Yönetmen ve Flu TV adlı Youtube kanalının sahibi İlker Canikligil sosyal medya paylaşımları nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla tutuklanmıştı.

İlker Canikligil, 42 gün tutuklu kaldığı Silivri Cezaevi’nde yaşamı Gazeteci-Yazar Enver Aysever’in Youtube kanalında anlattı.

Tahliyesinin ardından medyada röportaj için kimsenin aramadığına dikkat çeken İlker Canikligil, “Silivri sanıldığı gibi soğuk değil. Ancak yazın muhtemelen kalması daha zor olur diye düşünüyorum” dedi.

İlker Canikligil, Silivri Cezaevi’ni şöyle anlattı:

Sözcü TV'nin 'ekran karartma' cezasına yürütmeyi durdurma kararı çıktı!
Sözcü TV'nin 'ekran karartma' cezasına yürütmeyi durdurma kararı çıktı!
İçeriği Görüntüle

“Dünyanın en büyük cezaevi olduğu söyleniyor. 35 bin kişilikmiş. Ben 9 nolu cezaevindeydim. Ekrem İmamoğlu ve diğer siyasiler de orada kalıyor. 9 nolu da neredeyse herkes tek kalıyor, Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere, koğuş yok. Yaklaşık 12 metrekarelik bir oda içinde tuvaleti ve banyosu da var. Küçük bir mutfakçık gibi bir şey de var. Kişisel eşyalarınız için bir küçük gri okul dolabı… Bir de 4 metreye 4 metrelik bir avlunuz var. Tabi avlunun duvarları 6 metre, yukarıdan gökyüzünü görüyorsunuz ama yukarıda da tel örgü var. Ben orada başkalarıyla da iletişimde olacağımı sanıyordum, herkes de öyle sanıyormuş ama öyle değil, koğuş yok. Sadece galiba 8-10 tane 3 kişilik var, onlara da dubleks deniyor. En önemli şey kağıt ve kalem orada çünkü he şey dilekçeyle oluyor. Mesela kitap almak istiyorsanız dilekçe yazmanız gerekiyor. Bu arada 9 bin kitaplık güzel bir kütüphanesi var. Size liste geliyor, oradan seçip istiyorsunuz. Dilekçeyi pazartesi yazdığınızda kitabınız Salı ya da Çarşamba günü geliyor. Kendi kitabın olduğunda onun incelenmesi gerekiyor, o da bir iki gün sürüyor. Kantinden televizyon satın alabiliyorsunuz. Çıkarken soruyorlar ‘bunu almak ister misiniz’ diye… Ben bıraktım, benden sonra başka bir mahkuma verilsin diye… Televizyonu Arçelik yapmış ve oraya özel yapılmış, USB çıkışları kapatılmış. 39 kanal vardı. Ana akım kanallar var ve Lig TV de vardı. Acil durum olursa düğmeye basıyorsun ve seni revire götürüyorlar. Acil olmayan durumlarda doktor sürekli orada değil dilekçe yazmanız gerekiyor. Kendi avlunuz dışında spor alanı var ancak oraya ilk ayın sonunda çıkabiliyorsunuz. Bilgisayar kullanım hakkı tutuklulara yok ama hükümlülere var. Tabi bilgisayarda internet yok, sadece yazı için… Aynı soyadı olan ve birinci, ikinci derece akrabalarınız ziyarete gelebiliyor. Onun dışında 3 kişinin ismini verebiliyorsunuz. Ben 3 kişiyi yazdım ama 42 günün sonunda sadece bir kişiye çıkmıştı. Belli sayıda görüşme alanı var. Ekrem İmamoğlu bütün gün birileriyle görüştüğü için neredeyse hep orada. Ümit Özdağ’ı ve Can Atalay’ı gördüm. Ama konuşamıyorsunuz. Koridorda bile karşılaşsanız sadece selamlaşabiliyorsunuz, konuşmanızı istemiyorlar.”