17. kez verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülleri, bugün Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Ödülün bu seneki sahibi Türkiye’den Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık ve Türkiye dışından mültecilerin haklarını savunan uluslararası aktivist Helena Maleno Garzón.
RAKEL DİNK: GÜÇLÜ OLAN ADİL DEĞİLSE, VAY ZAYIFIN HALİNE…
Açılış konuşmasını yapan Rakel Dink, sözlerine Ermenice ve Kürtçe selamlamayla başladı.
Dink, “Hukuk hepimize lazım. Hukukun olmadığı yerde, güvensizlik, huzursuzluk, kargaşa, kaygı, keder olur. Şiddet ve zorbalık, öfke, kin, nefret çoğalır. Kimin eli kimin cebinde belli olmaz. Adalete hepimizin ihtiyaç duyduğu gerçektir - su gibi, hava gibi. Güçlü olan adil değilse vay gelmiş zayıfın, güçsüzün başına" dedi.
Konuşmasında dünya çapında süren savaşlara, çocuk ve kadın cinayetlerine, adaletsizliklere ve hukuksuzluklara dikkat çekti:
“Hrant Dink Ödülü törenine hoş geldiniz. Değerli dostlar, bu sene de dünyamız savaşlar, çocuk ve kadın cinayetleriyle sarsılmaya devam etti. Savaşları durdurmadılar, ölüm ve kan dolaşıyor. Katiller, ister devlet olsun, ister çocuk ya da yetişkin, yaptıklarını zevkle, övünerek anlatıyor. Akıl alır gibi değil.
Ahmet Mattia’yı öldüren gençlerin yetiştiği ortamı sorgulamak zorundayız. Bir yanda öldüren çocuklar, bir yanda öldürülen çocuklar… Geçen yıl bu salonda hak mücadelesi veren Resul Emrah Şahan vardı, bugün hapiste. Beş yaşındaki kızı babasının yolunu bekliyor. Demirtaş’ın kızları yıllardır babalarının yolunu bekliyor. Küçük çocukların babasız büyümesi yazık değil mi? Hangi kul hakkına, hangi vicdana sığar?
Bir yanda cezalandırma, diğer yanda masumiyet karinesi… Delil yokken hapsetmek, delil varken serbest bırakmak. Çiğdem Mater’i, Osman Kavala’yı hapse atıyorlar. AİHM kararlarına rağmen Kavala’nın tutukluluğunu sürdürmek, cezanın peşinen verilmesidir. Tutukluluğu bir ceza yöntemi haline getirirseniz inandırıcılığınız kalmaz. Bunlar insan hakları ihlalleridir. Hukuk hepimize lazım. Hukukun olmadığı yerde şiddet, kin ve nefret çoğalır.
Adalet hepimizin ihtiyacı. Güçlü olan adil değilse, vay zayıfın haline… Barış süreci diyorsak onun da temeli adalet değil mi? Adalet gerçekte nedir? Eğer zulmeden devletse, onu kim yola getirecek? Zorbalığından vazgeçip uyanmalı ve tekrarlamamaya söz vermeli."
Uluslararası Hrant Dink Ödülü Komite Başkanı Ayşe Kadıoğlu “…biz bu akşam buraya ışığı kucaklamaya geldik, birbirimizden güç ve cesaret almaya geldik. Henüz bitmedik, ölmedik demeye geldik. İletişimden vazgeçmeyenleri alkışlamaya geldik" dedi.
“BU ÖDÜL BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ONUR”
Garzón, Filistin’de öldürülen gazetecileri hatırlattı, “Bizim gibi gazeteciler ki ben de gazeteciyim ben de soruyorum. Direnme cesareti gösterebilir miydik? Filistin halkının mücadelesi karanlıkta bir umut ışığı” dedi.
Garzon özetle şöyle devam etti: “Bu ödül özel bir ödül Soykırımdan sonra yeniden ayağa kalkmış bir halkın ödülü. Tüm dünyaya hafızanın bir yaşam biçimi ve adalete giden yol olduğunu gösteren bir halkın ödülü. Bu ödül benim için büyük bir onur. Bu ödül yeniden filizlenen köklerden doğduğu için anlamlı bir ödül. Size sonsuz hayranlık ve saygı duyuyorum” dedi.
Garzón konuşmasını “Yaşasın özgür Filistin” diyerek bitirdi.
Garzón’a ödülünü Ödül Komitesi’nden Prof. Dr. Fatmagül Berktay ve Gazeteci Zeynep Oral verdi.