İstanbul’un su kaynakları alarm veriyor. Kentin içme suyu ihtiyacını sağlayan 10 barajdaki toplam doluluk oranı yüzde 29,87’ye geriledi. Yaz aylarının yağışsız geçmesi, aşırı sıcaklık ve kuraklık bu düşüşte belirleyici oldu.

CHP'li Bülent Hasan Tanla son yolculuğuna uğurlandı
CHP'li Bülent Hasan Tanla son yolculuğuna uğurlandı
İçeriği Görüntüle

Özellikle Trakya’daki barajlarda tablo kritik seviyelere indi. Kırklareli’nin Vize ilçesinde bulunan Kazandere Barajı, yüzde 2,41 doluluk oranıyla dip seviyeye gerilerken yüzeyi tamamen kurudu. Kuruyan havzada artık otlak haline gelen alanlarda besicilerin hayvanlarını otlattığı görüldü.

Kazandere’nin yanı sıra yine İstanbul’a su sağlayan Pabuçdere ve Istrancalar barajlarında da gerilemenin sürdüğü belirtildi.

SU SEVİYESİ YÜZDE 30'LARDA

NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, yağışların azalması nedeniyle barajlardaki su seviyelerinin yüzde 30 seviyelerine düştüğünü açıkladı. Tecer, "Son 10 yıldaki değişim de tamamen yarı yarıya. Bundan 10 yıl önce barajların bu aydaki seviyesi yüzde 63'lerdeyken, 2025'e geldiğimizde bu oran yüzde 30'a kadar gerilemiş durumda. Bu yağışların azalmasından dolayı barajlardaki seviyesinin düştüğünü görüyoruz" dedi.

BARAJLARDA ÇEKİLEN SU MİKTARI ARTIYOR

Çekilen su miktarlarının da gün geçtikçe arttığına dikkat çeken Tecer, "Barajlardan çekilen suyun miktarı da her geçen gün artıyor. Son 10 yıllık trende baktığımız zaman, İstanbul'da her sene 620 milyon metreküp daha fazla bir su çekiyoruz barajlardan. 2015 yılından bugüne kadar barajlardan çektiğimiz suyun seviyesi, yüzde 30 artmış durumda. Ama barajların doluluk oranı da aynı dönemde yüzde 20 azalmış durumda. Burada çok derin bir dilemma var. Hem yağışlardaki bir azalma söz konusu iklim değişikliğine bağlı olarak hem de su tüketimimizde ciddi oranda bir artma meydana geliyor ki bu da nüfusun artmasına bağlı olarak" açıklamasında bulundu.

'ENDÜSTRİDE KULLANILAN SUYUN DEŞARJ LÜKSÜ YOK ARTIK'

Prof. Dr. Tecer, Türkiye'nin su stresi yaşayan bir ülke olduğunu, bu nedenle su kaynaklarının profesyonel olarak bir strateji doğrultusunda korunması gerektiğini dile getirdi. Prof. Dr. Tecer, "Bugün tarımsal sulamada yüzde 70-75 oranında suyumuzu tüketiliyor. Sanayide yüzde 13'lerde, evsel kullanmaları da direkt geri kalan kısmı kullanılıyor. Dolayısıyla öncelikle tarımda, sonra sanayide, sonra da bireysel kullanımda su kaynaklarımızın kıt olduğu bilinciyle hareket etmek zorundayız.

Tarımsal sulamada vahşi sulamadan vazgeçip, damlama sulama ya da bazı bölgelerde yağışa bağlı üretim modelinin değiştirilmesi yoluna gitmemiz gerekiyor. Endüstriyel su tüketimimiz de oldukça fazla. Özellikle bu bölgede yoğun miktarda bir endüstri var. Bunların kullandığı suların arıtılmış olsa bile deşarj edilmesi ya da denize boşaltılması lüksü artık yok. Bunların geri temizlenip, geri kazanılarak süreçte kullanılması gerekiyor. Son olarak da bireysel olarak bizim de suyun tasarrufu kullanımına yönelik bir davranış kalıbı geliştirmemiz lazım. Bir zihniyet dönüşümü, değişimi yaşamamız gerekiyor. Suya dayalı her türlü faaliyetlerimize tasarrufu öncelemek zorundayız" dedi.