Elinde Euro olanlar dikkat! ING stratejisti uyardı: Euro, dolar karşısında yükselişe hazır
Elinde Euro olanlar dikkat! ING stratejisti uyardı: Euro, dolar karşısında yükselişe hazır
İçeriği Görüntüle

Enflasyonu düşük açıklayıp maaş zamlarının budanmasına yol açtığı gerekçesiyle Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) dava açan Yargıtay Onursal Üyesi emekli hakim Seyfettin Çilesiz, şimdi de seyyanen zam talebi ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nu (SGK) mahkemeye verdi. Çilesiz, SGK’dan, 2023 yılında memura yapılan 8 bin 77 liralık seyyanen zammın, memur emeklisine de uygulanmasını talep etti. Bu talep kabul edilirse memur emeklisine bugün için ödenecek güncel miktar 20 bin liraya ulaşıyor.

Çilesiz, dava öncesi, seyyanen zammın güncel tutar üzerinden hesaplanıp maaşına eklenmesi için SGK’ya yazılı başvuruda bulundu. Başvurusunda, memurlarla memur emeklilerine uygulanan zamların birbiri ile paralel olduğunu, seyyanen zammın ise sadece görevde olan memurlara ödenip, emekli memura uygulanmadığını hatırlattı.

ANAYASA’YA AYKIRI

Bu durumun hem Toplu Sözleşme Kanunu, hem de Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğunu belirten Çilesiz, emekli bir memur olarak aynı zamdan kendisinin de yararlandırılması gerektiğini bildirdi. Çilesiz, güncelleştirilmiş tutarın en geç 30 gün içerisinde emekli aylığına eklenmesini talep etti ancak SGK’dan hiçbir cevap gelmedi. Çilesiz 30 günlük sürenin bitiminde Ankara 9. İdare Mahkemesi’ne, emeklinin zam hakkını ödemediği gerekçesiyle SGK aleyhine dava açtı. Çilesiz’in avukatı Ali Erdem Gündoğan, konuyu ve davayı gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne kadar götüreceklerini bildirdi.

‘EMEKLİ AYLIĞI 35 BİN LİRAYA ÇIKAR’

Seyfettin Çilesiz’in avukatı Ali Erdem Gündoğan, seyyanen zammın Temmuz 2023 tarihindeki memur katsayısına göre 8 bin 77 lira olarak hesaplandığını, bu tutara her 6 ayda bir katsayı oranında zam yapıldığını, dolayısıyla seyyanen zammın bugünkü güncel tutarının 20 bin liraya yaklaştığını söyledi. Gündoğan, davanın emekli lehine sonuçlanması halinde en düşük memur emeklisi aylığının 35 bin lira civarına çıkabileceğini söyledi. Katsayı artışıyla hesaplandığında seyyanen zam bugün 18 bin 540 liraya karşılık geliyor.

BELİRLEYİCİ OLABİLİR

TÜİK, son olarak temmuz ayı enflasyon verisini açıklarken aylık enflasyon 2.06 yıllık enflasyon yüzde 33.52 oldu. Buna göre enflasyon; bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 19,08 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,52 artış ve on iki aylık ortalamalara göre ise yüzde 41,13 artış gösterdi.

Temmuz 2025 enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından TÜİK’e yönelik eleştiriler yeniden gündeme gelirken Ekonomist, Sosyal Süvenlik Uzmanı ve Mali Müşaviri Murat Bal, TÜİK’in enflasyon oranlarını düşük açıklaması ve veri sepetini kamuoyuyla paylaşmaması nedeniyle açılan davanın emekliler için belirleyici olabileceğini söyledi.

Bal, davanın kazanılması durumunda milyonlarca emeklinin maaşında ciddi artış yaşanabileceğini belirtti.

Bal, TÜİK’in hesaplama yöntemini telif hakkı kapsamında değerlendirerek kamuoyuna açıklamaktan kaçındığını söyledi. Aynı zamanda kurumun “Sadece oran açıklarım, zam benim sorumluluğumda değil” şeklindeki savunmasını, gerçek hayatla bağdaşmayan bir yaklaşım olarak değerlendirerek şöyle konuştu:

MAAŞLARINDA CİDDİ ARTIŞ YAŞANABİLİR

"Artık halkımızın diline yerleşmiş TÜİK enflasyonu şeklinde yerleşmiş bir tabir var. TÜİK'le alakalı olan mevzuda ben birebir yaşadığımız gerçek bir örnekten yola çıkarak konuyu anlatacağım.

Şu anda TÜİK'e karşı açılan bir dava var. TÜİK'in enflasyon oranlarını düşük açıklaması, enflasyonu oranlarını açıklarken kendisi sepetini açıklamaması gibi sebeplerle açılan bir dava var. Eğer bu dava kazanılırsa bütün emeklilerin maaşlarında çok ciddi manada bir artış olabilir.

Davanın ben sosyal güvenlik müşaviriyim. Bunu şundan dolayı anlatıyorum, TÜİK'in verdiği cevabı ben size söylemek istiyorum. TÜİK diyor ki, “ben sadece oran açıklıyorum, zammı ben yapmıyorum. Hükümet yapıyor, o benim sorumluluğumda değil” diyor.

Yani diyor ki ben sadece oran açıklıyorum. Ondan sonrası beni ilgilendirmiyor.

İkinci olarak TÜİK bu oranı bulmak için yaptığı çalışmayı telif eseri sayıyor. Yani bir sanatçının bir eser yazdığını düşünün. Bir şarkı yazdığını düşünün. Yani bunu ister söyler, istediğine verir, o okur. Ötekine vermez, o okuyamaz. Bunun gibi düşünün telife tabi şey olduğu için bunu bildirmek zorunda olmadığını söylüyor.

Yani verilen cevapların ne kadar gerçek hayattan kopuk olduğunu, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu sizlerin takdirde bırakıyorum. Durum maalesef ki böyle."