İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan Millet İradesine Sahip çıkıyor mitinglerinde yeni adres belediye başkanı tutuklu olan Büyükçekmece oldu.

Mitingde Silivri'de tutuklu bulunan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün ve İmamoğlu'nun mesajı okundu.

CHP'nin haftanın bir günü İstanbul'un bir ilçesine düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bir sonraki durağı Büyükçekmece oldu.

CHP lideri Özgür Özel, kurultay davası öncesi on binlerle Büyükçekmece'de buluştu.

Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Bugün Marmara'nın incisi, güzel insanların, yürekli insanların, gönlünde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan insanların, Büyükçekmecelilerin konuğu olmaya, sizlerle selamlaşmaya, sizlerle birlikte sesimizi duyurmaya geldik. Hepiniz hoş geldiniz.

Diyorlar ki yazın ortasında, yazın ortasında İstanbul'da miting mi olur? Büyükçekmece'de miting mi olur? Öğrenciler yokken, okullar kapalıyken, millet memleketteyken miting mi olur? Normalde miting olmaz ama miting yapmıyoruz ki, eylem yapıyoruz biz burada, eylem yapıyoruz.

Burada 19 Mart'tan sonra korkuyu evde bırakanlar, 19 Mart darbesine karşı direnenler, itiraz edenler, seçtikleri belediye başkanına sahip çıkanlar ve bu meydanda korkmayanlar, yılmayanlar, biz çökmeyenler var.

Bugün buraya Silivri'den geldim. Silivri'de Hasan Akgün Başkan'ımızı ziyaret ettim. Biraz önce onun adına kıymetli eşine, değerli torununa sarıldım, selamlar getirdim. Hasan Akgün burada, Büyükçekmece'de tam 7 kez seçime girdi, 7 kez seçildi. Hasan Akgün ANAP'tan seçildi. Hasan Akgün Cumhuriyet Halk Partisi'nde Baykal aday gösterdi seçildi. Kemal Bey aday gösterdi seçildi. Biz aday gösterdik seçildi. 31 yıldır belediye başkanı olarak, 50 yıldır belediyeci olarak, çocuk yaşından beri buralara hizmet etti.

Bugün de konuştuk, gülüştük. Biz bu dönem Ekrem Başkan'la birlikte Hasan Abi dedik, 30 yıl yaptı. Değişim diyoruz. Bir genç arkadaşa görevi versin. Hasan Başkan'a bir görev tanımlayalım. Belediye başkanlarının abisi olarak, genel koordinatörü olarak, onlara katkı sağlasın, onlara tecrübelerini aktarsın. Allah var, Hasan Başkan da olmaz demedi. Yani biz Hasan Başkan'dan vazgeçtik Büyükçekmece için. Hasan Başkan kendinden vazgeçti. 'Bunca yıl yaptım, nasıl derseniz öyle yapalım. Nerede derseniz partim için çalışırım' dedi. Ama anketi bir yaptık ki, Hasan Başkan'dan kim vazgeçmedi? Siz vazgeçmediniz, Büyükçekmeceliler vazgeçmedi. Memnuniyet yüzde 65. Altı sefer seçilmiş, en az iki kişiden birinin oyunu almış. Kimi koyduysak ankete Büyükçekmeceliler Hasan Akgün dedi, başka bir şey demedi. Özal'ın adayı, Ecevit'in başkanı, Baykal'ın adayı, Kemal Bey'in adayı, bizim adayımız ama sizin göz bebeğiniz. Siz bırakmıyorsunuz.

"30 YIL BOYUNCA BURAYA BİNLERCE MÜFETTİŞ GELMİŞ HİÇBİR KUSUR BULMAMIŞ"

Gece gündüz çalışan ve bir an durmayan başkan geçen sene Mart'ta 30 yılı tamamlayınca 'yeter' demiş. 30 yıl boyunca çoğu, tamamı neredeyse muhalefetteki hizmetlerinde Erdoğan İBB Başkanıyken, kendi grubunun başkanıyken başlayarak çalışmış, defalarca denetlenmiş. 30 yıl boyunca buraya binlerce müfettiş gelmiş, incelemiş, hiçbir kusur bulmamış. Şimdi bu sene, bir yıl içinde 7. döneminde güya gelmişler, Hasan Başkan'da kusur bulacaklar, kara çalacaklar.

"ONA BUNA İFTİRA AT KAMPANYASINDA BU MÜTEAHHİTİ GÖTÜRMÜŞLER"

Spotify için harekete geçiliyor: 'Emine Erdoğan' adına açılan şarkı listeleri yargıya taşınacak
Spotify için harekete geçiliyor: 'Emine Erdoğan' adına açılan şarkı listeleri yargıya taşınacak
İçeriği Görüntüle

Bakın, buldukları kusuru ben söyleyeyim, Türkiye duysun. Bu ilçenin tanınmış müteahhitlerinden bir tanesi inşaat yaparken yapması gereken fore kazıkları çakmamış. Vatandaşın biri de bunu CİMER'e şikayet etmiş. CİMER almış, buraya yollamış. Hasan Başkan gitmiş baktırmış, kazıkları çakmamış, inşaatı mühürlemiş. Müteahhit mahkemeye gitmiş, mahkeme Hasan Başkan'ı haklı görmüş. Bu süreçte ona buna iftira at kampanyasında bu müteahhiti götürmüşler, 'Hasan Başkan aleyhine rüşvet istedi, vermedim diye inşaatımı mühürledi' diyor.

Buradan, buradan savcıya, başsavcıya sesleniyorum. Dedim ya, sert kayaya çarptınız diye. Şimdi yaz iddianameyi, göreyim bakalım bu müteahhitin söylediğini. CİMER'e şikayet var, yollayan CİMER. Mühürlüyor, mahkemeye başvuruyor, Hasan Başkan'ı haklı gören mahkeme ama siz iftiracı üzerinden bunu getirip ifade verdirtiyorsunuz.

İkinci bir husus. Yine bir başka müteahhit. Bir başka müteahhit. Bir AVM var, emsal artışı istiyor. AVM olacak ama bu emsal artışından da müteahhit yararlanacak. Hasan Başkan diyor ki, 'Bunu veririm ama 45 derslikli kız meslek lisesi yaparsın'. Kabul ediyor, resmi protokol yapıyorlar. 45 derslikli kız meslek lisesi karşılığı AVM'ye emsal veriliyor. Savcı bunun adına rüşvet diyor.

"EĞER SUÇU BU İSE HELAL OLSUN HASAN BAŞKAN'A"

Ey savcı, eğer bu İstanbul'da ne AVM'ler diktiniz, ne gökdelenler diktiniz, Tayyip Erdoğan diyor ya, 'Bu şehre ihanet ettik. Ben dahil ihanet ettik'. Geldiklerinde 4 gökdelen vardı, şimdi 257 tane. O artışlardan, o artışlardan ayakkabı kutuları doldu, çikolata kutuları doldu, elbise askıları doldu, 'Babacığım, sıfırladım' dedi, o da oldu. Hasan Akgün cebine 1 lira koymamış, 45 derslikli kız meslek lisesi yaptırmış. Eğer suçu bu ise helal olsun Hasan Başkan'a.

O emsal artışlarıyla kimler neleri cebine koyuyor, dolarları nerelere istifliyor, neler yapıyor bütün İstanbul biliyor. En iyi de AK Partililer biliyor. 'Biz bu partiyi Erdemliler Hareketi diye kurduk. Sonra emsalciler hareketine döndü' diyorlar. Emsalciler, size söylüyorum. Bizde leke yok. Kirli ellerinizi çekin başkanımızın üzerinden.

Bir başka müteahhite şikayet yaptırmışlar, 'Bana kreş yaptırdı' Bir başkasına şikayet yaptırmışlar, 'Bana hasta bakım evi yaptırdı' Bunu şuradan söylüyorum. Ankara Büyükşehir'de 97 yolsuzluk dosyasına savcıdan önce Süleyman Soylu el koydu. Birini bile açmıyorlar. Her birisi Melih Gökçek'in haksız emsal artışları karşısında aldıkları.

Adalet Teşkilatı, Adalet Bakanlığı, savcısından hakimine, zabıt katibinden mübaşirine ve cezaevlerindeki infaz koruma memurlarına kadar çile çeken insanların, güçlük çeken insanların cansiperane çalıştığı bir bakanlıktır, bir teşkilattır. Bugün 45 bin lira alıyor infaz koruma memuru, ihtiyacın üçte biri kadar lojman var. Üç memurun ikisi lojmanda kalamıyor. Maaş 45, kira 20 ve geçinmeye çalışıyorlar. Savcılar, hakimler bunların hepsi önemli görevler yapıyorlar ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na Boğaz'da, Boğaziçi öngörünümün içinde, hem de korunması gereken kültür varlığıyken üzerine çivi çakmak yasakken villa veriyorlar. En pahalı malzemeyle donatıyorlar. Korumalar, şoförler için müştemilat yapıyorlar. Havuz yapıyorlar. Biz bunu söyleyince beyefendinin avukatı çıkıyor televizyona, 'Ya bu yapımına başsavcı gelmeden başlandı'. Bu ne demek? Diyorlar ki 'Seni oraya vereceğiz. Güzel bir ev istiyor, gelmeden hazırlığa başla'.

Bundan önce başka başsavcı oturmuş mu orada? Yok. Havuz var mı? Havuz yapıyor. Ama diyor ki 'Kendine mi yapıyor? Başsavcılığın konutuna yapıyor'. Adam öyle bir masraf yapılıyor oraya, devletin ödeyebildiği para belli, yapılan masraf belli. Arası nereden geldi, o da Özgür Özel'in kara defterinde kayıtlı. Soracağım hesabını. Soracağım hesabını.

Havuzda çalışan üç işçiye kimin kapris yaptığını, kimin burnundan getirdiğini, evin camları takılırken neler olduğunu, oradaki işçileri teker teker, oranın masrafını yapanları teker teker biliyorum. Hepsinin hesabını soracağım. Bu yaptıklarınızı burnunuzdan getireceğim. Hadi çıkın açıklayın. O lojmana yapılan ödemeleri dökün. Faturaları dökün. Devletin ödediği para da görünsün, açıktan ödenen para da görünsün. Haydi meydan.

Hani önüne gelene yolsuzluk, rüşvet, yok efendim soğuk cüzdan, yok efendim… yok efendim soğuk cüzdan, yok efendim kuyumcudan açtırmış, doları saydırmış, bir tanesini ispat edemediler, bir tanesini. Ama ben biliyorum nereden çıkıyor bu laflar. Kişi kendinden bilir işi. Oradan çıkıyor bu laflar.

"2 KASIM PAZAR GÜNÜ ÇIK KARŞIMIZA"

Bugün çıkan anketlerde kararsızlar dağıtılmadan Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 30'un altında. Cumhuriyet Halk Partisi kararsızlar dağıtılınca 6-7 puan ileride. Cumhuriyet Halk Partisi, çok partili dönemde 1977'deki 41,5'luk puana en yakın durumda yüzde 40'ın üstünde.

Şimdi Erdoğan'a sesleniyorum, 'Benim adayım belli. Sandığı istiyoruz. Oyumuz belli, oyun belli. 2 Kasım, 2 Kasım Pazar günü çık karşımıza, getir sandığı. Seni yüzde 29'la orada oturtmam. Yüzde 29'la orada oturamazsın. Milletten kaçamazsın. Cesaretin varsa hodri meydan. Getir sandığı'.

"ERDOĞAN, EKREM BAŞKAN'IN BİR VESİKALIĞINA YENİLECEKSİN"

Ve buradan, buradan bir şey daha söyleyeyim, Ekrem Başkan'ın afişleri yasak, sesi yasak, korkuyorlar. Ama, ama Erdoğan'a sesleniyorum, 'İster afişi yasakla, ister sesini yasakla, ister zindanda tut, sandığı getir, Ekrem Başkan'ın bir vesikalığına yenileceksin, bir vesikalığına'."