Siyaset

Kılıçdaroğlu'nun bilinmeyen hayatı

Kurultay davası üzerinden tartışılan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bilinmeyen çarpıcı bilgiler gündeme geldi.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay davasından “mutlak butlan” kararı çıkması durumunda görevi devralacağını belirtmesi üzerinden başlayan tartışma sürüyor.

Odatv yazarı Hürrem Elmasçı bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu’nun bilinmeyenlerini kaleme aldı.

İşte Odatv yazarı Hürrem Elmasçı’nın yazısı:

Çocuklar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği CHP içindeki tartışmaya girmeye hiç niyetim yoktu. Tutamadım kendimi, size Ankara siyaset kulisleri ile geldim. Yok yazacaklarım bugüne dair değil…

Önce iki isimden özür dilemek istiyorum:

Birinci, Yalçın Küçük! Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına getirilmesine şiddetle karşı çıktı, neler yazdı neler. Ben ise o dönem Yalçın Küçük’e kızdım; “Ortalığı bulandırıyor” diye. Ah kafam…

İkinci isim, Soner Yalçın! Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi “Abi” dediği Kılıçdaroğlu’nun seçilmemek için aday olduğunu ısrarla yazdı. Ne yazık ki herkesi karşısına alan bu cesur tavra da sitem ettim. Ah kafam, yanıldım...

Şimdi de bir avuç insanın yanılmaması için bu yazıyı yazmayı görev bildim. Başlıyorum çocuklar…

AİLESİ İTİRAFÇI

Çocuklar önce bir merakımı yazayım:

Kılıçdaroğlu, Tunceli-Nazımiye Ballıca Köyü'nden olmasına rağmen, genel başkanlığı döneminde CHP niçin bu yörede yeterli oy alamadı?

Bu soru bana dert oldu! Ankara’da çok kere Tuncelili tanıdıklarıma bunu sordum. Nihayet öğrendim:

Babası Kamer’in yazılmamış, konuşulmayan yaşam hikayesi çıktı karşıma:

Askerlik çağındaki Kamer Karabulut, Dersim isyanında babasıyla birlikte itirafçı oldu. Bu sebeple sonra devlet memuru yapıldı. Ve biliyorsunuz babası sonra “Karabulut” soyadını “Kılıçdaroğlu” diye değiştirdi.

Çocuklar bazen ne saf oluyoruz; güya “Köyde çok Karabulut soyadı varmış da o nedenle soy ismini değiştirmiş” Kamer Bey! Umut, resmi söylemlere inanmayı kolaylaştırıyor… (Ailede hep bir isim karışıklığı var, annesinin resmi adı “Yemuş” ama ailede “Nimet” diyorlardı. Akrabası olan eşinin nüfusuna “Selvi” yazılırken ailede “Sevim” diyorlar. İlginç)

Kemal Kılıçdaroğlu annesi ve babası ile...

Sonuçta Tuncelilerin, Kılıçdaroğlu ailesine soğukluğunun sebebi buymuş. Doğru mudur, değil midir bilemem. Gerçi Cumhuriyet lehine itirafçı olmuş ama kızan kızıyor demek ki…

CHP iktidar olduğunda Kamer Karabulut dosyasını kamuoyuna açıklar belki…

ÇAĞLAYANGİL RÖPORTAJI

Çocuklar, Kılıçdaroğlu’nun yaşamında gizli noktalar çok fazla var… Mesela:

Kılıçdaroğlu’nun 1937’de Dersim mahkemesi infazlarında görevli İhsan Sabri Çağlayangil ile röportajı vardı. Yıl, 1986.

Devlet memuru Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminin baskıları sürerken, PKK teröre başlamışken bu isyanı araştırma gereğini niçin duydu? Babasının itirafçı kimliğini saklamak için mi? Bunun yanıtı psikolojinin alanına girer.

Biz daha somut bilgilerden devam edelim:

Kılıçdaroğlu’nun Çağlayangil ile görüşmesini kim organize etti; Cavit Çağlar!

Kılıçdaroğlu’nun yaşamında Bursa’nın özel bir yeri var. Sadece Cavit Çağlar değil.

DYP-SHP koalisyon hükümeti henüz kurulmadan önce Kılıçdaroğlu, yine bir Bursa milletvekili Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’in Maliye ve Gümrük Bakanlığı döneminde bu bakanlığa bağlı Gelirler Genel Müdürlüğü’nde sürekli taltif edildi; genel müdür yardımcılığına kadar getirildi.

Kılıçdaroğlu, ANAP Hükümeti döneminde Bağ-Kur genel müdürlüğüne getirildiğini de ekleyeyim.

Hükümetler değişiyor, Kılıçdaroğlu bürokraside hep yükseliyor. Şunu da hatırlatayım; Mülkiye mezunuyum, kamuda çalıştım, Maliye bürokrasisi “derin devlettir” çocuklar…

Bir yıl sonra, DYP-SHP koalisyonu döneminde SSK Genel Müdürü yapıldı. Bunu sağlayan kimdi?

Kılıçdaroğlu’nun resmi açıklamasına göre, “Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay!”

Hayır çocuklar, verdiği bu bilgi de yanlış, Moğultay; Kılıçdaroğlu’nu katiyen istemedi! Bunu SHP ve CHP’de bilmeyen kaldı mı? SSK Genel Müdürlüğü için ısrar eden Cavit Çağlar ve itibariyle Başbakan Süleyman Demirel oldu!

Şunu da parantez içinde belirteyim, Kılıçdaroğlu genel başkanlık döneminde ne Moğultay’ı ne de ailesinden birini milletvekili adayı yaptı!

12 EYLÜL DARBESİ MÜKAFATI

Çocuklar, Kılıçdaroğlu’nun sahici yaşamını inanın çok merak ediyorum. Hakkında yazılmış üç kitabı da okudum ancak aradığım yanıtları bulamadım…

Mesela, 12 Eylül 1980 askeri darbe yönetimi, her Tunceliliden, her Aleviden şüphe ederken, Kılıçdaroğlu’nu nasıl oldu da eşi ve iki kızıyla birlikte Fransa’ya maliye müfettişi kursuna gönderdi?

Devlet memuru Kemal Bey siyasete girdikten sonra Fransa’da askeri darbeye karşı çıktığını ballandıra ballandıra anlattı! İnanan var mı, bilemem….

Hayatında hep bir muamma var… Babası Kamer gibi Kılıçdaroğlu’nun da devletteki dosyasını merak ediyorum çocuklar…

OTOMOBİL SEVDASI

Çocuklar, Kılıçdaroğlu hırslı biri. Emekli olunca siyasete girmek istedi, DSP’nin kapısını çaldı. Rahşan Ecevit’in vetosunu yedi. Rahşan Hanım'ı telefonla o kadar aradı ki, azar işitti…

Ankara’da Tuncelilerin kahvesinde sıklıkla hoşkin kağıt oyunu oynarken, arkadaşı maliye hesap uzmanı Selami Şengül’ün 1997’de kurduğu “Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği/VAVEK”e katıldı. İki yıl sonra da bu derneğin başkanı oldu.

CHP Milletvekili Tuncelili Yılmaz Ateş, kahvede hoşkin oynayan Kılıçdaroğlu’nun dernek başkanlığını duyunca bunun CHP’ye faydalı olacağını düşünüp Kemal Bey'i Deniz Baykal ile tanıştırdı. Kılıçdaroğlu partiye yolsuzluk dosyaları hazırladı.

Ödülünü aldı; önce CHP Parti Meclisi'ne girdi. Ardından emekli maaşıyla geçinemediği için Baykal tarafından İş Bankası yönetimine sokuldu… Hep hayali-sevdası olan otomobil alabildi buradaki maaş ve ikramiye ile…

Ne örtülü hayatı varmış Kılıçdaroğlu’nun, yazarken yoruldum, yeter artık…

Zaten sonrasını biliyorsunuz çocuklar…

NOT: Yazı yayımlandıktan sonra Yılmaz Bey, sosyal medyasından bir açıklama yapmış…

Yılmaz Ateş’in açıklaması şöyle: “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu Sayın Deniz Baykal'la ben tanıştırmadım. Üyeliğinden, kayıdı yapıldıktan sonra haberim oldu.”