Terör görgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, çıkarılması gündemde olan “Umut Hakkı Yasası” ile şartlı tahliye edilmesi ve sonrasında İmralı Adası’nda kalmaya devam etmesi yönündeki talepler kamuoyunda sert tartışmaları beraberinde getirdi. Konuya dair en dikkat çekici çıkışlardan biri, 1999’da Öcalan’ı İmralı’ya götüren ekipten emekli Korgeneral Hurşit Tolon'dan geldi.
Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e konuşan Tolon, “İmralı’nın bir terörist için tahsis edilmesi olacak iş mi? Şehitlerimizin kabirlerini oraya nakletsinler daha iyi” diyerek, devletin imkanlarının nasıl seferber edildiğini hatırlattı ve bugün gelinen noktaya isyan etti.
“DEVLET BÜYÜK FEDAKARLIK YAPTI”
Tolon, Abdullah Öcalan'ın yargılanacağı sürece dair hazırlıkların başındaki isimdi. O dönem adadaki açık cezaevi kapatıldı, Adalet Bakanlığı kampı tasfiye edildi. Mahkeme salonu, lojistik merkezler, askeri birlikler ve elektronik güvenlik sistemleri birkaç ay içinde kuruldu.
Tolon’a göre, tüm bu süreç uluslararası hukuka uygun yürütüldü ve Türkiye büyük bir sınavı başarıyla geçti. Ancak bugünlerde Öcalan için İmralı’da malikâne benzeri bir yapının gündeme gelmesini “şehitlere hakaret” olarak niteliyor.
YARGIÇ OKYAY'DAN İTİDAL ÇAĞRISI
Öcalan’a idam cezası veren dönemin mahkeme başkanı Turgut Okyay ise farklı bir bakış açısı sunuyor. Okyay’a göre Öcalan'ın halihazırda adada tutulması ve ileride de burada kalmaya devam etmesi büyük bir sorun yaratmaz.
Ancak Okyay da eğitim dili, anayasal düzen ve silahlı yapılar konusundaki taleplere karşı çıkıyor.
1999’daki yargılamalarda Mudanya ve İmralı’nın güvenliğinden sorumlu olan dönemin Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Bülent Kılıçtepe ise Öcalan’ın adada kalmasının güvenlik açısından en doğru seçenek olduğunu savundu.
Kılıçtepe ayrıca, örgütün “silah bırakma” konusunda samimi olmadığını öne sürerek, Süleymaniye’deki sembolik teslim törenini “gönülsüz” ve göstermelik olarak nitelendirdi.