Geçen yıl partisinden ihraç edilen eski AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda kullandığı ifadeler sonrası "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre; “zincirleme şeklinde cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması yöneltilen Kocabıyık’ın, tutuklamaya sevk yazısında suçlamaya konu olan bazı sosyal medya paylaşımları da yer aldı.
Kocabıyık’a, sosyal medya hesabından yaptığı altı paylaşım ve pazartesi günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportajında kullandığı ifadeler suçlama olarak yöneltildi. Kocabıyık'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği eleştiriler sebebiyle de suçlandığı öğrenildi.
Kocabıyık’ın, sosyal medya hesabında kullandığı “Bir iktidar sahibi düşünün, rakibinden korktuğu için onu hapse attırarak kurtulmak istiyor” ve “Tayyip Erdoğan, geleceğin yer burası mıydı? Biz bunlar için mi mücadele ettik? Bunun için mi mahkemelerde süründük yıllarca? Sen aslında kendine darbe yaptın haberin yok” cümleleri de suç kapsamında değerlendirildi.
"KAÇMA ŞÜPHESİ VAR"
Tutuklamaya sevk yazısında, Kocabıyık’ın paylaşımlarının “cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen nitelikte olduğu” ifade edilirken “cumhurbaşkanına yönelik alenen hakaret suçunu işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu, eylemin birden fazla kez gerçekleştirilmesi karşısında suçun zincirleme şekilde işlendiğinin değerlendirildiği” belirtildi.
Tutuklamaya gerekçe olarak ise “Kocabıyık’ın kaçma şüphesinin” bulunmasına yer verilmesi dikkati çekti.
KOCABIYIK'IN SAVCILIK İFADESİ
Kocabıyık sevk edildiği sulh ceza hâkimliği savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“Ben atılı suçlama ile ilgili daha önceden alınan ifadelerimi Hakimliğinizde savunma olarak aynen tekrar ediyorum, atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum, ben bütün hayatım boyunca kamuya açık bir insanım. Herkesin tanıdığı insanım. Genç yaşlarda Çillerin ve hükümet danışmanlığı yaptım. Bir kanaat önderi olarak görev yaptım. Aşağı yukarı 30-35 yıllık hayat çizgisidir. Bir an bile bu küçük çizgiden sapmadım. Ben anayasal devlete inanan birisiyim.
"DEVLETİN ANAYASAL TEHLİKEYE GİRECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMDE..."
Bu Türk milletin varlığı içindir. Hukukun üstünlüğüne inanırım. Bunların yıpranması halinde Türk milletinin bekasının tehlikeye gireceğini düşünürüm. Devletin anayasal tehlikeye gireceğini düşündüğümde herkesi eleştiririm. Tweetlerime uyanıyorum diye başlamışımdır. Hiçbir makamı aklımdan bile geçirmemişimdir.
"ELEŞTİRMEK, UYARMAK HAKKIM DEĞİL GÖREVİM"
Ben devlet bilen bir insanım. Devlet başkanlığını eleştirmem. Yürütmenin başı olan insanı anayasa dışı, hukuk dışı gelişmelerden sorumlu gördüğüm için uyarıcı eleştirilerimi yapmışımdır. Tweetlerimde de uyarıyorum, tavsiye ediyorum diye başlar, bitiririm. Bu benim bir aydın olarak, yazar olarak hakkım değil, görevimdir. Görev yaptım. Bunu yaparken kimsenin onurunu incitmedim. Kimseyi kişiselleştirmedim. Tamamıyla hayatımın merkezini temellendirdiğim hayatımın merkezinde olan anayasal devletteki aksaklıkları bir siyasetçi ve aydın olarak eleştirmektir. Bunun dışında hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, serbest bırakılmamı talep ediyorum.