CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Altay Ana Muharebe Tankı Projesi'ne ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin savunma sanayisini birçok alanda gurur verici ilerlemeler kaydettiğini, ancak Altay projesinin ciddi gecikmeler ve yönetimsel sorunlarla gölgelendiğini söyledi. Bağcıoğlu, bu tablonun yalnızca TSK'nın ihtiyaçlarını değil, Türkiye'nin bölgesel caydırıcılığını da doğrudan etkilediğine dikkati çekti.

Bağcıoğlu, şunları kaydetti:

"Türk savunma sanayi, İHA/SİHA’lar, deniz platformları, KAAN MMU, ATMACA ve AKYA gibi projelerle haklı bir gurur kaynağı olsa da, Altay ana muharebe tankı projesi, yönetimsel ve teknik sorunlarla gölgelenmektedir. 1990’larda Tank-2000 Projesi olarak adlandıran çalışma, 2007’de resmi olarak başlayan proje haline gelmiş, 2012’de prototip (OTOKAR) tanıtımına ve 2018’de (BMC) seri üretim ihalesine rağmen, 2025 yılı sonunda ancak sınırlı teslimatı hedeflenmektedir.

İstanbullular dikkat! Yarın bu yollar trafiğe kapatılacak
İstanbullular dikkat! Yarın bu yollar trafiğe kapatılacak
İçeriği Görüntüle

Planlama hataları, yüklenici firmanın yetersizliği, motor ve transmisyon gibi kritik bileşenlerde dışa bağımlılık, tedarik engelleri ve yerli güç paketi geliştirme süreçlerindeki aksamalar, gecikmelerin başlıca nedenleridir. Bu problem sahaları savunma sanayimizde hedefimiz olan etkin, adil, denetlenebilir proje yönetimi kriterleri çerçevesinde değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılabilir. Bu konularda müteakip kriter projeler için ders alınması savunma sanayimizin başarısı ve milli güvenliğimiz açısından zorunludur.

Yerli bir firmamız (OTOKAR) 6.5 yıl süren bir çalışma sonunda ilki 2012 yılında olmak üzere 2016 yılında dört adet Altay Tankı üretti. Şubat 2017’de bu tankların Şereflikoçhisar’da atış ve Sarıkamış’ta zorlu kış şartlarında sürüş testleri yapıldı. Prototip Tanklar testleri başarı ile tamamladı. Söz konusu yerli firmamızın 2012’den itibaren kazandığı tecrübeler göz ardı edilerek ve paletli araçlarda yeterli tecrübesi olup olmadığına bakılmadan 2018 yılında seri üretim sözleşesi başka bir yerli firmaya (BMC) verilmiştir.

Altay projesinde gerçekçi teslimat planları oluşturulmadı, bürokratik ve lojistik engeller hızla kaldırılmadı, kamuoyuyla şeffaf hedefler paylaşılmadı. Proje, liyakat esaslı ekiplerle yürütülmedi, yüklenici firmaların kapasiteleri denetlenmedi, şeffaf ve hesap verebilir süreçler oluşturulmadı. Yerli güç paketi (BATU) geliştirme süreçleri yürütülmedi. Motor ve transmisyon gibi kritik teknolojilerde dışa bağımlılık nedeniyle yaşanabilecek olan güçlükler öngörülmedi. Altay’ın geliştirilmesi, Kara Kuvvetleri’nin acil harekât ihtiyaçlarına göre önceliklendirilmedi, siyasi ve ekonomik saikler ikinci planda tutulmalıdır.

"18 YILLIK SÜREÇTE YAŞANAN GECİKMELER VE SINIRLI TESLİMAT HEDEFİ, BAŞARIYI GÖLGELEMEKTEDİR"

Altay Tankı Projesi seçilen firmanın yetkinliği ve projeyi yerine getirebilme kabiliyeti sorgulanmadı, siyasi saiklerle iktidara yakın olması yeterli bir kriter kabul edilerek proje sorumluluğu verildi.

Proje yönetiminde yaşanan sorunların çözümüne yönelik olarak projelerin takibi hassasiyetle yapılmadı, zaman planları özellikle uzmanlarla desteklenmiş TBMM alt komisyonu denetiminde, sürekli bilgilendirmenin yapıldığı bir yapıya kavuşturulmadı, şeffaf hale getirilmedi. Ayrıca, denetleme sürecine Sayıştay’ın etkin katılımı sağlanmalı idi. Sonuç olarak; Altay projesi, Türk savunma sanayisinin potansiyelini yansıtsa da, 18 yıllık süreçte yaşanan gecikmeler ve sınırlı teslimat hedefi, başarıyı gölgelemektedir.

Yakın çevremizde bulunan ülkeler; İsrail, Merkava Mk4 Barak tanklarının üretimini hızlandırarak envanterini güçlendirmekte; Polonya, 250 M1A2 SEPv3 Abrams ve 180 K2 Black Panthertankı alımıyla Avrupa'nın en büyük modern tank filosunu oluşturma yolunda ilerlemekte; Yunanistan, Leopard 1A5 tanklarını Leopard 1HEL standardına yükselterek modernizasyonuna devam etmekte; Güney Kore, K1 serisini K1E2'ye dönüştürerek ve K3 prototiplerini 2030'a hazırlayarak envanterini yenilemekte; Ukrayna, Batı'dan gelen Leopard 2, Challenger 2 ve Abrams tanklarıyla eski T-64/T-72 filosunu destekleyerek modernizasyonunu sürdürmekte; Romanya ise 54 M1A2 SEPv3 Abrams tankı ve 300-500 K2 Black Panther alımı planıyla tank gücünü önemli ölçüde artırmayı hedeflemektedir.

Altay tankının envantere alınmasındaki bu gecikmeler ülkemizin bu potansiyel alıcı ülkelere yapılabilecek bir ihracatın da yapılamamasına neden olmuştur. Sembolik adımlar yerine, etkin proje yönetimi, liyakatli kadrolar ve yerli teknolojiyle Altay, TSK’nın harekat kabiliyetini güçlendirecek bir platform haline gelmelidir. Bu adımlar, Türkiye’nin bölgesel caydırıcılığını artıracak ve savunma sanayimizin güvenilirliğini pekiştirecektir."