Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 3. Enflasyon Raporu’nda belirtilen ara hedeflere dikkat çeken İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Reel sektör, bankalar ve finans kesiminin ortak takdir ettiği ara hedefler belirlendi. Bu yaklaşım, beklentilerin sağlıklı şekillenmesini destekleyecek, para politikasının etkinliğini artırıp dezenflasyon sürecinin başarısını sağlayacak çok önemli bir unsur” değerlendirmesinde bulundu.
KÜRESEL BELİRSİZLİKLERE KARŞI TEDBİRLİ DURUŞ
Küresel ekonomik gidişatın öngörülemeyen riskler içerdiğini ifade eden Aran, AA'ya yaptığı açıklamada, “Ülke olarak dikkatli, yol haritamıza sıkı şekilde bağlı kalmalı ve dünya genelindeki olumsuz gelişmelere karşı dayanabilen hava yastıkları oluşturmalıyız” dedi.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN DİNAMİZ VE DÖNÜŞÜME UYGUN
Sektörün güçlü ve esnek yapısına dikkat çeken Aran, “Rüzgar ne kadar sert eserse essin, şartlar ne kadar zorlu olursa olsun; bankacılık kesimi her zaman birçok senaryo için alternatif planları olan, büyüklüğünü ve kredi portföyünü bu senaryolara göre ayarlayabilen dinamik bir yapı sergiliyor” yorumunu yaptı.
ENFLASYON PROJEKSİYONU VE FAİZ İNDİRİM ALANI
2025 yıl sonu enflasyonunu, mevcut mali ve dışsal varsayımlar altında yüzde 28,5–29,5 aralığında öngördüğünü açıklayan Aran, TCMB’nin yılın kalan kısmında 800 baz puanlık faiz indirimi imkânına sahip olduğunu belirtti. “Politika faizinin yüzde 35 seviyesine kadar inmesi, reel faiz açısından yaklaşık 6 puanlık bir avantaj sağlayacak. Bu alanın kullanımına dair izlenimim olumlu; zira rezervlerdeki güçlenme ve sanayideki daralma bu yönde bir aksiyon alma ihtimalini artırıyor” dedi.
ARA HEDEFLER ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ ARTIRIYOR
Merkez Bankası’nın yıl sonu tahminlerini net hedeflerden ayrı tutmasını, yönetim kalitesi ve hesap verilebilirlik açısından değerlendirmenin önemli olduğunu vurgulayan Aran, “Raporun ortaya koyduğu ara hedef ve öngörüler, para politikası açısından gelecek yılı daha öngörülebilir hale getiriyor. Dinamik bir ortamda 2027 projeksiyonlarının 2026 içinde revize edilme ihtimali olsa da, bu yaklaşımı son derece yerinde buluyorum” dedi.
KREDİ BÜYÜMESİ VE ENFLASYON BEKLENTİLERİNDE UYUMLULUK
Temmuz ayı enflasyonu yüzde 33,52 olarak açıklanırken, TL cinsi KOBİ kredilerinin %33,3, ticari kredilerin ise %31,6 oranında büyüdüğüne işaret eden Aran, “Yabancı para kredilerde ise büyüme %21,4'e geriledi. Bu da kredi piyasasında enflasyon beklentileriyle güçlü bir uyum olduğunu gösteriyor ve dezenflasyon patikasını destekliyor” yorumunu yaptı.
DIŞSAL RİSKLERİN ENFLASYONU SAPTIRMA POTANSİYELİ
Küresel enerji ve gıda fiyatlarındaki ani artışların, hem iklim hem jeopolitik risklerin enflasyon hedeflerinden sapmaya yol açabileceğini vurgulayan Aran, “Kontrolümüzde olmayan bu dışsal faktörlere karşı dikkatli olmalıyız. Küresel anlamdaki gelişmeler hepimizi ortak şekilde etkileyebilir; bu nedenle içerideki hedeflere sadık kalmak büyük önem taşıyor” dedi.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN DİRENÇLİ YAPISI
“Bankacılık sektörü, olumsuz koşullara rağmen dinamik yapısını koruyor. Bir senaryoya göre büyüyüp küçülebiliyor, kredi portföyünü düzenleyebiliyor. Olası krizlerde bile kendi içinde sorunlarını çözebilecek kapasiteye sahip” diyen Aran, global tabloya rağmen sektörün dayanıklılığının altını çizdi.
STRES TESTTEN GEÇEN SEKTÖRÜN GELECEĞİ
2025’te faiz indirim döngüsünün kesintiye uğramasıyla sektörün bir nevi stres testinden geçtiğini belirten Aran, “Ancak faiz indirimleri yeniden başlar ve yıl sonuna kadar devam ederse, sektörün öz kaynak karlılığının %20–25 aralığında gerçekleşebileceğini öngörüyorum. Yıllık enflasyon %29 seviyesindeyse, bu karlılık kabul edilebilir ve makul bir seviyedir” değerlendirmesinde bulundu.
BANKACILIKTA “SÜRPRİZE YER YOK”
Aran, sektörde dört farklı senaryo (baz, iyimser, kötümser, aşırı kötümser) üzerinden ilerlediklerini belirterek, “Bankacılıkta risk yönetimi temel iştir. Sürpriz yoktur; her varsayıma göre hangi aksiyonun alınacağı bellidir. BDDK ve güçlü öz kaynak yapısıyla, sektör sürprizlere karşı fazlasıyla dirençlidir” şeklinde sözlerini noktaladı.