CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in talimatıyla, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nin çalışmalarına destek olmak amacıyla 81 ilde sahada olacak CHP milletvekili heyetlerinden ilki sahaya çıktı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Hatay Milletvekilleri Nermin Yıldırım Kara, Servet Mullaoğlu ve Mehmet Güzelmansur'dan oluşan CHP heyeti, İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi.
Ağbaba, şunları kaydetti:
"19 Mart'ta iktidarın başlatmış olduğu, partimize, aslında demokrasiye karşı bir darbe girişimiyle karşı karşıyayız. Halktan tamamen kopmuş, geleceğini siyasi darbenin sonucuna bağlayan iktidar hem Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'na, hem diğer belediye başkanlarımıza ve siyasi tutsaklara adeta işkence yapar durumda. Yaşadığımız dönem sıradan bir dönem değil. Nasıl ki 12 Eylül yıllar sonra konuşulduysa, 15 Temmuz hala konuşuluyorsa bu dönem de konuşulacak. Sadece belediye başkanlarımız değil, halkın iradesi şu anda zindanda. Bütün Türkiye'de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş, bir araç haline getirilmiş, siyasallaştırılmış bir baskı mekanizmasına dönüşmüş durumda.
"CHP susmayacak, demorasiyi savunmaya devam edecek"
Seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanılması, görevden alınması, yerlerine kayyum atanması asla ve asla kabul edilemez. Hukuk kuralları değiştirilmeye çalışılıyor. Şimdi iitirafçıların itirafları neticesinde neticesinde belediye başkanları sabahın 5'inde, 4'ünde gözaltına alıyorlar. Hiçbir suçu olmayan insanlar aylardır cezaevinde tutuluyor, iddianame bile yazılmıyor. Yargıyı sopa gibi, savcıları adeta silah gibi kullanan bir iktidarla karşı karşıyayız. CHP susmayacak, demokrasiyi savunmaya devam edecek.
23 Mart'ta 15,5 milyon insan adeta bir yere bir genel seçim havasında oylarını kullandılar. 15,5 milyon insanın oyuyla Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yaptık. Zindanlar bizi engelleyemiyor. Bugün arkadaşlarımızla birlikte sabah Çelikhan'daydık. Oradaki dertleri dinledik. Bu aldığımız notlar Cumhurbaşkanlığı Ofisimizin Politika Kurullarına iletilecek ve tütünle ilgili önerilerimiz orada yer alacaktır.
"Bir diploma 34 yıl sonra iptal edilemez"
Dünyanın hiçbir ülkesinde bir diploma 34 yıl sonra iptal edilemez. Dün de biliyorsunuz İmamoğlu'nun yüksek lisans diplomasını iptal ettiler. Yakında ne yaparlar? Doğum belgesini iptal etsinler. Ekrem İmamoğlu diye biri yok desinler. Türkiye'de hukuk güvenliği kalmamıştır. Aradan 133 gün geçmiştir. Hala iddianame yok ortada. İzmir'de biliyorsunuz iddianame 5 günde yazıldı. İstanbul'daki 133 günden beri yazılabilmiş değil. Ayrıca işkence yapılmakta, tutuklu arkadaşlarımız 50-60 insanın kaldığı koğuşlarda yerde yatmaktalar. Tuvaletin önünde yatmaktalar. Nöbetleşe uyumakta arkadaşlarımız.
Murat Çalık için doktorların hepsi cezaevinde kalması uygun değil diyorlar ama hala cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. İBB Medya AŞ eski Genel Müdürü İpek Elif Atayman sırf çocuklarına ailesi işkence olsun diye Afyon Cezaevi'ne sürüldü. Yatacak yer verilmedi, kamuoyu tepkisi üzerine ranza verilmedi. Bunun adı esir hukukudur, işkence hukukudur. Türkiye'de işkence hukuku kavramı yerleşmiştir.
"Adıyaman halkı belediye başkanının görevine iadesini bekliyor"
Bu süreç yalnızca Sayın İmamoğlu'na değil, İBB çalışanlarına değil, sistematik şekilde her hafta yapılan belediye operasyonuyla görüldüğü üzere milletin seçme ve seçilme hakkına yönelik bir gasptır. Bu soruşturmalar Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti olma iddiasını yerle bir etmektedir. 12 Eylül darbecilerin dayatmış olduğu bir partiye oy verilmesi istendi. Ne oldu? Turgut Özal iktidar oldu. Darbeciler kaybedecek, hak kazanacak, millet kazanacak. CHP olarak karanlığa karşı aydınlığı savunmaya devam edeceğiz.
Son seçimlerde Türkiye'nin 1'inci partisi olduk. Türkiye, bir kişiye ait değil, 86 milyonun ortak vatanıdır bu topraklar. Hep birlikte karar vereceğiz, hep birlikte kazanacağız. 6 Şubat depreminde binlerce şehit vermiş, yüzde 65'inin yıkıldığı Adıyaman halkı belediye başkanının göreve iadesini bekliyor. Siz Adıyaman depreminde bir tane müteahhidin, bir tane belediye yetkilisinin, bir tane devlet yetkilisinin ayağına pranga vurmadınız. Depremden sonra Abdurrahman Tutdere'nin değil Adıyaman halkının ayağına pranga vurmak istiyorsunuz.
Ben Malatya milletvekiliyim. Ama en iyi yerinde dönüşüm ruhsatını veren, en iyi çalışan şehir Adıyaman. Bu çalışmaların aksamaması için... Depremde Adıyaman'ın çığlığı duyulmadı. Adıyaman halkı Abdurrahman Tutdere'nin yaptığı hizmetlerle bir parça nefes almaya başladı. Tutdere'ye zulüm ettiler. 5 gün boyunca İstanbul Vatan Emniyeti adeta cezaevinde daha kötü şartlarda tuttular. Buradan İçişleri Bakanı'na sesleniyoruz. Adalet neyse onu istiyoruz. Ev hapsi yok. O zaman gereğini yap. Derhal Abdurrahman Tutdere'nin göreve iade edilmesini sadece biz değil Adıyaman'daki bütün vatandaşlar istiyor. AK Parti'ye oy veren, MHP'ye oy veren, DEM'e oy veren herkes Tutdere'nin göreve dönmesini istiyor. İçişleri Bakanı'nı göreve davet ediyoruz. Tutdere, depremde mağdur edilmiş fakir Adıyaman halkının iradesidir.
Milli Savunma Bakanı'na istifa çağrısı
Terör bitti, barış geliyor dediler. Ama adeta terör dönemindeki kadar şehit veriyoruz. Bakın, yemek zehirlenmesi, gaz zehirlenmesi, susuzluk, şarampole devrilme, 3. sınıf taşeron şirketlerinde bile olmayan kazalar koskoca Türk Silahlı Kuvvetlerinde yaşanıyor. Olacak şey değil. 2025 yılının Temmuz ayında iki askerimiz aşırı su kaybından ölüyor. Daha 10 gün önce 12 ana kuzusu fakir fukara çocuğu bir mağarada metan gazından dolayı şehit oldu. Hesap sorulması lazım. Arkadaşlar memlekette 4 tane tavuk ölse hesabı sorulur, araştırılır, insanlar ayağa kalkar. 12 askerimiz öldü, 2 askerimiz öldü, 10 itfaiye şehidimiz. var. Çıt çıkmıyor. Bakın, birkaç örnek vereceğim. Hollanda'da iki asker öldü 2017 yılında Savunma Bakanı istifa etti. Hırvatistan'da 2020'de iki pilot kaza sonucunda öldü. Hırvatistan Savunma Bakanı istifa etti. Bizim askerlerin canı daha mı değersiz? Buradan Milli Savunma Bakanı'na sesleniyoruz. O 12 ölen çocuğun kanı var elinde. Utanma varsa istifa et. Askerlerimiz ölüyor, Milli Savunma Bakanı, Amerikan Büyükelçisinin yanında el pençe divan duruyor."