Geçen günlerde kızı İpek Kıraç ile yıllar süren küslüğü sona eren İnan Kıraç'ın mahkemece iptal edilen evliliği, sağlığı ve varisleri ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı.

Habertürk'ten Bülent Aydemir'in haberine göre; İpek Kıraç, savcılığa sunduğu dilekçede, Emine Alangoya ve yardımcıları tarafından İnan Kıraç’ın farklı zamanlarda Antalya’ya ve Bodrum’a götürüldüğü, söz konusu hususların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu, yine bu yolculuklarda İnan Kıraç’ın karayolu vasıtasıyla götürüldüğü, sistematik bu davranışların eziyet suçunu oluşturduğu, gerçekleşen olaylar nedeniyle Emine Alangoya ve yardımcılarının hakkında şikayetçi oldukları belirtildi.

Emine Alangoya’nın Kıraç’ın rahatsızlığını kabullenmediği ve herhangi bir tedavi uygulanmadığı, gönderilmiş olan hemşireleri dahi ikamete almadığı, Kıraç’ı sağlık personelinden ve check-up muayenesinden kaçırmak amacıyla karayolu ile farklı tarihlerde Antalya ve Bodrum’a götürerek geri getirdiği, gerçekleşen olay nedeniyle şikayetçi olunduğu vurgulandı.

CHP'den AKP'ye geçmişti: Atatürk'ün sözünü de Erdoğan'a mâl etti
CHP'den AKP'ye geçmişti: Atatürk'ün sözünü de Erdoğan'a mâl etti
İçeriği Görüntüle

Şüpheliler Kenan İpek, Ali Şenol ve Barış Coşkun’un tevil yollu ikrarları, tanık beyanları, dosya kapsamındaki görüntü inceleme tutanakları, adli tıp kurumu ve bilirkişi raporları uyarınca şüphelilerin atılı suçları işledikleri kanaatine varıldığı, şüpheli Emine Alangoya’nın diğer şüphelilerin beyanlarıyla ve belirtilen somut delillerle uyuşmayan inkara yönelik beyanlarına itibar edilmediği, şüpheliler Emine Kıraç, Kenan İpek ve Ali Şenol’un iştirak iradesiyle 3 Mayıs 2025 tarihinde mağduru Bodrum’a götürmeleri akabinde birkaç gün sonrasında İstanbul’a getirmelerine dikkat çekildi.

Yine şüphelilerin 10 Mayıs'ta mağdur İnan Kıraç’ı Antalya’ya götürmeleri akabinde 17 Mayıs'ta tekrar İstanbul’a getirmeleri; son olarak 23 Mayıs'ta mağdurun taburcu işlemleri tamamlanmadan ve vasilerin izni olmaksızın Emine Kıraç’ın talimatı ve azmettirmesiyle şüpheliler Kenan İpek ve Ali Şenol’un mağduru Koç Üniversitesi Hastanesinden almaları akabinde Antalya’ya doğru yola çıkmaları ancak Emine Kıraç’ın talimatıyla mağduru Vaniköy’de bulunan ikametine bırakmaları şeklindeki eylemleriyle bir bütün olarak TCK md. 109/1, 109/3-b-e-f, 43/1 hükümlerinde düzenlenen eşe, ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, birden fazla kişiyle zincirleme suç hükümlerince kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işledikleri ifade edildi.

"SİSTEMATİK EZİYET YOK"

İnan Kıraç’ın uzun süren şehir dışı yolcuklara karayoluyla götürülmesi hususunun sistematik bir eziyet olduğu iddia edilmiş olsa da mağdurun şehir değiştirdiği sırada diğer yardımcılarının da kendisine eşlik ettiği, münhasıran karayoluyla yolculuk edilmesi hususunun eziyet suçunu oluşturmayacağı, dosya kapsamında bulunan İstanbul Adli Tıp Kurumu 10. İhtisas Kurulu’nun 26 Şubat tarihli raporunda mağdur İnan Kıraç için demans hastalığının bulunduğunun tespit edildiği, 27 Mart tarihli bilirkişi raporunda, “..Kısıtlının eşi Emine Kıraç’ın eşinin demans teşhisini ve bunun gerektirdiği tıbbi müdahale ihtiyacını tam olarak kabullenmediği gözlemlenmiştir. Bu durum İnan Kıraç’ın nörolojik tedavi sürecinin başlatılmasını geciktirmekte ve mevcut sağlık durumunun kötüleşme riskini arttırmaktadır…” hususunun belirtildiği, yine tanıkların ve diğer şüphelilerin beyanlarından da anlaşılacağı üzere İnan Kıraç’ın tedavisi ve kontrollerinin yapılması amacıyla vasiler tarafından gönderilen hemşirelerin şüpheli Emine Kıraç tarafından ikamete alınmadığı, mağdurun tedavisi ve hastalığının tespitine dair tetkiklerin yapılacağı tarihlerde mağdurun yukarıda belirtildiği üzere Antalya ve Bodrum’a götürüldüğü, bu sebeple mağdurun tedavisinin yapılamadığı, yine mağdurun şeker hastası olmasına rağmen Emine Kıraç tarafından mağdura tatlı verildiği, belirtilen eylemlerle şüpheli Emine Kıraç’ın mağdurun bakımı konusunda gerekli özeni göstermemesi nedeniyle TCK md. 233/1 hükmü uyarınca aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçunu işlediği tespit edildi.

Her ne kadar atılı suç CMK md. 253 uyarınca uzlaştırma kapsamında olsa da söz konusu suçun yukarıda belirtilen uzlaştırma kapsamında olmayan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla beraber işlenmiş olması nedeniyle CMK md. 253/3 hükmü uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanmaksızın iddianamenin tanzimi ihtiyacının hasıl olduğu anlaşıldı. Bu nedenlerle Emine Alangoya’nın yargılanarak cezalandırılması talep edildi.