu işte akşam televizyon programlarında, yoksulluk konuşulmasın, işsizlik konuşulmasın, dış politikadaki zafiyet konuşulmasın, Türkiye Cumhuriyetleri'nin Kuzey Kıbrıs'ı, Güney Kıbrıs'ı tanıması konuşulmasın, Trump'ın Gazze'yi kumarhaneler merkezi yapmak bahanesiyle Avrupa'ya yüz yıl yetecek hidrokarbon yataklarına çökme planı konuşulmasın, Büyük Ortadoğu Projesi'nin 2.0 versiyonu, Erdoğan'ın orada yeniden üstlendiği pozisyon konuşulmasın, Devlet Bey'le Erdoğan'ın geçmişte birbirlerine söylediği sözler ve onların Cumhuriyet Halk Partisi'ne, Dem Parti üzerinden söylediği sözler dönüp hatırlanmasın diye yeni bir gazetecilik ekolüyle bu meseleler konuşulsun isteyenlerin sonuç odaklı değil, süreç odaklı bir meselesidir bu."
İZMİR'DE DEVAM EDEN GREV KRİZİ: KİMSE BİZDEN GREVE ÇIKAN İŞÇİLERE LAF SÖYLEMEMİZİ BEKLEMESİN
Özgür Özel'e, İzmir'de 5 gündür devam eden grev krizi de soruldu. Özel, kimsenin kendilerinden grevdeki işçilere laf etmesini beklememesini ifade edip, belediye yönetiminin de hakları olduğunu, bu konuda bir çözümün mutlaka bulunacağını ifade etti:
"Sonuçta örgütlenme bizim, sendikal örgütlenme çok arkasında durduğumuz bir haktır. Bu hakka ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur.
Ancak toplum, yani siyasette bu sendikal siyaset, mücadele de bizim yaptığımız siyasette makul'e göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler. Bunlardan uzaklaştıkça, makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi kaybetmeye başlarsınız.
Ben kimseye nasıl hakkını savunacağını söylemem veya işine karışmam ama haklılık zeminini terk edip çok uçlara savrulduğunuzda, bu sefer toplumsal desteği kaybetmeye başlarsınız.
Ben yıllarca hak savunuculuğu, yıllarca meslek örgütü yöneticiliği yaptım. Kendi tecrübelerimden hareketle kamu vicdanında işçinin ve onun taleplerinin destek görmesi gerekirken bu bu kadar eleştiriliyorsa o zaman bir dönüp bakmak lazım.
Biz bir yerde kantarın topuzunu kaçırdık mı diye. Ya da geçmişte kantarın topuzu kaçtı. Şimdi bunu bir fırsat, daha da iyi yerlere götürmeye çalışalım mı diye bir düşünmek lazım onu. Ama buradan kimse bize greve çıkmış işçiye laf söylememizi falan beklemesin.
Ama nasıl oranın hakları varsa, belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye başkanı eee, eldiveni eline geçirmiş, çöp toplarken sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın, bir başka işçi getirir, sendikasız bir işçi grubunu anlık ücretlendirir ve o çöpü toplatırsanız, bu yasaya aykırıdır, bunu yapamazsınız.
Ama bugün çıktı. İzmir halkı kendi evinin önündeki çöpü aldı, kaldırdı. İzmir halkına mı grev kırıcı diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas. Cumhuriyet Halk Partisi, örgütlenme özgürlüğünün teminatı, bu işi Türkiye'ye getirmiş, tanıştırmış, savunmuş bir partidir. Nezaket ve kurallar, kanunlar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Bir çözüm mutlaka bulunacaktır."