Yunus Emre Enstitüsü’nde naylon faturalar ile 400 milyonluk vurgun yapan eski başkan Şeref Ateş ve yönetimi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma devam ediyor. Firari Şeref Ateş ise Almanya'dan Türkiye'ye giriş yaptığı Esenboğa Havalimanı'nda dün gece gözaltına alındı.

Yunus Emre Enstitüsü 2007'de Türk dilinin, tarihinin, kültürünün ve sanatının tanıtımı amacıyla projeler gerçekleştirmek için kurulmuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı şu açıklamayı yaptı:

"Yunus Emre Vakfı bünyesinde yapılan usulsüz işlemler nedeniyle vakfın zarara uğratıldığı iddiaları yönünden Cumhuriyet Başsavcılığımızca 'Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma ve Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama' suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan Yunus Emre Enstitüsünün Eski Başkanı Şeref ATEŞ, 16.07.2025 tarihinde Esenboğa Havalimanında yakalanmış ve gözaltına alınmıştır

Şüphelinin işlemleri Cumhuriyet Başsavcılığımızın koordinesinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde devam etmektedir. Soruşturma tüm yönleriyle titizlikle yürütülmekte olup gelişmelerden ayrıca bilgi verilecektir"

Vakfın Özel Kalem Müdürü Mustafa Duru, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Murat Çakır, eski Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Safiye Yurduseven ve eski Başkan Şeref Ateş’in oğlu Enes Ateş’in de bulunduğu 23 kişi hakkında “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından iki ayrı iddianame hazırlanmıştı.

NE OLMUŞTU?

Kamu kaynakları ile finanse edilen Yunus Emre Vakfına bağlı Yunus Emre Enstitüsünde, naylon faturalarla 400 milyon liralık yolsuzluk yapıldığı iddialarının ardından Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunca geçen yıl inceleme başlatıldı. İnceleme sonrası şüpheli çok sayıda işlem nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.

İddianamelerde, enstitü tarafından alınmayan mal ve hizmetler alınmış gibi gösterilerek, çeşitli şirketlere milyonlarca liralık ödeme yapıldığı bildirildi.

Şeref Ateş'in oğlu Enes Ateş tarafından kurulduktan sonra devredilen şirketlere kesilen sahte faturalar üzerinden vakfın milyonlarca lira tutarında kaynağının aktarıldığı kaydedildi.

Bahsi geçen firmalardan yapıldığı iddia edilen alımların tamamında satın alma sürecinin ihtiyaçlara ilişkin yaklaşık maliyet içeren “Olur” taleplerinin, dönemin Özel Kalem Müdürü şüpheli Mustafa Duru veya Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı şüpheli Murat Çakır tarafından Enstitü Başkanı firari Şeref Ateş’in onayına sunulması ve onun "olur" vermesi ile başladığı ifade edilen iddianamelerde, bununla birlikte, alımların çoğunluğunun enstitü başkanına verilen harcama limitinin üzerinde olduğuna dikkat çekildi.

Aydın Söke yanıyor! Havadan ve karadan müdahale ediliyor...
Aydın Söke yanıyor! Havadan ve karadan müdahale ediliyor...
İçeriği Görüntüle

Ancak aynı neviden yüksek montanlı söz konusu alımların başkanın harcama limiti altında kalacak şekilde kısımlara bölündüğü, bu şekilde harcama yetkisinin, Enstitü Başkanı Ateş tarafından tek başına usulsüz olarak kullanıldığı kaydedilen iddianamede, satın alma sürecinin devamında ise en düşük fiyatı verdiği iddiasıyla mal ve hizmet alımı yapılmış gibi gösterilen firmaların çoğunluğunun yeni kurulan firmalar olduğu, en düşük fiyat veren firma konusunda henüz bir komisyon kararı dahi yokken adı geçen firmalar tarafından vakfa fatura kesildiği belirtildi.

7 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİ

Abdullah Yılmaz, Akın Berk Koç, Ali Fide, Ayşe Karahan, Enes Ateş, Erol Ergin, Evrim Taylan Erol, Fahri Yılmaz, Fatma Gül Erkılıç, Fikriye Karabağ, Hakan Karahan, İsmail Kayalı, Menderes Kadir Köseoğlu, Murat Çakır, Mustafa Duru, Muzaffer Keleş, Safiye Yurduseven, Selçuk Kaymakoğlu, Serkan İpek, Soner Gezgin, Talha Civelekoğlu, Tarık Koç ve Zeynep Uysal hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçundan 7'şer yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı kişiler hakkında “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçundan da iddianame hazırlandı.

İddianamede “sahte faturalarda yer alan mal ve hizmetlerin yurt içi ve yurt dışında gerçekte alınmadığı, vakıftan haksız yere/karşılıksız para çıkışı sağlanarak vakfın zarara uğratıldığı” değerlendirmesinde bulunuldu.