S-400 ÇIKMAZI ve F-35 KAYBI
AKP iktidarı, Batı ile kriz yaşayan dış politikasının sonucunda Türkiye’yi F-35 projesinden çıkarttırırken, Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemlerini ise envantere koymasına rağmen aktif olarak kullanamadı.
Türkiye, bir yandan F-35 için ödediği milyarlarca doları geri alamazken, bir yandan da NATO sistemleriyle uyumsuz olan S-400'leri etkinleştiremiyor. Öte yandan Eurofighter alımı için Almanya ile yürütülen görüşmelerden de henüz olumlu sonuç alınabilmiş değil.
FÜZE ve RADAR SİSTEMLERİNDE OYALANMA
1990’lı yıllarda başlatılan hazır alım ihaleleri, AKP döneminde siyasi çekişmeler ve değişken dış politika çizgisi nedeniyle sonuçsuz kaldı. Çin’den füze alımı dahil birçok farklı ülke ile yapılan görüşmeler, ya teknik uyumsuzluk ya da siyasi baskılarla iptal edildi. Sonunda Rus yapımı S-400’lere yönelen Ankara, bu sistemleri de kullanamadı.
ALTAY TANKI ve MOTOR KRİZİ
Türkiye'nin kara ve hava platformlarının temel sorunlarından biri, güç grubu yani motor ve şanzıman eksikliği. Altay tankı yıllarca süren gecikmeler ve el değiştirmelerle ilerlerken, tankın motorunun başlangıç aşamasında Güney Kore’den temin edilmesi planlanıyor. Yerli motor geliştirme süreci ise hâlâ sonuç aşamasına ulaşamadı.
HAVA ARACLARINDA DA DURUM FARKLI DEĞİL
Hava araçlarında ise sadece PD170 motorunun İHA’larda kullanıldığı görülüyor. Diğer yerli motor projeleri kalifikasyon aşamasını aşmakta zorlanıyor. Hava kuvvetlerinin omurgasını oluşturan F-16’lardan sonra yeni nesil savaş uçağı alımı AKP döneminde yapılamadı. 1990’lı yıllarda yapılan planlamalar çöktü.
TEHDİT ALGISINDA GERİDE
Türkiye, hava savunma alanında hem radar hem füze hem de taktik-taarruz uçakları konusunda bölgesindeki potansiyel tehditlere karşı yeterli konumda değil. İsrail, görünmezlik özelliğine sahip F-35’leri aktif olarak kullanırken, Yunanistan da F-35 filosuna dahil olmuş durumda.
ERDOĞAN SURİYE İÇİN DEVREDE, TÜRKİYE İÇİN SESSİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Suriye’ye uygulanan savunma sanayi ambargolarının kaldırılması için devreye girdiğini kamuoyuna açıklasa da Türkiye’ye yönelik ambargolar için benzer bir girişim görülmedi. Oysa ki Türkiye, ortağı olduğu projelerden çıkarılmış, ödediği ücretlere rağmen sistemlere erişim sağlayamamış durumda.
SAVUNMA SANAYİ DESTEK BEKLİYOR
Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin savunma sistemlerindeki zafiyetleri sadece dış politikadaki öngörüsüzlüğün değil, aynı zamanda stratejik planlama eksikliğinin bir sonucu. Artık Türkiye’nin kendi savunma sanayisine koşulsuz, sürdürülebilir ve akılcı bir destek vermesi gerekiyor.
