İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, İBB soruşturmasında tutuklanmasının ardından itirafçı olarak tahliye edilen Aziz İhsan Aktaş'ın iddiaları kapsamında Halk TV Yönetim Kurulu Başkan Vekili Cafer Mahiroğlu hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Kararın ardından ilk açıklamasının sosyal medya hesabından yapan Mahiroğlu, ikinci ve kapsamlı açıklamasını ise Halk TV'de Ekrem Açıkel'in sunduğu "Halkın Haberi"ne bağlanarak yaptı.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in hayatını kaybetmesine ilişkin "Acımızı yaşarken böyle bir haberi almak beni şaşırtmadı" diyen Mahiroğlu, açıklamasında Aziz İhsan Aktaş'ı tanımadığını kesin ifadelerle belirterek, "Bir ortamda da bir araya gelmedik. Hani olur ya bir takım insanlarla bir arada olursunuz ve siz orada tanımasanız da ortamda bulunur en azından el sıkışmış olursunuz. Bu arkadaşımızla tanışmıyoruz. Bir yerde görüşsek en azından diyeceğim ki tanışıyoruz. Hayatımda hiç görmediğim bir arkadaş" dedi.
"HALK TV OLMAMIŞ OLSA BEN BUNLARI YAŞAMAM"
Mahiroğlu, Aktaş'ın ifadesinde 'olmuş', 'etmiş' diye konuştuğuna dikkat çekerek, Bunlar tabi bana, ismime değil, Halk TV olmamış olsa ben bunları yaşamam. Benimle böyle bir şeyin ilişkilendirilmesi söz konusu değil. Bütün benim hesaplarım, Halk TV'nin finansı gayet berrak. Aldığımız günden beri MASAK raporuyla bir çok kez alınmış, bakılmış. Bizim sermayemiz nereden geldiği hem Türkiye tarafından hem de bütün bilmesi gerekenler tarafından biliniyor" diye konuştu.
Mahiroğlu, açıklamasının devamında şunları dile getirdi:
"Yani benim bir ihalede eğer müdahil olmuşsam nerede olmuşum? Ben ihalenin ne olduğunu da bilmiyorum. Murat Ongun'u 20 yıldan beridir tanırım. Ama bunların hiçbirini tanımıyorum, ne söyleyeceğimi de bilmiyorum. Ben adalete güveniyorum, mutlaka çıkacaktır doğrusu ortaya.
Bir takım insanları görüyorum, gazete görünümlü troller görevini yapıyor. Yok işte deliller varmış, kayyum atanacakmış gibi şeyler söylüyorlar. Yani bunlara itimat etmek ne diyeyim ki... Sadece bu kadar insanı biz nasıl yetiştirdik diyorum.
"HALK TV'NİN SUSTURULMASINA KARŞI OLAN BİR HAMLE"
Ben kesinlikle kendisini tanımıyorum. Zaten ifadesini okuduğum da kendisi de tanımadığını ima ediyor. Belli ki zoraki şekilde oraya girmiş durumdayım. Ama hangi kasıtla, ne amaçla, neden böyle bir şey söyledi bilmiyorum. Ama doğruların er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu var. Bu Halk TV'ye karşı olan bir hamle. Halk TV'nin susturulmasına karşı olan bir hamle.
Onun dışında ben başka bir şey düşünemiyorum. Çok net söylemek istiyor insan ama sonuçta benim ülkem burası, benim ülkemin hukuku. Bir yerde geliyor boğazımızda düğümleniyor, söyleyemiyoruz ama el insaf... En azından bir şey olsun. Bir hikaye kuruyorsanız da hikayenin bir temeli olsun. Burada bir temel de yok. Müdahale diyor. Velev ki müdahale olsun. Öyle bir şey yok da velev ki öyle olsun. Buradan bu yorumlar nasıl çıkıyor, nasıl buralara dönüşüyor. Herhalde Halk TV gerçekten görevini iyi yapıyor diyeyim.
"BEN 35 YILDIR HİÇBİR İŞE KARIŞMADIM, BUGÜN MÜ KARIŞTIM?"
Halk TV'nin patronu ülkenin çıkarlarına bağlı olan bir insan, adaletsizliğe, hukuksuzluğa hiç bir şekilde taviz vermeyen birisi. Halk TV'de çalışan arkadaşlar da öyle. Biz ne görüyorsak onu söylüyoruz.
Halk TV’nin patronajına yaptırmaları mümkün değil. Dediğim gibi, bu bana yönelik bir şey değil. Çünkü ben 35 yıldır bu ülkede ticaret yapıyorum. Bütün ülkede yapıyorum. Ben 35 yıldır hiçbir işe karışmadım, bugün mü karıştım? Bu, benim üzerimden Halk TV’ye yapılan bir durum.
Ama ben her zaman şunu söylüyorum, hukuk... Sonuçta ne söylerseniz söyleyin, belgelerle konuşur. Sonuçta bu belgeler eninde sonunda ortaya çıkar. Kanıtlayabildiğiniz sürece hukuk işler. Kanıtlayamadığınız sürece, trollerin, bir takım yalan makinelerinin söylediklerinden ileriye gitmez.
"HALK TV SAHİBİNİN HİÇBİR ŞAİBESİ YOK"
Şimdi öyle dinliyorum ki... Korkunç şeyler ya. Kendilerini bu ülkenin gazetecisi olarak tanımlayan insanların yaptığı yorumlar... Yorumlar korkunç. Evet. Aynı insanların bundan 7-8 sene önce söyledikleri de aynı şeydi. Bugün de aynı şeyi söylüyorlar.
Halk TV sahibinin hiçbir şaibesi yok. Var ise, bu ülkenin MASAK’ı da var, Alkollüsü de var, hukuku da var. Koyarsınız ortaya ya. Bir tane yalancının, ne olduğu belirsiz, hiç hayatımda görmediğim bir insan, 'İhaleye fesat karıştırdı' diyor. Ya hangi ihale olduğunu da bilmiyorum. Yani hangi ihaleye ne karıştırmışım? Fesat derken neyi kastediyor? Yani ben bir ihale mi almışım? Ne yapmışım? Almışsam, şirketim nerede? Para nerede? Yani nasıl olmuş bu işler? Hiçbirine kimse bakmadan adım bir şekilde karıştırılıyor.
"REYTİNGLERİN TABİİ Kİ ETKİSİ VAR"
İzlenme oranlarımız görünüyor, biliniyor. Çünkü reytingler her sabah gerekli yerlere gidiyor. Bunun tabii ki etkisi var. Ama bunun bir de şöyle düşünülmesi lazım, bu ülkenin yüzde 80 televizyon izleyicisi Halk TV’yi izliyor. Bunu ben söylemiyorum, reytingler söylüyor.
Böyle izlenen bir kanalın aslında bu muameleye layık olmaması lazım. Bu ülkenin dinamizmi... Bu ülkenin sorunlarını dile getiriyor. Demek ki doğru iş yapıyoruz ki biz izleniyoruz bu kadar insan tarafından.
"6 YIL HİÇBİR ŞEY YOKTU, 6. YILDA MI OLDU?"
Bunu bir kez daha söylemek istiyorum, Halk TV’nin finansı şeffaf. İsteyen herkes, ki zaten bunlar bilinmesi gereken makamlar tarafından biliniyordur, bu ülkenin bir idaresi var. Türkiye Cumhuriyeti öyle basit bir cumhuriyet değil. Kimin ne yaptığı, ne ettiği, nerede adım attığı hepsi bilinir. Halk TV’nin 7 yıldır burada nasıl yapıldığı, nasıl şeffaf bir şekilde finansın idare edildiği bilinmiyor mu? Yani 6 yıl hiçbir şey yoktu, 6. yılda mı oldu?
"CAFER MAHİROĞLU’NUN NE PARASINDA HARAM"
O söyleyen gazeteci arkadaşlara söylüyorum:, 'İşte buranın finansı sağlanıyormuş...' Buranın finansı, Cafer Mahiroğlu tarafından sağlanıyor. Kuruşu kuruşuna. Cafer Mahiroğlu’nun ne parasında haram, ne de lafında yalan var. Bunların hepsi açık bir şekilde göz önünde.
Yani bunların neden yapıldığını biliyoruz. Ben bu konuda artık çok fazla bir şey söylemiyorum ama en azından bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkede kendilerini gazeteci olarak tanımlayan çok arkadaşa da şunu söylüyorum, el insaf ya. Dediğim gibi, iftiranın da yakışanı olmalı. Bu nedir ya? Bu aceleniz ne kardeşim? Bu korkunuz ne?"