CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, "sahte e-imza" skandalını sordu...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, "sahte e-imza" skandalını sordu...
İçeriği Görüntüle

Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi, Muğla Fethiye’de Akmaz Sahili’nden Karataş’a kadar uzanan kıyı şeridinin halka kapatılmasının kamu vicdanını yaraladığını belirterek duruma tepki gösterdi. İnisiyatif üyeleri sahilde bir araya gelerek hukuksuz yapılaşmaları ve kıyıların sermayeye açılmasını protesto etti.

İnisiyatif adına Işık Bölükbaşı açıklama yaptı. Bölükbaşı, “Anayasa ve Kıyı Kanunu’na göre kıyılar, herkesin eşit ve serbestçe yararlanabileceği kamusal alanlardır. Ancak buna rağmen kıyılar halkın erişimine kapatılmış, otel müşterilerine ayrılmış ve sermayenin kullanımına sunulmuştur” dedi.

İZİNSİZ VE RUHSATSIZ YAPILAŞMALARLA SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ

Bölükbaşı, açıklamasında Fethiye’deki yerel yönetimi de eleştirerek şunları söyledi:

“Kanun ve yönetmeliklere rağmen park ve yeşil alanlar, belediye tarafından otel sahiplerine kiralanarak halkın kullanımına kapatıldı. Üstelik izinsiz ve ruhsatsız yapılaşmalarla bu alanlar sermayeye peşkeş çekildi. Aynı durum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kiralanan alanlar için de geçerlidir. Halka açık olması gereken alanlar sermayeye tahsis edilerek halkın anayasal hakkı fiilen gasp edilmiştir.”

KIYILAR ÖZEL MÜLKİYETE KONU OLAMAZ

Anayasa’nın 43. maddesine ve Kıyı Kanunu’na dikkat çeken Bölükbaşı, “Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarında genellik ve eşitlik esastır. Kıyılar özel mülkiyete konu olamaz ve kamu yararına açık olmak zorundadır. Hiçbir kişi, kurum veya işletme; çitlerle, bariyerlerle ya da güvenlik görevlileriyle kıyıları halka kapatamaz” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına da seslenen Bölükbaşı, “Kıyıların Karaot’tan Şat Burnu’na kadar uzanan bölgesi Caretta caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanıdır. Buna rağmen kıyıya yapılan beton yürüyüş yolları, gözetleme kuleleri ve yüzer iskeleler, bu hassas canlıların yaşam alanını tehdit ediyor. Bu durum hem çevre mevzuatına hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası doğa koruma sözleşmelerine aykırıdır” ifadelerini kullandı.