ABD’nin önde gelen yatırım bankalarından JPMorgan, Türkiye ekonomisine ilişkin yeni değerlendirmesini paylaştı. Banka, enflasyonun 2025 sonunda yüzde 32, 2026 sonunda ise yüzde 23 olacağını, politika faizinin ise 2026 sonuna kadar kademeli olarak yüzde 30,5’e ineceğini öngördü.
ENFLASYON BEKLENTİLERİ GERİLEDİ
JPMorgan ekonomisti Fatih Akçelik imzalı değerlendirmede, TÜİK’in ekim ayı için açıkladığı aylık yüzde 2,6’lık enflasyon oranının hem Bloomberg’in (%2,8) hem de JPMorgan’ın (%2,7) tahminlerinin hafif altında kaldığı belirtildi.
Raporda, mevsim etkilerinden arındırılmış aylık enflasyonun eylüldeki %2,7 seviyesinden ekimde %2,2’ye gerilediği aktarıldı. Gıda enflasyonunun beklentilerin altında kalması ve giyimdeki %12,7’lik sert fiyat artışı dikkat çeken unsurlar arasında yer aldı.
“KASIMDA AYLIK ENFLASYON %1,6 OLACAK”
Banka, kasım ayında aylık enflasyonun %1,6 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ederken, 2025 yılı enflasyon beklentisinin %32, 2026 yılı beklentisinin ise %23 olduğunu yineledi.
Raporda, enflasyon görünümünde yukarı yönlü risklerin bulunduğu vurgulandı. Bu risklerin başında, 2025’te beklenenden yüksek gerçekleşen TÜFE’nin 2026’daki ücret pazarlıklarını etkileme olasılığı gösterildi.
FAİZDE KADEMELİ İNDİRİM BEKLENTİSİ
JPMorgan, TCMB’nin 11 Aralık’taki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 38,5’e düşüreceği tahminini korudu.
2026 yılı boyunca da her toplantıda 100 baz puanlık indirim yapılacağını öngören banka, böylece faiz oranının yıl sonunda yüzde 30,5’e kadar gerileyeceğini belirtti.
ASGARİ ÜCRET VE DÖVİZ DEĞERLENDİRMESİ
Raporda, 2026 asgari ücret görüşmelerine de değinilerek, şu değerlendirme yapıldı:
“2026 sonu için öngördüğümüz %23’lük enflasyon tahmininde yukarı yönlü riskler görüyoruz; bunun başlıca nedeni, 2025’te beklenenden yüksek gerçekleşen TÜFE’nin 2025 yılı ücret müzakerelerini etkileyebilecek olmasıdır.”
Banka ayrıca, TCMB’nin politika faizini manşet enflasyonun üzerinde tutmayı sürdüreceğini ve Türk lirası mevduat payı hedefini yerleşiklerin dolarizasyon eğilimini azaltmak için bir makro ihtiyati araç olarak kullanmaya devam edeceğini kaydetti.




