Olay, gece saatlerinde Sarıkaya köyünde meydana geldi. Yalnız yaşayan Ayşe Yıldız'ın kaldığı konteynerde henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Köy halkının ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin müdahalesiyle alevler söndürülürken, konteynere girildiğinde Ayşe Yıldız'ın cansız bedeniyle karşılaşıldı. Yıldız'ın cenazesi, otopsi yapılmak üzere Besni Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, yangınla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
GEÇİCİ BARINMANIN KALICI KADERİ: ON BİNLER HÂLÂ KONTEYNERDE
Ayşe Yıldız'ın ölümü, münferit bir yangın faciasının ötesinde, 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen yaklaşık iki buçuk yılın ardından bölgede yaşanan sistematik sorunları gündeme taşıdı. Depremin vurduğu 11 ilden biri olan Adıyaman'da, resmi rakamlara göre on binlerce, gayriresmi verilere göre ise yüz bini aşkın insan hâlâ konteyner kentlerde yaşamını sürdürüyor. 2025 Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Raporu'na göre, Adıyaman'daki 55 konteyner kentte 69 bin 770 kişi barınıyor. Ancak saha verileri bu sayının 120 bine yaklaştığını gösteriyor.
Bu durum, insani yardım literatüründe en riskli aşamalardan biri olarak kabul edilen "geçici çözümlerin kalıcı hale gelmesi" sorununu acı bir şekilde ortaya koyuyor. Afet sonrası ilk aylarda kurulan konteyner kentler ve geçici yerleşim alanları, planlanandan çok daha uzun süreli bir yaşam biçimine dönüşmüş durumda.
İKTİDARIN "BAŞARI" TÖRENLERİ GÖLGESİNDE YAŞAM MÜCADELESİ
Bu acı olay, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Kasım 2025'te Adıyaman'da katıldığı "350 Bininci Afet Konutu Kura Çekimi ve Anahtar Teslim Töreni"nden sadece birkaç gün sonra yaşandı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada "Taş taş üstüne koymaktan, yaraları sarmaktan başka dertleri olmadığını" söyleyerek, "Sadece Adıyaman’da 38 bin konutu teslim ettik" ifadelerini kullanmıştı.
Ancak rakamlar, tablonun farklı bir yüzünü gösteriyor. 2023 depremlerinde Adıyaman'da yaklaşık 5 bin 953 bina yıkılırken, kullanılamaz hale gelen bağımsız bölüm sayısı 65 bin 358'i buldu. Bugüne kadar teslim edilen 38 bin konut, yıkılan konutların ancak yarısını karşılıyor. Üstelik depremzedelere verilen kira yardımlarının da kesilmesi, barınma sorununu daha da derinleştirdi.
Konteyner kentlerde yaşayan depremzedeler, "mecburiyetten" burada olduklarını vurguluyor. ANKA Haber Ajansı'na konuşan Ebru Akarsu, "Evler halen hazır değil. TOKİ'de evi hazır olmayanlar konteynerde kalıyor" derken, bir başka depremzede Didar Yıldırım ise "Burada kalmaktan memnun değiliz ama mecburuz. 4 yetişkin 21 metrekare alandayız" sözleriyle içinde bulundukları çaresizliği dile getirmişti.
90 yaşındaki Ayşe Yıldız'ın bir AFAD konteynerinde yanarak ölmesi, deprem bölgesinde "yardım" aşamasından "hak temelli bir yeniden yapılanma" stratejisine geçilemediğinin en acı kanıtı oldu.
Uzmanlar, afet sonrası müdahalelerin yalnızca fiziki değil, psikososyal onarım ekseninde sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor. Barınma hakkı sadece fiziksel bir çatı sağlamak değil, aynı zamanda güvenli ve insanca yaşam koşulları oluşturmaktır.
Aradan geçen 33 aya rağmen on binlerce insanın hâlâ geçici çözümlere mahkûm edilmesi, çocukların konteyner sınıflarda eğitim görmesi ve en kırılgan durumdaki yaşlıların kaderine terk edilmesi, bölgede acil yardımdan sürdürülebilir refaha geçişin sağlanamadığını gösteriyor. Ayşe Yıldız'ın ölümü, başarı hikayelerinin gölgesinde kalan derin bir insani dramın ve bir ihmalin trajik bir sonucu olarak kayıtlara geçti.





