CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin dijital ve ekonomik egemenliği ile ulusal güvenliğinin yalnızca karada ve siber ortamda değil, denizlerin derinliklerinde de korunması gerektiğini belirterek, sualtı ve deniz tabanı fiber optik kabloları ile doğalgaz ve benzeri nakil hatlarının küresel ekonominin omurgasını oluşturduğunu, bu altyapıya yönelik tehditlerin doğrudan Türkiye’nin güvenliğini hedef aldığını söyledi.
Dijital çağın görünmeyen omurgası olan denizaltı fiber optik kablolar, küresel internet trafiğinin yüzde 99’unu taşımakta ve dünya ekonomisinin işleyişi açısından hayati bir rol üstlendiğini ifade eden CHP'li Bağcıoğlu, "2025 yılı itibarıyla uzunluğu 1,5 milyon kilometreyi aşan bu ağ, günlük 12 trilyon doları aşkın finansal işlemin kesintisiz gerçekleşmesini sağlamaktadır. Baltık Denizi ve Tayvan açıklarında yaşanan sabotaj vakaları, sualtı / deniz tabanı altyapısının fiziksel saldırılar ve siber casusluk faaliyetleriyle ne kadar kırılgan olduğunu açıkça göstermektedir. Bu tür tehditler; iletişim kesintilerine, veri güvenliğinde ihlallere, ekonomik kayıplara ve ulusal güvenlik risklerine yol açabilmektedir" dedi.
"SUALTI / DENİZ TABANI İLETİŞİM VE ENERJİ HATLARININ KORUNMASI ULUSAL GÜVENLİK ÖNCELİĞİ HALİNE GELMİŞTİR"
Bağcıoğlu, Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında stratejik bir geçiş noktasında olduğuna değinerek "Bu altyapının geçtiği önemli deniz yollarının tam merkezindedir. Bu nedenle, sualtı / deniz tabanı iletişim ve enerji hatlarının korunması ülkemiz için yalnızca bir teknik zorunluluk değil, aynı zamanda bir ulusal güvenlik önceliği haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi (2024-2028) ve Türk Telekom’un “Siber Vatan” vizyonu doğrultusunda, Türkiye’nin siber savunma kapasitesinin deniz boyutunda da güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Bağcıoğlu, "Bu çerçevede, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) filosunda yer alan Mukavemet destek gemisi, Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapan TCG Alemdar, TCG Işın ve TCG Akın gemileri, sualtı altyapı güvenliği için önemli yetenekler sunmaktadır. İleride ilave edilecek yeni platformlar, bu kapasiteyi daha da güçlendirecektir" dedi.
"NATO’NUN DENİZALTI KRİTİK ALTYAPI GÜVENLİĞİ MERKEZİ MODELİNE BENZER BİR KOORDİNASYON MERKEZİ OLUŞTURULMALI"
Yankı Bağcıoğlu, konuya ilişkin önerilerini ise şöyle sıraladı:
"Konunun güvenlik boyutu göz önüne alındığında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın eş güdümlü çalışmasıyla, NATO’nun Denizaltı Kritik Altyapı Güvenliği Merkezi modeline benzer bir koordinasyon merkezi oluşturulması uygun olacaktır. Bu merkez, sualtı altyapısının korunması için gerekli stratejilerin geliştirilmesi, tehditlerin erken tespiti ve müdahale kapasitesinin artırılması amacıyla kamu kurumları, savunma sanayii ve özel sektör arasında iş birliğini koordine etmelidir. Ortaya çıkan yetenek ihtiyaçlarına odaklanılarak, yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmelidir.
Bu merkez, mevcut platformların kabiliyetlerinin güçlendirilmesi; gelişmiş sonarlar, milli insansız sualtı araçları (ROV) ve yapay zekâ tabanlı analiz sistemleriyle donatılması üzerinde çalışmalıdır. Benzer özelliklerde ilave platformlar tedarik edilerek, sualtı / deniz tabanı altyapı gözetleme kapasitesi artırılmalıdır. Ulusal bir Sualtı / Deniz Tabanı Altyapı Koruma Stratejisi oluşturulmalı; bu strateji, kamu-özel sektör iş birliğiyle desteklenmelidir. Kamuoyunun farkındalığı artırılmalı; sualtı / deniz tabanı altyapısının önemi ve karşı karşıya olduğu riskler, stratejik bir bilinç düzeyinde ele alınmalıdır. Yerli teknoloji yatırımları önceliklendirilmeli, sualtı / deniz tabanı tehdit algılama ve müdahale sistemleri alanında dışa bağımlılık azaltılmalıdır."