Robert Kolej 1975 mezunları 50. yıldönümleri dolayısıyla sınıf arkadaşları Osman Kavala’nın yedi buçuk yılı aşkın bir süredir cezaevi önüne gitti. Mezunlar burada “50. yılda yanındayız, aramızdasın” yazılı bir pankartın önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı tiyatro sanatçısı Nihal Geyran Koldaş okudu.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

"Bizler Robert Kolej’in 1975 yılı mezunları olarak 50. mezuniyet yıldönümümüzü kutlamak üzere dün akşam okulumuzda bir araya geldik. Bugün ise yıldönümü kutlamamızın hemen ertesinde mezun olduğumuz devreden çok sevgili bir arkadaşımızın, Osman Kavala’nın haksız bir şekilde cezaevinde alıkonduğu Silivri’deyiz.

Bu yönüyle yıldönümü toplantımız, buraya gelen dönem arkadaşlarının şahıslarında, onun yaşamakta olduğu bu büyük mağduriyete itirazımızı ortaya koymak üzere bugün Silivri’de devam ediyor.

Dün akşamki buluşmamız, 50 yıl sonra sınıf arkadaşları olarak birbirimizi görmemize, hasret gidermemize, okul günlerimizi anmamıza fırsat oluşturduğu için ilk bakışta mutlu bir olaydı. Ama bir burukluk da yaşadık. Çünkü, çok sevdiğimiz bir sınıf arkadaşımız bizimle birlikte olamadı. Sevincimiz ne yazık ki sekiz yıla yakın bir süredir onun demir parmaklıklar arkasında özgürlüğünden mahrum bırakılmakta oluşu nedeniyle gölgelendi.

"HAYATININ GENİŞ BİR PARÇASI TELAFİ EDİLEMEYECEK BİR ŞEKİLDE ONDAN ALINDI"

Bundan 50 yıl önce mezun olduğumuzda hayatın daha zorlu bir aşamasına geçiş yaptığımızı biliyorduk. Buna karşılık adım atmakta olduğumuz bu yeni aşamada başarılı olacağımız konusunda özgüven içindeydik. Gelecek hepimiz için büyük umutlar barındırıyordu.

Ama gelecek bizler için aynı zamanda bilinmezlerle de yüklüydü. Bizi bekleyen gelecekte, 50. yıldönümümüzde, yani yarım yüzyıl sonra haksız bir şekilde hapiste alıkonan bir sınıf arkadaşımızla dayanışma için 2025 yılında Silivri’de bir arada olmak da varmış.

Onun 1 Kasım 2017 tarihinde tutuklanmasından kısa bir süre sonra 25 Kasım 2017 tarihinde de biz buradaydık ve bir açıklama okumuştuk. O gün Osman’a özgürlük talep ederken, tutukluluğunun sonradan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ucu açık bir mahkûmiyete dönüşerek bu kadar uzayacağını hiç düşünmemiştik.

Osman, bütün bilgi birikimi ve tecrübesiyle hayatının çok verimli olabileceği uzun bir dönemini, 60’lı yaşlarının önemli bir bölümünü cezaevi hücresinde dört duvar arasında geçirmek zorunda kalmıştır. Hayatının geniş bir parçası telafi edilemeyecek bir şekilde ondan alınmıştır.

Ve bugün yeniden Silivri’deyiz. Bugün Osman’ın tutukluluğunun tam tamına 2.826. günü…

Ve buraya 2017 yılında ilk geldiğimizde Osman için hangi çağrıyı yaptıysak, bugün de aynı çağrıyı tekrarlıyoruz. Biz söylediklerimizin arkasında duruyoruz. Ona yapılan büyük haksızlığı, adaletsizliği kabul etmiyoruz, onun bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını, yaşadığı mağduriyete son verilmesini talep ediyoruz.

"MASUMİYETİNDEN NE KADAR EMİNSEK BUGÜN DE TEREDDÜTSÜZ AYNI YERDE DURUYORUZ"

Bu arada, burukluğumuzu çok az da olsa kısmen telafi eden bir durum da var. Şöyle ki, onun cezaevine girmeden önce on yıllarca sivil toplum alanında yaptığı çalışmalarla nasıl her zaman iftihar ettiysek, 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana hapiste geçirdiği süre zarfında verdiği mesajları, her zamanki vakarı ve zarafetiyle sergilediği duruşu da takdirle, her gün artan bir hayranlık duygusuyla izledik. Osman bizi yine şaşırtmadı.
O hangi koşulda olursa olsun, demir parmaklıklar arkasındaki bir hücrede alıkonsa bile, demokrasiyi, hukuku ve hepsinden önemlisi insanlık değerlerini, yaşadığı toplum ve bütün insanlar için iyiliğin gücünü savunmaya devam ediyor. Tek kişilik hücresinden bir bilgelik anlatısı yükseliyor.

İyilik diyoruz, evet, Osman Kavala ve iyiliğin gücü, yan yana birbirini tamamlayan iç içe geçmiş değerlerdir. Onun sivil toplum alanındaki çalışmalarını yakından bilen İngiliz yazar Antony Barnett’in Osman için söylediklerini Silivri’de bir kez daha tekrarlamalıyız. Herhalde onu en kuvvetli bir şekilde tasvir eden ifadelerden biridir bu sözler. Şöyle diyor yazar:

Eğitim üzerinden vurgun iddiası: 100 milyonluk alım, müdüre 700 bin liralık transfer!
Eğitim üzerinden vurgun iddiası: 100 milyonluk alım, müdüre 700 bin liralık transfer!
İçeriği Görüntüle

“İyi olmaya çalışan insanlar vardır… İyi olanlar vardır… Ve Osman Kavala vardır, kendi ligini yaratmış biri olarak... Böyle birinin hayatta oluşu, onu tanıyan herkese umut verir. Bu umut onun adaletsizliğin acısını yenmek, diyalog ve karşılıklı anlayışı desteklemek yönünde gösterdiği cömert çabalar sayesinde güçlenmiş olan herkese dalga dalga uzanır… Osman Kavala, iyi, cömert, özenli ve insani olan her şeyin vücut bulmuş halidir.”

Sevgili Osman, senin hayatın diğerkâmlığın, başka insanların, toplumun iyiliğine adanmışlığın en etkileyici öykülerinden birisidir.

Ve cezaevinden yine iyilik düşüncesinin ışığını yaymaya devam ediyorsun. O ışık, yüksek güvenlikli cezaevinin duvarlarını, tel örgülerini aşarak hepimizi aydınlatmaya devam ediyor.

İlk tutuklandığın gün masumiyetinden ne kadar eminsek bugün de tereddütsüz aynı yerde duruyoruz. Üstelik maruz kaldığın mağduriyetin hukuken dayanaksızlığı artık evrensel hukuk tarafından da teyit edilen bir gerçek.

Ancak masumiyetini teyit eden bütün evrensel yargı kararları, geçen zaman zarfında yapılan bütün yayınlar, seni takdir eden madalyalar ve önümüzdeki ay gıyabında verilecek olan Almanya’nın prestijli Goethe Madalyası bunların hepsi özgürlüğünün senden alındığı gerçeğini değiştirmeye yetmedi ne yazık ki…

Mahkûmiyetinin vahim bir haksızlık olduğu yolundaki görüşlerimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlardan da güç alıyor. Biz, ülkemizin yetkisini tanıdığı bu yüksek mahkemenin senin hakkında verdiği bu kararların uygulanmasını talep ediyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hakkındaki delilleri ayrıntılı bir şekilde inceledikten sonra aldığı iki ayrı kararla tutukluluğunun ve verilen mahkûmiyet cezasının hukuka aykırılığını tescil ederek ihlal verdi ve ivedilikle tahliye edilmen gerektiğine hükmetti.

Anayasamızın 90. maddesi de temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin ulusal kanunların üstünde olduğunu belirtiyor. Bu madde, ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve bu sözleşmeyi uygulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarını da kapsıyor kuşkusuz.

Bunları söylerken, hukuk çizgisinde duruyoruz, AİHM kararlarının ve anayasamızın bu hükmünün uygulanmasını talep ediyoruz.

Ve tabii bugün buraya gelmişken yalnızca Osman için değil, onun gibi haksız bir şekilde bugün bu cezaevinde tutuklu bulunan herkes için adalet ve özgürlük talep ediyoruz. Özellikle de ifade özgürlüklerini kullandıkları için tutuklu olan bütün düşünce suçlularını da buradan selamlıyoruz, onlara iyi dileklerimizi, özgürlük dileklerimizi yolluyoruz.

Biz bugün buraya gelerek Osman’ın hücresinde yalnız olmadığını duyuruyoruz. İlk ziyaretimizde verdiğimiz bir mesajı tekrarlıyoruz:
Osman, tek kişilik hücresinde yalnız değil. Şundan eminiz. Hayatına dokunduğu insanların ona duydukları sevgi, sempati ve iyilik duygularının yarattığı zenginlik, o yüksek cezaevi duvarlarını aşarak bir büyük ışık huzmesi olarak hücresinin içini dolduruyor, o hücreyi aydınlatıyor.

Bugün burada ona özlemimizi, sevgimizi ifade ediyoruz. Bir an önce bu haksızlığa son verilmesini ve Osman Kavala’nın özgürlüğüne kavuşmasını talep ediyoruz. Umudumuzu kaybetmiyoruz, umudumuzu diri tutuyoruz. Çünkü onun da bunu istediğinden eminiz.

Onun sınıf arkadaşı olmaktan, lise yıllarında aynı sıraları paylaşmış olmaktan, onu tanımaktan, dostu olmaktan kıvanç duyuyoruz. Bizim Robert Kolej 1975 mezunları olarak gurur duyduğumuz önemli bir ayrıcalığımız var.

Bu ayrıcalık Osman Kavala ile aynı devreden olmaktır."