CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Altay Tankı ile ilgili yazılı basın açıklaması yaptı. Bağcıoğlu'nun açıklaması şöyle:

CHP il başkanlığına 'kayyum' hamlesinde ikinci perde: “Dosyalar kayyum kararı veren mahkemede toplansın” başvurusu
CHP il başkanlığına 'kayyum' hamlesinde ikinci perde: “Dosyalar kayyum kararı veren mahkemede toplansın” başvurusu
İçeriği Görüntüle

"Bugün, 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu. Kahraman komutan Fahrettin Altay’ın komutasındaki 5. Süvari Kolordusu, Büyük Taarruz’un coşkusuyla İzmir’e ilk giren Türk birlikleri oldu. Kaçan Yunan işgal ordusunu kararlılıkla kovalayan süvariler, Konak’ta Türk bayrağını dalgalandırarak İzmir’i özgürlüğe kavuşturdu. Bu destansı zaferin anısına, Türkiye’nin modern ana muharebe tankına Altay adı verilerek Fahrettin Altay’ın ve silah arkadaşlarının kahramanlığı ölümsüzleştirildi. Ancak bu büyük gururu önümüzdeki dönemde uzun yıllar yaşatacak olan Altay ana muharebe tankı projesi, yönetimsel ve teknik sorunlarla gölgelenmektedir.

"YERLİ GÜÇ PAKETİ GELİŞTİRME SÜREÇLERİNDEKİ AKSAMALAR, GECİKMELERİN BAŞLICA NEDENLERİDİR"

Planlama hataları, yüklenici firmanın yetersizliği, motor ve transmisyon gibi kritik bileşenlerde dışa bağımlılık, tedarik engelleri ve yerli güç paketi geliştirme süreçlerindeki aksamalar, gecikmelerin başlıca nedenleridir. Bu projeden de ders alarak, savunma sanayimizde 'etkin, adil, denetlenebilir proje yönetimi kriterlerinin' tüm projeler için uygulanması, savunma sanayimizin başarısı ve milli güvenliğimiz açısından zorunludur.

Etkin Proje Yönetimi: Yerli firmamız OTOKAR, 6,5 yıl süren bir çalışmayla 2012-2016 yılları arasında dört adet Altay tankı üretti. Bu tanklar 2017’de hem zorlu kış koşullarında hem de atış testlerinde başarıyla denendi. Ancak bu tecrübeye rağmen, 2018 yılında seri üretim işi başka bir firmaya (BMC) verildi. Ne yazık ki bu süreçte gerçekçi takvimler belirlenmedi, problemlere yönelik çözüm üretici tedbirler alınmadı, kamuoyuna da net ve şeffaf bilgiler verilmedi. Projede ehil kadrolar yerine liyakatsiz tercihler öne çıktı, firmaların üretim kapasitesi yeterince denetlenmedi. Motor ve transmisyon gibi kritik parçalar için dışa bağımlılık görmezden gelindi. Yerli motor geliştirme çalışmaları zamanında başlatılmadı. En önemlisi de, bu proje ordumuzun acil ihtiyaçlarına göre planlanmadı.

Adil Proje Yönetimi: Altay Tankı Projesi seçilen firmanın yetkinliği ve projeyi yerine getirebilme kabiliyeti sorgulanmadı, siyasi saiklerle iktidara yakın olması yeterli bir kriter kabul edilerek proje sorumluluğu verildi.

Denetlenebilir Proje Yönetimi: Proje yönetiminde yaşanan sorunların çözümüne yönelik olarak projelerin takibi hassasiyetle yapılmadı, zaman planları özellikle uzmanlarla desteklenmiş TBMM alt komisyonu denetiminde, sürekli bilgilendirmenin yapıldığı bir yapıya kavuşturulmadı, şeffaf hale getirilmedi. Ayrıca, denetleme sürecine Sayıştay’ın etkin katılımı sağlanmalı idi.

"ALTAY, TSK’NIN HAREKÂT KABİLİYETİNİ GÜÇLENDİRECEK BİR PLATFORM HALİNE GELMELİDİR"

Sonuç olarak; Altay projesi, Türk savunma sanayisinin potansiyelini yansıtsa da, 18 yıllık süreçte yaşanan gecikmeler ve sınırlı teslimat hedefi, başarıyı gölgelemektedir. Yakın çevremizde bulunan ülkeler; tank envanterlerini yenileme veya modernizasyon ile geliştirmektedir. Altay tankının envantere alınmasındaki bu gecikmeler ülkemizin bu potansiyel alıcı ülkelere yapılabilecek bir ihracatın da yapılamamasına neden olmuştur. Sembolik adımlar yerine, etkin proje yönetimi, liyakatli kadrolar ve yerli teknolojiyle Altay, TSK’nın harekât kabiliyetini güçlendirecek bir platform haline gelmelidir. Bu adımlar, Türkiye’nin bölgesel caydırıcılığını artıracak ve savunma sanayimizin güvenilirliğini pekiştirecektir."