CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, bankacılık sektörüne ilişkin güncel verileri değerlendirdi.

Kış, Türkiye ekonomisinin derin bir çöküş içinde olduğunu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın TBMM'de yarın sunum yapacağını hatırlatarak “Salı günü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Merkez Bankası Başkanını dinleyeceğiz. Pembe bir tablo mu dinleyeceğiz, yoksa halkın yaşadığı gerçekleri mi duyacağız, göreceğiz. Ama şimdiden eminim ki vatandaşın borcuna, refahına, alım gücüne, bankaların yüksek faizine iktidarın sorumluluğunu açıkça kabul eden tek bir cümle duymayacağız. Çünkü Merkez Bankası artık halkın değil, Saray’ın diliyle konuşuyor. Gerçek ekonomi sokakta, pazarda, icra dairesinde; ama orada bu gerçeği anlatacak kimse yok." dedi.

"HER DÖRT SANİYEDE BİR UMUT SÖNÜYOR"

Kış, Türkiye'de her 4 saniyede bir yeni icra dosyası açıldığını vurgulayarak şunları söyledi:

"Adalet Bakanlığı verilerine göre yalnızca 1 Ocak – 3 Ekim 2025 tarihleri arasında icra dairelerine 7 milyon 651 bin yeni dosya geliyor. Her 4 saniyede bir icra dosyası açılıyor, her dört saniyede bir umut sönüyor. Toplamda 24 milyon 668 bin icra dosyası derdest durumda. Bu dosyaların her biri, bir ailenin yoksulluk hikayesidir. Türkiye artık üretimle değil, borçla dönüyor. En hareketli sektör icra. Adalet saraylarının koridorlarında ekonomi değil, çaresizlik yürüyor. Saray rakamlarla övüne dursun, bu ülkenin gerçek bilançosu icra dairelerinde tutuluyor.

"KÖTÜ YÖNETİMİN EN SOMUT SONUCU"

Vatandaşların bankalara ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi kartı borçlarının 5 trilyon 304 milyar liraya çıktı. Sadece 19–26 Eylül haftasında borç artışı 85,8 milyar lira oldu. Bireysel kredi borçları 2,7 trilyon, kredi kartı borçları 2,6 trilyon liraya yükseldi.

Gaziantep’te dehşet görüntüleri! Annesini dövdü, ağabeyini öldürdü
Gaziantep’te dehşet görüntüleri! Annesini dövdü, ağabeyini öldürdü
İçeriği Görüntüle

TOKİ ve varlık yönetim şirketlerine olan borçlarla birlikte toplam yük 5 trilyon 463 milyar lirayı buldu. Bu tablo, halkın değil, iktidarın tercih ettiği ekonomik modelin sonucudur. Halk borçla yaşasın, sistem ayakta kalsın istediler. Bugün borç sarmalı, kötü yönetimin en somut sonucudur."