İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu bugün Sındırgı’daydı. Dervişoğlu, 6.1 büyüklüğünde deprem meydana gelen Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde yurttaşlar ile bir araya geldi.
6.1'in ardından meydana gelen çok sayıda deprem nedeniyle Sındırgı'nın AFAD tarafından Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesine değinen Dervişoğlu, "Göstermelik olarak, vatandaşa ‘ya orayı da afet bölgesi ilan ettik’ demek için yapılmış bir şeydir. Bir sahtekârlık olarak değerlendiriyorum; içi boş bir paket gibi" dedi.
‘HUKUKİ DÜZENLEMELER GEREKLİ’
Yurttaşlarla sohbet eden Dervişoğlu, ilçede yaşanan sıkıntıları bildiklerini belirterek, "Sıkıntıların aşılabilmesi için de atılması icap eden gerekli bütün adımları atıyor ve sizlere hizmetin gereğini yerine getirmeye çaba sarf ediyoruz" dedi.
"Kiracılardan esirgenen yardımlardan başlayarak barınma imkânını yitirmiş vatandaşlarımızın durumlarını iyileştirmek; onun yanında bölgede çiftçilerimizin borçlarının ertelenmesi, kredi ve sigorta primleriyle ilgili yaşanan dertlerin aşılması için bütün hukuki düzenlemeleri temin edecek adımları atmak konusunda geri durmuyoruz." ifadelerini kullanan Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
KANUN TEKLİFİNİ YURTTAŞLARA ANLATTI
"Öncelikle müsterih olmanızı istiyorum. Bu büyük felaket netice itibarıyla bir doğal afettir. El birliğiyle, dayanışarak aşılması gereken bir durumdur. Ama bu ülkeyi yönetenlerin de alması gereken tedbirler var. Bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bütün muhalefet partilerinin milletvekilleriyle birlikte bir kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifimize bütün Balıkesir milletvekilleri imza attı."
"Hatta İzmir Milletvekili Haydar Bey de Balıkesirli olması münasebetiyle o teklife imza attı. Biz biliyorsunuz Sezar’ın hakkını Sezar’a veririz; kimsenin yaptığı doğru şeyi de gölgelemeye çalışmayız. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili de muhalefetin hazırladığı kanun teklifine sizin yararınıza imza atmak suretiyle katkı sağladı. Bütün milletvekillerine teşekkür ediyorum."
YURTTAŞLARA SÖZ VERDİ
Sındırgı’yı çok önemsediğini ve ilçenin sıkıntılarının çözülmesi için Sındırgılıların mücadelesine ortak olacağını da belirten Dervişoğlu, vatandaşların sorularını da cevapladı. Kiracılara konteyner verilmemesine ilişkin olarak "Burada artık oturulamayacak binaların zaten yüzde 75’i kiracıların oturduğu binalar. Burada mal sahiplerine küçük kira yardımları yaparak bu sorunlar aşılamaz. O sebeple biz üzerimize düşen sorumlulukla bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dile getireceğiz. Kiracılarla ilgili aynı şey 6 Şubat depreminden sonra Doğu Anadolu Bölgesi’nde de yaşandı. Orada da kiracıların bazı beklentileri karşılanmadı. Ama Sındırgı’da bu ihtiyacın karşılanabilmesi için yapılması gereken ne ise, sizin sesinize ses katarak yerine getireceğiz. Emin olabilirsiniz" dedi.
‘GEREKLİ ÇALIŞMALAR YAPILMIYOR’
Dervişoğlu, ilçedeki deprem fırtınası nedeniyle bugün hasarlı olmayan binaların yarın ne olacağının kestirilemeyeceğini belirterek, "Bugün hasarlı gibi görünmeyen binaların yarınki akıbetlerinin ne olacağını şimdiden kestirebilmek mümkün değil. Bir de bunun yanında sürekli deprem olan yerlerde biliyorsunuz ruh sağlığı da olumsuz yönde etkilenir. Devletin görevlerinden biri de o alanda hizmet vermektir. Buraya gelirken öyle bir çalışma var mı diye Turan Bey’le görüştüm. Vermiş oldukları önergelerde ona da değindiklerini ama bu konuyla ilgili henüz bir adım atılmadığını söyledi. Hepsinin üzerinde durmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
‘İNSANİ GÖREV’ VURGUSU
Sındırgı’da yaşanan sıkıntıları partisinin grup toplantısında dile getireceğini de aktaran Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Bütün dertlerinizi hanemizin derdi sayarak dile getireceğiz. Onların çözüm yolunda da birlikte yine omuz omuza, kol kola mücadele edeceğiz. Buradaki olup bitenlerin farkında olmayanları da bu konuyla ilgili uyaracağız. Burada neler olduğunu bilmiyorlar. Şimdi deprem var, bina yıkılmamış. Bina yıkılmamış ama boşaltılmış."
"Ben Doğu Anadolu Bölgesi’ni gezerken, Kahramanmaraş’tan başlayarak orada gördüm: Adamın 400 metrekare dükkanı var, şimdi 21 metrekare konteynerde ticari faaliyet sürdürmeye mecbur edilmiş. Şimdi oranın en çok ihtiyaç duyduğu şey, bana sorarsanız, elbette ki can kayıplarını telafi edebilmek mümkün değil. En çok ihtiyaç duyduğu şey ucuz kredi ve paradır; yoksa orada yaşamı sürdürebilmek mümkün değil. Şimdi buradan insanlar başka yere gidiyor."
"Böyle bir cennet yurt köşesi terk edilir mi Allah aşkına? Şu güzelliğe bir baksanıza, şu samimiyete bir baksanıza. Biz ruhumuzu canlandırmak ve güç almak için size geliyoruz. Sındırgı bize bunu veriyor. Sındırgılıyı Sındırgı’dan çıkartmak kimin ne haddine? Onun için el birliğiyle Sındırgı’nın meselelerine sahip çıkmak önce insani görevimiz, sonra hemşerilik görevimiz, ondan sonra da milli bir görevimizdir; siyasi değil."
O KARAR İÇİN ‘SAHTEKARLIK’ DEDİ
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD) Balıkesir’in Sındırgı ilçesinin “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edilmesine ilişkin olarak ise Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Kanunla burayı afet bölgesi ilan etmemek bir sahtekârlıktır, bunun açıklanacak bir tarafı yoktur. Onun için bizim evvel emirde yapmamız icap eden şey, bu bölgenin afet bölgesi ilan edilmesini temin etmektir. O bir kandırmacadır. Sınırları zaten belli değil, faaliyet alanı belli değil. Göstermelik olarak, vatandaşa ‘ya orayı da afet bölgesi ilan ettik’ demek için yapılmış bir şeydir. Ama burası gerçekten afet bölgesi ilan edilirse, kiracının bu derdi konuşulur olmaktan çıkar."
"Binası yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan vatandaşın durumu konuşulmaktan çıkar. Buraya kanundan kaynaklı olarak ekonomik destek vermek mecburiyeti hâsıl olur. Daha da ilerisi, çiftçilerin Ziraat Bankası’na, Tarım Kredi Kooperatiflerine, kooperatiflere olan borçlarının ertelenmesi ve faizlerinin silinmesini gerektirir."
"Bütün bunların yapılması gerekirken, işte uydurup bir ifadeyle ‘orayı da afet bölgesi yapmıştık’ demek için yapılmış bir iştir. Onun için o genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilmesi meselesine benim siyasi ahlakım cevap vermeye elverişli değil. Bunu bir sahtekârlık olarak değerlendiriyorum; içi boş bir paket gibi."





