Hükümetin kamu çerçeve protokolünde (KÇP) 600 bin kamu işçisine yüzde 17’lik zam teklifine işçilerin öfkesi sürüyor. Savunma sanayisi, enerji, DSİ ve kara yolları gibi kritik alanlarda çalışan işçiler, enflasyon altında ezildiklerini belirterek, ücretlerinin en az iki katına çıkarılmasını istedi. Yüzde 17’lik zammı “sefalet ücreti” olarak değerlendiren işçiler, taleplerini meydanlarda duyurmaya devam edeceklerini belirtti.
8 yıldır sahil güvenlik komutanlığında çalışan Hüseyin Kemiksiz, büyükşehirde yaşamanın imkansız hale geldiğini belirterek şunları söyledi: “Ortalama maaşlarımız 40-42 bin lira. Kiralar 25-30 bin lira. Çocuk okutuyoruz, enflasyon altında ezildik. Hükümetin yüzde 17’lik teklifi, yaşadığımız ekonomik zorlukları karşılamıyor.”
Savunma sanayisinde çalışan işçilerin milyon dolarlık araç ve sistemlerin bakımından sorumlu olduğunu vurgulayan Kemiksiz, “Tanktan helikoptere kadar gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bugün bize verilen maaşla kalifiye eleman bulmak da zor. Dışarıda aynı işi yapanlar bizim iki katımızı alıyor” dedi.
20 YILLIK İŞÇİ 40 BİN LİRA ALIYOR
20 yıldır Devlet Su İşlerinde çalışan Mehmet, aldığı ücretin insanca bir yaşamı karşılamadığını anlattı: “40 bin lira maaş alıyorum. Ev kira değil ama yine de zorlanıyoruz. İki çocuk okutuyorum. Maaşımın en az yarısı onlar için gidiyor. Bu ücretlerle geçinmek mümkün değil. 20 yıllık bir emeğim var, ücretimizin en az şu ankinin iki katı olması lazım. Bugün biz 40 bin lirayla geçinemiyoruz, asgari ücretlinin durumunu düşünemiyoruz.”
Türkiye Elektrik İletişim’de trafo bakımında çalışan bir işçi, ağır koşullarda çalıştıklarını belirtti. İşçi, “Yüksek gerilimde çalışıyoruz. Ortalama maaşımız 35-40 bin lira arasında. Enflasyon her yerde karşımıza çıkıyor. Asgari ücretin 5,5 katına geçinebiliyorduk, şimdi bu oran iki altına indi. Taleplerimiz bin 800 TL seyyanen zam ve yüzde 50 artış.”
"TEMİZLİĞE GİDİYORUM"
Kara yollarında 17 yıldır güvenlik işçisi olarak çalışan Özkan da vergi adaletsizliğine dikkat çekti: “Vergi kesintilerinden sonra 40 bin lira alıyorum ama yetmiyor. Sadece insanca yaşam istiyoruz. Yolda çalışan arkadaşlarımızın yaşadığı zorluklar bizim de hayatımızın parçası.”
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde 12 yıldır çalışan Sağlık İşçisi Seren, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri karşısında aldığı maaşın geçinmeye yetmediğini söyledi. Vergi kesintilerinin ardından maaşının 34 bin liraya düştüğünü belirten Seren, “Ev kiram 15 bin lira, bir çocuğum kreşe gidiyor, aylık masrafı 13 bin lira. Diğerine ben bakıyorum. Geçinebilmek için fazla mesai yapıyor, zaman zaman temizliğe gidiyorum” dedi.
Seren, taleplerini şöyle dile getirdi: “İnsanca yaşayabileceğimiz ücretler verilsin. Kimseye muhtaç olmadan yaşayabilelim.”
"ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE DÜŞTÜK"
Narlıdere Otoyolu Bakım İşletme Şefi olarak görev yapan 24 yıllık İşçi Mehmet, çalışma koşullarının ağır olduğunu ve aldığı ücretin geçim şartlarını karşılamadığını dile getirdi. “Şu an asgari ücret seviyelerine geldik” diyen Mehmet, şöyle devam etti: “Normalde bir kamu işçisi 70-80 bin lira almalı. Biz açlık sınırında çalışıyoruz.”
Mehmet, “Talebimiz eşit işe eşit ücret ve geçinebileceğimiz bir düzen” dedi. Kurumda çalışmak isteyenlerin sayısının azaldığını vurgulayan Mehmet, “Şartlar çok kötü. Asfalt işleri tehlikeli, kazalar oluyor. Yangın, aydınlatma gibi görevleri biz yapıyoruz ama aldığımız ücret hiçbirini karşılamıyor” dedi.