BirGün’den Atahan UĞUR’un haberine göre, çarşamba günü Hindistan’ın Patna kentinde, 10 merkezi sendikanın ve bunlarla birlikte hareket eden işçi örgütlerinin çağrısıyla geniş çaplı bir genel grev başlatıldı. “Bharat Bandh” (Hindistan’ı Kapat) adı verilen bu grev, yalnızca Patna ile sınırlı kalmayarak ülke genelinde karşılık buldu. Eylemlerin ön saflarında, başta Hindistan Komünist Partisi (Marksist) ve ona bağlı sendikal platform CITU olmak üzere, sol görüşlü sendikalar ve siyasi partiler yer aldı.
Milyonlarca kişinin katılım gösterdiği protestolarda yollar kapatıldı, yürüyüşler düzenlendi ve kent meydanları kalabalık emekçi kitleleriyle doldu. Sendikalar ve destekçileri, Modi hükümetinin uygulamaya koyduğu neoliberal ekonomi politikalarını sert biçimde eleştirdi. Bu politikalar arasında işçi haklarını budayan yasalar, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve iş güvencesinin ortadan kaldırılması gibi hamleler bulunuyor. Grevi örgütleyen sendikalar bu süreci, “emek sömürüsünün derinleşmesi, işçi mücadelesinin bastırılması ve sosyal güvenliğin sistematik biçimde törpülenmesi” olarak tanımlıyor.
‘GREV HAYATI DURDURDU’
Greve yalnızca işçiler ve çiftçiler değil; kamu çalışanları, ulaşım emekçileri, öğrenciler ve çeşitli meslek gruplarından emekçiler de katıldı. Toplamda yaklaşık 250 milyondan fazla kişi, “Bharat Bandh” çağrısından etkilendi. Bu olağanüstü kitlesel katılım, kamuya ait toplu taşıma araçlarının durmasına ve devlet dairelerinin kapanmasına sebep oldu. Bununla birlikte protestolar; bankacılık, sigorta, posta hizmetleri ve sanayi üretiminde de ciddi aksamalar yaşanmasına yol açtı.
Sendikalar, hükümetin parlamentodan geçirdiği dört yeni iş yasasının iptal edilmesini ve 17 maddelik bir talepler bildirgesinin kabulünü istedi. Taleplerin başında eski emeklilik sistemine dönülmesi, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirmeden korunması, sendikal hakların güvence altına alınması, iş güvencesinin sağlanması ve çalışma saatlerinin denetlenmesi yer alıyor.
NE OLMUŞTU?
Hindistan’daki bu kitlesel protestoları anlamak için ülkenin son yıllardaki ekonomik dönüşümüne bakmak gerekir. 2016’da 500 ve 1000 ruplilik banknotların yasaklanmasına dayanan para reformu, ülkeyi ekonomik bir kaosa sürükledi. Nakit bazlı bir ekonomiye sahip olan Hindistan’ın yasakladığı banknotlar, tedavüldeki nominal para değerinin neredeyse yüzde 86’sını oluşturuyordu. Yüksek değerli banknotların ani şekilde tedavülden kaldırılması, ülke iş gücünün yüzde 80’ini istihdam eden sokak satıcıları, küçük esnaflar, tarım işçileri, ev içi çalışanlar gibi meslek gruplarını kapsayan kayıt dışı sektörü sarstı. Bu durum yaygın iş kayıplarına, işletmelerin kapanmasına ve kırsal kesimde talebin keskin biçimde düşmesine yol açtı. Modi hükümetinin “iş yapma kolaylığı” adı altında son yıllarda yürürlüğe soktuğu özelleştirme ve iş güvencesini zayıflatan yasalar da bu sürecin devamı olarak görülüyor. Bugünkü grev, emekçilerin uzun süredir biriken yapısal eşitsizliklere karşı toplu bir yanıtı niteliğinde.