Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP Tepebaşı 7’nci Olağan Kongresi’nde konuştu. Kurt, mahkemenin CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyım olarak atadığı Gürsel Tekin’i sert bir dille eleştirdi. Kurt, şu ifadeleri kullandı:

Olağan kongremizi yapıyoruz ama olağanüstü şartlarda yapıyoruz. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki 2 yıl önce Mayıs ayında bir cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yaşadık. Kaybettik. Kaybedince umutlarımız kayboldu. Cumhuriyet Halk Partililer direndi. 'Değişim' dedi ve bir değişim süreci yaşayarak bugün Türkiye’nin birinci partisi oldu. Belediyelerimiz çoğaldı, belediye meclis üyelerimiz çoğaldı. Her şeyden önemlisi, yüzde 38 oy almak suretiyle 50 yıla yakın bir süreden sonra ilk defa yüzde 30 bandını ya da barajını aşmış olduk. Demek ki doğru bir yola girdik. Ve bu yolun liderliğini ve önderliğini Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun omuz omuza vererek farklı bir noktaya taşıdığını gördük. Cumhurbaşkanı adayımızı 15 milyon kişinin katıldığı bir önseçimle belirledik. Ne diyorlardı? 'Tek aday mı olur? Önseçim mi yapılır? Dalga mı geçiyorsunuz? Kim katılır?' Kim katılırmış? Halk katılırmış. Ama biz halka güvendiğimiz sürece, halkı yanımıza aldığımız sürece Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde hiçbir şey duramaz.

''CHP’Yİ PARÇALAYIP BÖLMEK İSTİYORLAR''

Bugün geldiğimiz nokta; iktidarın tüm baskısına, iktidarın her koldan partiyi abluka altına almasına ve içerden de bazı arkadaşlarımızın dediği gibi işbirlikçilerin katılmasıyla CHP, yok edilmeye çalışılıyor. Türkiye’de laik, demokratik, hukuk devleti olan cumhuriyete sahip çıkan iki tane çok önemli kurum var. Birisi TSK. Ergenekon kumpas davalarıyla onu bitirdi. İkincisi CHP. CHP’yi de parçalayıp bölüp bitirmeye niyetliler. Ancak ve ancak öyle Türkiye’yi bölebilirler. Ancak ve ancak CHP yok olursa emperyalizm galip gelir Türkiye bölünür ve işte orada Güney Doğu'da bir devletçik kurma, federal bir uygulama, Lozan’ı inkar eden bir uygulama gündeme gelir. Ama CHP’liler buna izin vermedi. Bu oyuna da gelmedi. Kurdukları komisyona CHP’nin katılmaması konusunda alt yapı çalışması yaptılar. Katılmasaydı CHP, zaten iş bitecekti. 'Barışı istemiyorlar, Türkiye’de terörü istiyor' diye bizi mahkum edeceklerdi. Ama CHP o komisyona girdi ve o komisyonun şeffaf bir biçimde tartıştıklarını kamuoyu önüne yansımasını sağladı. Böylece o oyun bozuldu.

Netanyahu’dan Erdoğan’a Kudüs çıkışı... "Burası sizin değil, bizim şehrimiz"
Netanyahu’dan Erdoğan’a Kudüs çıkışı... "Burası sizin değil, bizim şehrimiz"
İçeriği Görüntüle

''BİREYSEL BEKLENTİLERİMİZİ BİR KENARA BIRAKACAĞIZ''

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’ni ya kayyım atamasıyla ya da bir formül bulup kapatma suretiyle iktidarını devam ettirmek istiyor. Buna izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri ve tabanı belli konularda yönetimleri aştı, yöneticileri aştı ve dedi ki; biz iktidar olacağız. Bizim iktidarımıza engel olacak hareketlerin içine girmeyeceğiz. Nedir o? Bireysel beklentilerimizi bir tarafa bırakacağız. Bu dönemki kongrede hiç kimsenin kişisel hedeflerini öne çıkarma dönemi değil. Birleşeceğiz, bütünleşeceğiz. Yan yana geleceğiz ve bu baskıcı iktidara karşı güçlü bir CHP’yi hep beraber yapacağız. Sandık gelecek ve bu iktidar gidecek.

''CHP’Yİ BİTİRMEK İSTİYORLAR''

Ama sarayda oyun bitirmiyor. Saray yeni tutuklamalarla, iftiralarla, gizli tanıklarla dosya hazırlayıp Cumhurbaşkanı adayımızı ve İstanbul belediye başkanlarımızı tutuklayıp CHP’yi bitirmek hedefine yürüyorlar. Onu da başaramayacaklar. Diyorlar ya 'şikayet eden de CHP’li, davalı da CHP’li, bize ne.' Bu haini buldukça yeni yeni şikayetçiler türetiyorlar. Baskıyla, zulümle, korkutmak suretiyle başkanlarımızı ve politikacılarımızı parti aleyhine eylemler içerisine sürüklüyorlar. Biz buna alışığız. Biz Kurtuluş Savaşı’nda da işbirlikçileri gördük. 'Yunan gelsin, İngiliz gelsin, Amerikan mandası olsun' diyenler vardı ama hepsi tarihin çöplüğüne gitti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk galip geldi. Bugün de aynısı olacak.

Güya çağrı heyeti üyesi olan bir eski arkadaşımız partiden istifa ettiğini yeni parti kuracağını söyleyen bir arkadaşımız sanki genel başkan olmuş gibi partiyi tümünü el altına almaya çalışıyor. Gürsel Tekin bir işbirlikçidir. Gürsel Tekin, AKP ile ortak hareket etmektedir ve bu işbirliğini yaptığı için kayyım olarak atanmıştır. 'Ben kayyım değilim' diyor. Neymiş? Çağrı heyeti. O zaman çağır nereye çağıracaksan.

''BEN AKP YARGISININ ATADIĞI 'KAYYIM OLMAM' DİYEBİLİRDİ''

Bu partinin geleceği ile kaygıları taşıyıp düzeltmek istiyorsan, şöyle olabilirdi; Ben AKP yargısının atadığı 'kayyım olmam' diyebilirdi, demedi. Başkaları da demek istemiyor. Hadi sen de 'de' diyorlar, o da demiyor. Peki görevi aldın. Normali şudur; İl başkanına açarsın telefonu. 'Sayın başkan bu atama gerçekleşti. Biz yan yana gelelim. Olağanüstü kongreyi yapalım. Bu garabetten kurtulalım' denir. Onu da demiyor. Sanki Türkiye’yi kurtaracakmış gibi 'çalışmalar yapacağız, yeni yeni programlar yapacağız.' Yahu sen sadece il yönetimi için çağrı heyeti üyesi oldun. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sahibi Ankara’daki Genel Merkez’dir. Siyasi Partiler Yasası’na göre yetki genel merkezdedir. Bu nedenle yapılanı şiddetle protesto etmeliyiz. Kibarlık yaparak, ya bu da bizim arkadaşımız… Bu bizim arkadaşımız değil. AKP yargısının kararını kabul eden, tanıyan bizim arkadaşımız değil. Kurultay delegelerimiz imza topladı, olağanüstü kongre talep etti. Haftaya pazar günü kongremizi gerçekleştireceğiz. Hukuken de Genel Başkanımızın ve genel merkezimizin arkasında olduğumuzu göstereceğiz.''