Şevkin, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin en verimli tarım havzalarından ve dünyanın en önemli 3 ovasından biri olan Çukurova’nın kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Çukurova çiftçisinin bu yıl adeta yıkıldığını ifade eden Şevkin, şunları kaydetti:

“Bu yıl hem don felaketi hem de ağır kuraklıkla karşı karşıya kalan çiftçimiz devlet desteğinden de uzak kaldı. Barajlardaki su seviyesinin kritik düzeye inmesi özellikle binlerce dönümlük narenciye bahçeleri için büyük tehdit oluşturuyor. Mısır ürününde, Türkiye’de en fazla üretimi Adana’da gerçekleşen yer fıstığında, ayçiçeğinde, pamukta, meyve bahçelerinde girdi fiyatlarının ve özellikle mazot fiyatının uçuk noktaya gelmesi yetmiyormuş gibi bir de sulama sorunu yaşanıyor. Çiftçimiz kuruyan ağaçlarını, çürüyen meyve-sebzelerini kurtarmak için çare ararken iktidar mensupları hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.”

"Üretim durma noktasına geldi"

Kurban Bayramı nedeniyle kontrolsüz hayvan hareketleri yaşandığını, son olarak da şap hastalığına karşı yeterli önlemin alınmadığını belirten Şevkin, meraların hükümet tarafından yok edilmesi, yapılaşmaya kurban edilmesi, yem fiyatlarının yüksekliği, düzensiz ithalat nedeniyle hayvancılığın da bitme noktasına geldiğini kaydetti.

Türkiye’de bir tarım politikası ve tarım reformunun, pazarlama stratejisinin, ürün ve üretim deseninin bulunmadığını, hükümetin böyle bir derdinin de olmadığını ifade eden Şevkin, “Çiftçi artık su bulamıyor. Üretim durma noktasına geldi. Tarım toprakları beton bloklara teslim ediliyor. Üretici topraktan uzaklaşıyor. Verimli topraklar sulanamıyor. Çiftçi her ay milyonlarca liralık elektrik ve mazot ücreti ödemek zorunda kalıyor. Ey hükümet yetkilileri! Neredesiniz! Çiftçi perişan oldu, haberiniz var mı?” ifadelerini kullandı.

Çukurova’da sulama sorunundan kaynaklı çiftçiler arasında tartışma da yaşandığına işaret eden Şevkin, “Bazı bölgelerde mısır ürününe su bulunamadığı için neredeyse kardeşi kardeşe düşürdüler. Ayrıca yüksek maliyete karşı çiftçi tarlada ürününü zararına satmak zorunda bırakılıyor. Karpuzda, narenciyede, patateste, marulda, limonda bunun örneklerini net olarak gördük” dedi.

"Çiftçinin alacağı ödenmiyor, hayvancılık da bitiyor"

Tam anlamıyla yılan hikayesine dönen Yedigöze İmamoğlu Sulama Projesi’nin tamamlanmaması nedeniyle Çukurovalı çiftçinin ayrı hüsran yaşadığını kaydeden Şevkin, şunları kaydetti:

CHP Eskişehir Milletvekili Arslan'dan 'kayıt parası' tepkisi...
CHP Eskişehir Milletvekili Arslan'dan 'kayıt parası' tepkisi...
İçeriği Görüntüle

“Bir sulama projesi 2009’da planlanıp 2013’te faaliyete geçmesi öngörülüyorsa ve 2025 yılının ilk yarısının sonunda bile tamamlanamıyorsa durup düşünmek gerekiyor. Şimdi de 2028 yılında bitirileceğini belirtiyorlar. Yedigöze Sulama Projesi’nde tam olarak 24 bin 900 katlık bir maliyet yaşandı. Bu paralar milletin, çiftçinin cebinden çıkıyor. Kim verecek bunun hesabını? Memlekette yerli tohuma teşvik yok, çiftçiye destek yok, ürüne destek yok. Girdiler sürekli artıyor. Mazot fiyatı tavan yaptı. Çiftçinin Anayasa’dan kaynaklı 2025 yılı alacağı 300-350 milyar lira arasındadır ancak yasal zorunluluğun yüzde 0,4’ü nispetinde pay ayrılmıştır. Maalesef devlet, çiftçinin alacağını ödemiyor. Ülkemizdeki küçük ve büyükbaş hayvan varlığı da azalıyor. Kurban Bayramı’ndaki kontrolsüz hayvan hareketleri, şap hastalığı ve köyden kente göç, teşviksizlik ve daha bir çok nedenden dolayı hayvancılık da bitme noktasına geldi.”

Tarım ve hayvancılığın acil durum sinyali verdiğini kaydeden Şevkin, Türkiye’de sürdürülebilir bir tarım politikasına ihtiyaç duyulduğunu, kendi kendine yeten bir ülkeden tarımda net ithalatçı konuma gelinmesindeki en büyük suçun iktidarda olduğunu ve iktidarın çiftçiyi tam anlamıyla tarladan kaçırdığını sözlerine ekledi.