İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesiyle ilgili kullandığı "Senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın" ifadeleri nedeniyle "terörle mücadele eden kişileri hedef göstermek", "hakaret" ve "tehdit" suçlamalarıyla yargılandığı davada üçüncü kez hâkim karşısına çıktı.

Duruşma, İmamoğlu'nun ayakta alkışlanarak salona girmesiyle başladı. Salonda "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganları atıldı. Mahkeme başkanı, İmamoğlu'ndan bir önceki celse geniş bir savunma yaptığını hatırlatarak bu sefer daha kısa tutmasını istedi. İmamoğlu, "Hayat kısa zaten, hayat kadar kısa olacak" diye yanıt verdi.

Duruşmada İmamoğlu'nun haftalar sonra ilk görüntüsü de kaydedildi.

Gv9M Ms1 W M A Ap Q Nv

Duruşmada Ekrem İmamoğlu ile savcı arasında gerilim yaşandı. İmamoğlu, "Savcıya bakmak yasak mı?" sorusu cevaplanmayınca "Hakim Bey size soruyorum yasak mı?" dedi. İzleyiciler İmamoğlu'nu alkışladı. Mahkeme başkanı bir daha alkış olması halinde salonu boşaltacağını söyledi."

İmamoğlu, savunmasında şunları söyledi:

"Şehitlerimizi neden verdik, niye kaybettik 12 insanımızı? Neden soramıyoruz bunu? Mangalda kül bırakmayanlar neden sus pus? LGS'de bile adaleti sağlayamıyorlar.

-İstiyorum ki insanımız konsolosluk kapılarında vize dilencisi olmasın, itibar denilen şey budur.

-Doğru zaman geldiğinde herkes yaptığının hesabını verecektir.

-Biz hak yemedik, hakkımızı da yedirmeyeceğiz. Cesaretimiz tamdır. Gençliğimin de farkındayım, yolumun uzun olduğunun da farkındayım

-Her gün 'yargı bağımsızdır' demekle, yargı bağımsız oluyor mu?

-Terörsüz Türkiye’ süreci bizim için çok önemli. MHP ve DEM Parti’ye sesleniyorum; süreci kendi ikballeri için gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Tarihi adımların sonuçlanması için hukuk dışı uygulamalardan, kayyımlardan uzaklaşılmalıdır.

-Dimdik ayaktayım, cesaretim tavandır. Gençliğimin olduğunun farkındayım. Yolumun uzun olduğunun da farkındayım

-Yargının siyasallaşmasını kendi çocuklarınıza izah edemezsiniz. İmamoğlu da bunu söylemiş, suç mudur? Suçsa az önce okuduğum sözler Tayyip Erdoğan’a aittir. Buyrun savcılık soruşturma açsın, açabilirse.

-Mehmet Murat Çalık kardeşimin evine dönmesini istiyorum. Bu iş cinayete gidiyor"

Gv9S1 H8 W0 A A8 R V Q

İmamoğlu'nun savunmasının ardından mahkeme duruşmaya 45 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, İmamoğlu'nun "Hedef gösterme" suçundan beraatine, "Hakaret" suçundan 1 yıl 5 ay 15 gün, "Tehdit" suçundan 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

İmamoğlu’na “Akın Gürlek Davasında” toplamda 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Son duruşmada ise savcı, mütalaasını tekrarlayarak İmamoğlu hakkında 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep etmişti.

SİYASİ YASAK GELECEK Mİ?

Alınan kararlar neticesinde İmamoğlu için istenen 'siyasi yasak' cezasının verilmediği kesinleşmiş oldu.

İLK DURUŞMADA NELER YAŞANDI?

Bakan Yusuf Tekin sosyal medyanın gündemi: ‘Kim şehit etti?’
Bakan Yusuf Tekin sosyal medyanın gündemi: ‘Kim şehit etti?’
İçeriği Görüntüle

11 Nisan'da yapılan ilk duruşmada; 15,5 milyon kişinin ön seçimde kendisine oy vermesi ve cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle tutuklu olduğunu söyleyen İmamoğlu, savunmasını şu sözlerle yaptı:

“Biz milletçe tam da arkanızda yazan ‘Adalet mülkün temelidir’ esası üzerine bir toplum olma gayreti içerisindeyiz. Demokrasiye, cumhuriyete, eşitliğe, hak ve hürriyetlerin korunması noktasında sonsuz gayret gösteren ve mücadele veren bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu kapsamda yürütülen süreçlerle ilgili elbette kaygı duyuyorum. Kaygı duyduğum kadar da üzülüyorum.

Siz de bir karar verdiniz ama gerçekten vicdani açıdan da bu salonların ne yazık ki üzülerek ifade edeyim ki hiç de hoş olmayan tarihimize hiç de güzel adalet adına iz bırakmadığı günleri bize yaşatmıştır. Tabii az önce dediğim gibi yüce Türk milleti adına yüce Türk yargısının doğru kararlar ve iyi kararlar, iyi kanaatler oluşturması noktasındaki beklentimi ifade etmiştim çünkü biz ‘Devletin dini adalettir’ anlayışına, inancına sahip bir toplumuz.

"İSTANBUL’U KAZANAN TÜRKİYE’Yİ KAZANIR İRADESİNE KARŞI KAZANDIĞIM İÇİN TUTUKLUYUM"

Aynı zamanda ‘İnsanını yaşat ki devlet yaşasın’ diye halk ve devlet aklının yürüdüğü binlerce yıldır bu geleneğin temsilcileri olma gayreti içerisinde insanlarız. Bu gayret ve bu temenni burada duruşumuzun ve burada varoluşumuzun bence temelini oluşturmaktadır.

"Bugün burada bulunurken bende yıllar öncesinde bu kampüs içerisinde Ergenekon kumpas davasını takip etmiştim. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır iradesine karşı kazandığım için bugün tutukluyum.

“MİLLET ALEYHİNE OLAN HER HUSUSA KARŞI DURDUĞUM İÇİN BEN BUGÜN BURADAYIM”

15.5 milyon kişinin CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlediği ön seçiminde kendisinde oy vermesi nedeniyle tutuklandığını söyleyen İmamoğlu, belediye başkanlığı boyunca yürüttüğü faaliyetler ve sağladığı hizmetler nedeniyle de “hedefte” olduğunu şöyle açıkladı:

“Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum andan itibaren şehri yönetirken kanala, yalana, talana aynı zamanda ranta ve birçok millet aleyhine olan her hususa karşı durduğum için ben bugün buradayım ve bunu hiçbir zaman vazgeçmeden savunduğum için buradayım. Aynı zamanda bebek, çocuk, kreş, yurt, burs, gençlik, üniversite gençliği, işsiz gençlik, gençlere iş bulmak, kadın, anne, anne kart hizmeti sağladığım için buradayım.

Düşünsenize milyonlarca annenin cebine kart koyup sıfır dört yaş arası çocuğuyla İstanbul'u ücretsiz dolaşmasına vesile olmuş bir belediye başkanı. Ne büyük bir onur. Ve iyilik bulaşıcıdır diyerek bu iyiliğin Türkiye’ye yayılmasına vesileyim. Düşünsenize milyonlarca insanın bugün zor koşullarda kırk liraya üç öğün yemek yediği bir İstanbul’da var eden ve bunun bu iyiliğin de bütün Türkiye'yi yayılmasına vesile olan bir kişi. Onun için ben bugün Silivri'deyim ve Silivri'de bulunarak bu kampüsün içerisindeki bu salonda ve kötü anılarıyla beraber Türkiye'nin Yüce Türk Yargısı'nın ne yazık ki sıkıntılı hallerinin yaşandığı bu salonda bu duruşmada sizin huzurunuzda ifade vermekteyim.”

“ÜÇ BEŞ KAHRAMANIN ORTAYA ÇIKTIĞINDA MİLLET ARKASINA DİZİLMİŞTİR”

Tutukluluğunun çok sürmeyeceğini düşündüğünü söyleyen İmamoğlu, Kurtuluş Savaşı dönemlerine atıfta bulundu. “Üç beş kahramanın ortaya çıktığında millet arkasına dizilmiştir.Onun için bu ülkede bu topraklarda öyle bir avuç insanın istediği değil, milletin dediği olur.” diyen İmamoğlu, tutukluluğu yönündeki itirazlarını dile getirdiği konuşmasını “Millet büyüktür ve bu milletin büyüklüğünden de hiç kimse zerre kadar şüphe etmesin. Ben hiç etmiyorum. Edenlerin aklına şaşarım” ifadeleriyle tamamladı.

“HUKUKSUZLUĞA KİM TABİ İSE ONUN YANINDA OLACAĞIM”

İmamoğlu, gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla ivme kazanarak devam eden öğrencilerin eylemlerinde tutuklanan kişiler için şöyle konuştu:

“Ben içeride bulunan tutuklu üniversite öğrencilerine evlat gözüyle baktığım için insanlara yapılan zulmü kınıyorum ve yanlış buluyorum. Yapmayın bunu gençlere. Kalanlar da serbest bırakılsın. Gerçekten geleceğimize ayıptır, günahtır. Hiçbir gence bu yapılmaz. Hiçbir gencin ifade özgürlüğü ya da kendini ifade etme hürriyeti üzerinden bu uygulama yapılamaz. Onun için bu feryadı her zaman yaptım yapmaya da devam edeceğim. Haksızlığa kim uğruyorsa onun yanında olacağım. Hukuksuzluğa kim tabi ise onun yanında olacağım.”

İKİNCİ DURUŞMADA NELER OLDU?

Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davanın ikinci duruşması, 16 Haziran'da Silivri'de görüldü. Duruşma, yoğun katılım nedeniyle yerleşkedeki en büyük salona alındı.

İmamoğlu: İstanbul’un muhafızı olduğum için buradayım; biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz!

SAVCILIK HAPİS CEZASI TALEP ETTİ

Savcılık mütalaasında, İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle söz konusu suçları işlediği kanaatine vararak, İmamoğlu'nun 'Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret', 'Tehdit' ve 'Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek' suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

İmamoğlu, savunmasında şunları söyledi:

"Bugün yine Silivri'de, mahkemenin daha önce 1. celsesini burada yaptığı yargılamanın başladığı bu davanın 2. celsesinde buradayız. Silivri’de yargılanmak benim kabul etmediğim bir durumdur. Önce bazı değerlendirmeler yapacağım.

Sadece on gün önce, dünya hayatının fâni olduğunu bir kez daha derinden hissettik. Bu dünyadan göçerken insanlara güzel duygular bırakmayı başaran, ebediyete bu zarafetle yürüyen en özel insanlardan birini, Ferdi Zeyrek’i kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık.

Değerli başkanıma, kardeşime Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. Yüz binlerce insanın yas tutarak, cenazesine eşlik ederek uğurlaması; sadece 14 aylık bir hizmetle bu gönül bağını kurmasının ardındaki sıra dışı psikolojiyi, milletimizin adil, güler yüzlü, kucaklayan, halkla iç içe olan, ayrım yapmayan, “sendensin, bendensin” demeyen bir yöneticiye duyduğu derin özlemi ve bu hasretin Manisa’da bir nebze giderilmiş olmasının yansımasını ifade etmektedir. Bu yaşanan duygu seli birleştirici olmanın, kapsayıcılığın, insanı insan olduğu için kucaklamanın açık bir delili değilse nedir?

"KOLTUK SEVDASI İÇERİSİNDE OLAN YÖNETİCİLERİN SONUCU SAVAŞTIR"

Yanı başımızda, ülkemiz ve yakın coğrafyamız için çok kritik bir döneme girdiğimiz bir savaş ortamının tam ortasındayız. İsrail’in yıllardır Filistin’e yönelik saldırıları, özellikle de Gazze’de yaşanan büyük insanlık dramı, ne yazık ki dünyanın sadece izlemekle yetindiği, müdahalede bulunmadığı, tarihin en korkunç insanlık trajedilerinden biridir. Bugün fütursuzca yürütülen İran saldırısı da hep birlikte kınadığımız bir olaydır; ancak ülke olarak kınamanın ötesinde bir tutum sergilememiz gerektiği de açıktır.

Tarih boyunca bazı savaşlar sadece toprak için değil, aynı zamanda zihniyetlerin, rejimlerin, yönetim biçimlerinin çatışması olarak yaşanmıştır. Mecbur kalmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu söyleyen Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinin aksine, bu çatışmalar ne yazık ki böyle bir anlayışla sürdürülmektedir. Koltuk sevdası içerisinde olan yöneticilerin sonucu savaştır. Ülkelerde demokratik denetim ortadan kalktığında, halkı temsil etmek yerine sadece iktidarı ayakta tutma arzusu hâkim olduğunda, devlet sistemi ve bilhassa kurumlar örselendiğinde bunun doğal sonucu savaşlar ve insanlık dramlarıdır.

Bu nedenle, medeniyetin beşiği olan cennet vatanımızda, milletimiz adına güçlü bir gelecek inşa etmek için demokrasinin ve adaletin en güçlü şekilde temsil edildiği bir ülke yaratma zorunluluğumuz vardır. Kurumları güçlü, iktidarı şeffaf, siyasetçileri hesap veren adil bir düzene ihtiyacımız vardır.

"ULUSLARARASI İTİBAR KAYBI YAŞIYORUZ"

Daha önemli bir nokta ise ben buraya nereden geldim. Tarihte görülmemiş bir şekilde 90 gündür tutuklu bulunduğun Silivri zindanından geliyorum. Uluslararası itibar kaybı yaşadığımız dava nedeniyle burada tutuluyorum.

"HALKÇI BİR BELEDİYECİLİK YAPTIĞIMIZ İÇİN BURADAYIM"

Ben neden Silivri’de tutsak, zindandayım? Çünkü “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” diyen bir zihniyete karşı tam üç kez seçim kazandık. Çünkü 16 milyon insanımıza eşit hizmet götüren, yoksullardan gençlere, çocuklara, kadınlara kadar herkese dert ortağı olan, dertlerine çözüm üreten halkçı belediyecilik yaptığımız için buradayız. Metroda, altyapıda, kentsel dönüşümde, çevre yatırımlarında icraatçı belediyecilik yaptığımız için buradayız. İstanbul’un muhafızı olduğumuz için, ranta ve talana “hayır” dediğimiz için buradayız. 15,5 milyon insanın oyunu aldığım ve milletin güçlü teveccühünü kazandığım için buradayım.

"BİZ YARGILANMIYORUZ, DİREKT CEZALANDIRILIYORUZ"

Buradan milletimize bir kez daha haykırarak soruyorum, biz yargılanıyor muyuz? Bizim yargılandığımız falan yok. Tutsak, 100 kilometrelerce uzağa gönderilen bir zulmün içerisinde adeta cezalandırılıyoruz. Geçmişi suç dolu insanların iftiralarıyla cezalandırılıyoruz. Sahur vaktinde yüzlerce polis ev basıyor bir ağızdan çıkan emir ile. Çağırdığınızda gelecek insanların evlerine baskın yapıldı. Aynı senaryo defalarca uygulandı. Biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz."

Tutuklu avukat Mehmet Pehlivan'dan çağrı: 16 Temmuz İmamoğlu için karar günü, savunma hakkı için yarın Silivri’de olun!

İMAMOĞLU'NUN AVUKATI MEHMET PEHLİVAN, DURUŞMAYA KATILAMAYACAK

16 Temmuz'da Silivri’de gerçekleştirilecek olan karar çıkması beklenen üçüncü duruşmada İmamoğlu’nun avukatları savunma yapacak. Ancak İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, "örgüt üyesi olma", "örgütün çözülmemesi için eylemler yapma" suçlamalarından tutuklandığı için duruşmaya katılamayacak.