Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, “İsrail’in milli futbol takımı Norveç ve İtalya’ya karşı oynayacağı Dünya Kupası eleme maçlarına hazırlanırken, İsrail Gazze Şeridi’nde Filistinlilere soykırım uygulamaya devam ediyor. 800’ün üzerinde sporcu, futbolcu ve spor yetkilisi, İsrail güçlerinin topyekûn yıkım, zorla yerinden etme ve sivilleri aç bırakmaya dayalı kasıtlı bir politika kapsamında öldürdüğü 65 binden fazla kişi arasındadır” diyerek, şunları kaydetti:

“Aynı zamanda İsrail, Filistin toprağını hukuksuz işgalinin bir parçası olarak Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimlerini şiddet kullanarak genişletiyor ve yasadışı ileri karakollarını meşrulaştırmaya çalışıyor. İsrail Futbol Federasyonu’nun, on yılı aşkın süredir yapılan uyarılara rağmen hâlâ bu yerleşimlerden kulüplerin IFA liglerinde oynamalarına izin veriyor olması kepazelikten başka bir şey değildir.”

“FUTBOL BAĞLAMI OLMAYAN BİR BOŞLUKTA OYNANAMAZ”

“Futbolda ve hatta hiçbir spor dalında, İşgal Altındaki Filistin Toprağı’ndaki yasadışı yerleşimlerden kulüplerin yeri olmamalı. IFA, bu yasadışı yerleşimlerin devamlılığını destekleyen sportif ve ekonomik fırsatlar sağlayarak, İsrail’in uluslararası hukuk ihlallerine utanmazca ortak oluyor” diyen Agnès Callamard, sözlerini şöyle sonlandırdı:

KYK yurdunda korkunç ölüm! Görüntüler dehşete düşürdü
KYK yurdunda korkunç ölüm! Görüntüler dehşete düşürdü
İçeriği Görüntüle

“Futbol, bağlamı olmayan bir boşlukta oynanmaz. FIFA ve UEFA uluslararası hukuk kapsamındaki sorumluluklarını kabul etmeli ve IFA yasadışı yerleşimlerden kulüplerin liglere katılımını askıya alana kadar, İsrail milli takımları ve kulüp taraflarının uluslararası veya Avrupa futboluna katılmasına izin vermekten vazgeçmelidir.”

FIFA KONSEYİ 2 EKİM’DE TOPLANACAK

Hem uluslararası hukuka hem de FIFA’nın kendi tüzüğüne aykırı olarak, hâlâ İsrail liglerinde oynayan, İşgal Altındaki Filistin Toprağı’ndaki yerleşimlerden en az altı kulüp var. FIFA tüzüğünün 64/2 Maddesi, “Üye federasyonlar ve kulüpleri, başka bir üye federasyonun topraklarında, bu federasyonun onayı olmadan oynayamaz” diye belirtmektedir.

Filistin Futbol Federasyonu ise Mart 2024’te sunduğu resmi şikâyet dilekçesine istinaden hâlâ adım atılmasını bekliyor.

IFA’nın üyeliğinin askıya alınması, IFA uluslararası hukuka ve FIFA tüzüğüne riayet edene kadar, FIFA ve UEFA’nın federasyona finansman sağlamayacağı ve İsrail milli takımı veya kulüplerinin uluslararası turnuvalara katılamayacağı anlamına gelmektedir. Bu adım aynı zamanda, üyeliğinin askıya alındığı süre boyunca IFA’nın üyelik ve oy kullanma haklarını kaybetmesiyle sonuçlanacak.

Temmuz 2024’te Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Toprağı’ndaki varlığının hukuksuz olduğu ve hızla sonlandırılması gerektiği yönünde bir tavsiye görüşü açıkladı. UAD aynı zamanda, devletlerin “İsrail ile, İşgal Altındaki Filistin Toprağı veya parçaları ile ilgili olarak, İsrail’in bu topraklar üzerindeki hukuksuz varlığını kalıcı hale getirebilecek ekonomik ve ticari ilişkilere girmekten kaçınma” yükümlülüğü olduğunu belirtti. 1967’den bu yana işgal altında olan Filistin toprağındaki insan hakları durumuna ilişkin BM Özel Raportörü, UAD’nin kararlarının, “şirketlere açıkça İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Toprağı’ndaki hukuksuz varlığını kalıcı hale getiren anlaşmalar yapmama ve/veya bu tür anlaşmalardan tamamen ve koşulsuz olarak çekilme sorumluluğu yüklediği”ni ifade etti.

İsrail, BM Genel Kurulu’nun Eylül 2024’te aldığı bir kararla, UAD’nin tavsiye görüşü doğrultusunda İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Toprağı’ndan çekilmesi için belirlediği 12 aylık süreye uymadı.

Eylül 2025’te Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in hukuksuz işgaline, haklarını kontrol ettiği Filistinlilere yönelik apartheid sistemine veya Gazze’de Filistinlilere yönelik devam eden soykırımına katkı sağladığını tespit ettiği 15 şirketin ismini açıkladı.

FIFA ve UEFA’nın İsrail takımlarına uluslararası turnuvalarda ve Avrupa turnuvalarında oynamaları için finansman sağlaması, onların da yasadışı yerleşimlerin genişlemesine ve dolayısıyla İsrail’in insan hakları ihlallerine katkı sağlıyor olabileceği anlamına gelmektedir.