MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, cemevleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:
Etnik ve mezhebi kamplaşmanın ateş hattına düşürülmek amacıyla 10 yıllardır kararlılık senaryolarla maruz kalan Türk milletini felaha ve feraha eriştirmek hepimizin asil ve asli görevidir. Sanal ve sahte bir içerikten mülhem olan Türk Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir.
İnanan inanmayan, laik antilaik ikilemini tırmandıran yine aynı odaklardır. Dahası ve daha fevrisi ise Alevi Sünni bloklaşmasını siyasi ideolojik dürtülerle süreklilik içinde tahrik ve tahkim etmeye kalkışan Türk ve İslam muhaliflerinin kara kampanyasıdır.

İnanç ve ifade hakkıyla insan ve fikir hürriyetinin kullanımına ses çıkaran, itiraz eden, tepki gösteren, dudak büken kim varsa buna her kim teşebbüs ve tenezzül ediyorsa ya akıl ve vicdan mahrumudur ya da taşeron olarak sahaya sürülen ajan provokatör mahluktur.
Yeri geldiği zaman ihtiyaç duyulan her zeminde bilhassa Alevi İslam inancına aidiyetlik duyan kardeşlerimize ilgili düşüncelerimizi samimi ve şeffaf biçimde paylaştık.
Bir defa şu hususu açık yüreklilikle söylemek mecburiyetindeyim. İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? Hepimizin Allah'ı bir, peygamberi bir, kitabı bir, kıblesi bir, itikadı bir değil mi? Hepimiz Türk milletinin onurlu ve şerefli mensupları değil miyiz? Aramıza duvar örmek, set çekmek, aşılmaz bariyerler dikmek için sathındaki yapay etnik ve mezhebi ayrılıklar kimi mihraklar tarafından silah gibi kullanılmadı mı? Birbirimize yan gözle bakmaktan yorulmadık mı?
Birbirimizi çatık kaşlarla takipten bıkmadık mı? Yetmedi mi katlandığımız badire ve belalar? Yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler? Yetmedi mi maruz kaldığımız sosyal ve siyasal maliyetler? Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Mayaları karanlıkla yoğurulmuş, kanları yaslı anaların gözyaşlarıyla tuzlanmış İblis uşaklarının tezgah ve tuzaklarını bozmanın ve buruşturup atmanın vakti gelmedi mi? Türk milletinin ebedi ve tarihi varlığında tek yürek olmayalım mı? Gönül rahatlığıyla, vicdan huzuruyla dahası samimiyetle diyorum ki hem Aleviyiz hem Sünni hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz.
Mülahazalarım elbette Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin geçmişe sari ve bugüne havi ihtiyaç ve beklentilerini seslendirmeye mani değildir. Sadece maksadım herkesin ve hepimizin üzerinde durması gereken esasen milli ve manevi paydada ortak hissiyat olan yorum ve değerlendirmeleri açıklamaktır. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir. Onların her sorunu bizim de sorunumuz, onların her isteği bizim de isteğimizdir. Aleviliği asıl mecra ve muhtevasından kopartıp inanç ve kültür alanından çıkartanlar bundan tehlikesi siyasi mevzi haline dönüştürmeye çalışanlar büyük bir yanlışın failleridir.
Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir. Cem de bizim, semah da bizim, imanın ve İslam'ın mükellefiyetleri de bizimdir. Tabulara sığınmanın suni gerginlikleri ve korkuları diri tutmanın inanç ve insan haklarına kapalı durmanın hiçbir sonu ve sonucu yoktur.
Geldiğimiz bu aşamada diyeceğim şudur. Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin cemevinin ibadet ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazım.