Cumhuriyet Halk Partili (CHP) belediyeler 2024 yılının sonundan bu yana, farklı soruşturmalarla karşı karşıya. Soruşturmalar kapsamında dalga dalga düzenlenen operasyonlarla aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu onlarca kişi tutuklandı, yüzlerce kişi gözaltına alındı. Operasyonlar devam ediyor.
Birçok; yazar, akademisyen, sanatçı, siyasetçi ve gazeteciye göre Atatürk'ün partisi tarihte hiç görülmemiş bir saldırı ile karşı karşıya.
Almanya'da yaşayan gazeteci Can Dündar Youtube'taki bir programda CHP'ye karşı yürütülen operasyonları değerlendirdi.
CHP'nin altın çağını yaşadığını vurgulayan Dündar şunları söyledi:
Yani iddialı bir şey söyleyeyim; ben CHP'nin altın çağını yaşadığını düşünüyorum. Benzer bir altın çağı belki 1960'ların başında yaşamıştı. Çünkü baskıyla karşılaşan bir muhalefet partisinin direnç gücü sonuçta onu belirliyor.
Başına gelen her ne olursa olsun, ki çok şey geldi CHP'nin başına, hakikaten bugün sergilediği performansla 1960'ların başındaki CHP'nin performansı çok benzeşiyor. Yani Menderes'in CHP'yi kapatma aşamasına gelmesi, yaşlı başlı yazarları, gazetecileri tutuklatması, müthiş bir vatan cephesi kampanyasıyla tek parti sistemine geçmeye çalışması ve nihayet Meclis'te bir komisyon oluşturup Cumhuriyet Halk Partisi'ni kapatma noktasına gelmesi, Erdoğan'ın bugünkü niyetini oradan kopyaladığı gibi bir duygu yaratıyor bende.
Ve o dönem CHP'nin sergilediği direnç yani o gençlik örgütlenmesi ülke çapında yarattığı muhalif duygu bugün yine tekrarlanıyor.
Kimileri bunları söyleyince darbe hesapları yapıldığını düşünüyor ama öyle bir şey değil yani keşke 27 Mayıs olmasaydı da Türkiye'ye bir seçime gitseydi 1960 ortasında. Bambaşka bir Türkiye ile karşılaşıyor olabilirdik bugün.
Ben çok iyi yönettiğini düşünüyorum CHP'nin bütün bu krizi ve üstüne gidilmesini. Erdoğan evet yani muhalefeti ezmeyi, İstanbul'u geri almayı, partiyi bölmeyi Hatta elinden gelirse kapatmayı bence uzun vadede düşünüyor. Yani bunlar bir planın parçaları gibi geliyor bana. Adım adım uyguluyor. Bazen uyguluyor, geri çekiliyor. Mesela işte İstanbul'a kayyum ataması yapamadı ama bekledi. Şimdi ilçeler bazında ele geçiriyor. Yani niyetinin sonuçta muhalefetsiz ve seçimin kolayca alınabildiği bir Türkiye olduğunu görmemek için saf olmak lazım.
Sonuçta iki cumhurbaşkanı adayı, şu anda hapishanede yani Selahattin Demirtaş ve Ekrem İmamoğlu, en güçlü iki rakibini hapiste tutan bir liderden söz ediyoruz. Onun için seçim kazanmak kolay ama CHP gibi bir engel var önünde ve şimdi onu kaldırmaya çalışıyor. Genelinde baktığımda çok şey görünüyor. Ama ciddi bir direnç oluşmuş durumda CHP'den. Belki beklemediği kadar. Aslında hiçbirimiz de bu kadarını beklemiyorduk herhalde. Ben bu sürecee yine iyi yönden bakmaya çalışıyorum.
Hakikaten CHP'nin bir altın çağına girdiğini ve toplumsal örgütlerle sokağa insanları çağırma, sokakta bir güç birliği oluşturma açısından çok verimli bir döneminde olduğunu düşünüyorum. Onun ötesinde, bir takım kritik şeyler vardı kırılma noktaları benim için. Hakikaten Özgür Özel için sınav niteliğindeydi. Mesela işte Leman dergisi baskını. Bugüne kadar ki CHP'nin klasik tavrı, kutsal değerlerinize dokunulması vs. diye başlayan bir cümleler kurmaktı. Orada fikir özgürlüğünden yana bir tavır sergiledi. Benzer bir şey Kürt meselesi, yani komisyonda olma ısrarı CHP'nin ve Kürt sorununa bakıştaki geleneksel CHP çizgisinden daha demokratik bir çizgiye gelmesini de ben çok önemsiyorum.
O yüzden bu çözüm sürecimin sonunda hakikaten Erdoğan hükümetinde bir şey olursa, vazgeçme eğilimi oluşursa, orada CHP'nin önemli bir aktör olarak devreye girebileceğini düşünüyorum.
Spikerin, "Erdal İnönü anmasında da yaptığı konuşma önemliydi. Yani İktidara Kürt meselesini çözün. Eğer bunlar çözmezse biz İktidara geldiğimizde çözeceğiz." dediğini hatırlatması üzerine Dündar sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu çok önemli geliyor bana ve uzun vadede Türkiye'nin çıkışının da biraz bu olduğunu düşünüyorum. Yani bu güç birliği, Türkiye'de muhalif, ilerici demokrasiye inanan güçlerin birliğiyle ancak bu işin çözülebileceğini düşünüyorum.
Yoksa batıda CHP'leri döverken doğuda Kürtlerle barış hiçbirimize inandırıcı gelmiyor. O yüzden barış peşinden demokrasi getirebilir gibi bir şeyimiz var, umudumuz var ama bu umut söndüğü anda hakikaten CHP'nin bu Kürt sonuna yaklaşımıyla oluşabilecek yeni bir ufkun Türkiye'nin önünü açabileceğine samimiyetle inanıyorum.





