İstanbul'da 1 Mayıs öncesi düzenlenen şafak operasyonunda gözaltına alınan ve 40 gündür ev hapsinde tutulan Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü 2. sınıf öğrencisi Arda Karademir, ANKA Haber Ajansı'na konuştu. Barışçıl şekilde eylem ve protesto haklarını kullandıkları için birçok öğrencinin ev hapsinde veya cezaevinde olduğunu ifade eden Karademir, "Tutuklu, yargılanan ve soruşturma geçiren öğrenciler olarak adil ve hukuka uygun yargılanmak istiyoruz. Biz suç işlemiyoruz. Tek istediğimiz adalet ve özgürlük" dedi.
Galatasaray Üniversitesi öğrencileri, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile Galatasaray Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşlı'nın diplomalarının iptal edilmesini protesto etmişti.
Bu protestolara katılan ve daha sonra sosyal medya paylaşımı nedeniyle "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü 2. sınıf öğrencisi Arda Karademir, 1 Mayıs öncesi düzenlenen şafak operasyonuyla kaldığı yurttan gözaltına alınmıştı. Karademir, 40 gündür ev hapsinde tutuluyor.
"40 gündür ev hapsinde esir tutuluyorum"
Öğrenci Karademir, yaşadığı süreci ANKA Haber Ajansı'na anlattı. Karademir, "Yaklaşık 40 gündür 'Cumhurbaşkanı'nın hakaret' suçlamasıyla ev hapsinde esir tutuluyorum. Ev hapsinde esir tutuluyorum çünkü benim bir 'delil karartma' veya 'kaçma şüphem' olduğuna dair bir inanç var. Buna dayanarak ev hapsini uygun gördüler. Halbuki hiç de böyle bir şey yapmama gerek yok. Çünkü Cumhurbaşkanı'na hakaret etmediğim bir sürecin içerisindeyiz" dedi.
30 Nisan sabahı şafak operasyonuyla yurttan gözaltına alındığını hatırlatan Karademir, "Aynı gün benimle birlikte 17 kişi daha gözaltına alınmıştı ancak birbirimizle hiçbir bağımız yoktu. Hepimiz orada tanıştık ve aynı dosyada neden yer aldığımızı hala anlayabilmiş değiliz" diye konuştu.
Gözaltına alındığında telefon ve bilgisayarına da el konulduğunu söyleyen Karademir, hastane ve Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğünü ifade etti. Bu süreçte ailesiyle ve avukatıyla iletişim kurmasına izin verilmediğini ifade eden Karademir, "Defalarca ailemi ve avukatımı aramak istediğimi söyledim ama kimseyi aratmadılar. Neden gözaltına alındığımı bilmiyordum, tanımadığım insanlarla birlikteydim. Gün içinde hiçbir haber alamadım" dedi.
Avukat görüşmesinin akşam saatlerinde gerçekleştiğini belirten Karademir, o anı şu sözlerle anlattı:
"Kimin geleceğini bilmiyordum, tanımadığım bir avukata kendimi teslim etmek korkutucuydu. Görüşme odasına girdiğimde kendi avukatımı karşımda gördüm. Gözaltı listesinde adımı görüp sabahtan akşama kadar beklemiş. Avukatımda karşılaşmak çok mutlu ediciydi. Çünkü bu ülkede maalesef 'görünmeyecek yerlerine vurun' diyen avukatlar da var."
Gözaltında yaşadıklarını anlattı
4 gün boyunca nezarethanede tutulduğunu ve gözaltındayken ailelere haber verildiğine dair belge imzalanmasının istendiğini ancak kimsenin ailesinin bilgilendirilmediğini dile getiren Karademir, yaşadıkları koşulları şöyle aktardı:
"Orada geçen dört gün boyunca çok kirli bir tuvalet, temizlenmeyen koğuşlar, yenmeyecek yemekler ve sürekli ertelenen tuvalet izinleriyle karşı karşıya kaldık. Dışarıyı görebileceğimiz herhangi bir şey yoktu. Gün içinde tek aktivitemiz, akşam saatlerinde darp edilip edilmediğimizin kontrolü için hastaneye götürülmekti. O bir saat, temiz hava alabildiğimiz tek andı."
Nezarethanede ilaç ihtiyacı olan arkadaşının ısrarlara rağmen tedaviye erişemediğini vurgulayan Karademir, "Beraber kaldığım arkadaşımın ihtiyacı olan ilaç dört gün boyunca verilmedi. 'Bugün getireceğiz', 'yarın bakacağız' denilerek geçiştirildi. Bu, fiziksel olmasa da açık bir işkencedir" dedi.
Karademir, gözaltı sürecinin dördüncü gününde Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildiğini ve savcılıktaki işlemler sırasında avukatların devre dışı bırakıldığını belirtti. Savcılıkla birebir görüşme yapılmasının planlandığını, ancak böyle bir ortamda avukat desteği olmadan ifade vermenin kişiyi savunmasız hissettirdiğini ifade eden Karademir, aynı dosyada yer alan 17 kişinin birbirini tanımadığını ve neden birlikte yargılandıklarını hala bilmediklerini söyledi. Ayrıca, adliyeye getirilen öğrencilerin avukatlarının içeri alınmadığını, adliye koridorlarına çevik kuvvet ekiplerinin yığıldığını ve bu nedenle savunma haklarının ciddi şekilde kısıtlandığını vurguladı.
"Ev hapsi bir ödül değil..."
Karademir, 17 kişiyle birlikte götürüldüğü adliyede, bir kişinin isim benzerliği nedeniyle yanlışlıkla gözaltına alındığını ve serbest bırakıldığını, kendisinin ise bir diğer öğrenciyle birlikte tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini belirterek, "Savcı 14 kişi için adli kontrol istedi. Ancak benim ve Melih adlı arkadaşım için tutuklama talebinde bulundu. Melih tutuklandı, ben ise ev hapsiyle serbest bırakıldım. Elbette ev hapsi bir ödül değil ama tutuklanma ihtimaliyle kıyaslandığında bir zafer sayılacak bir şey" dedi.
Karademir, Çağlayan Adliyesi'nden çıktığında karşısında Galatasaray Üniversitesi’nden arkadaşlarını, mezunu olduğu Bornova Anadolu Lisesi'nden tanıdıklarını, ailesini ve dostlarını gördüğünü söyledi. Bu kalabalığın önceki günlerde Vatan Emniyeti önünde sabahladığını, adliye kapısında beklediğini belirten Karademir, ailesi ve arkadaşları için orada bulunan bu desteğin kendisi için çok kıymetli olduğunu vurguladı.
"Biz sadece barışçıl şekilde, eylem ve protesto hakkımızı kullandık"
Karademir, yaşadıkları süreçte öğrenci dayanışmasının en güçlü destek mekanizması olduğunu vurguladı. Karademir, öğrencilerin okul fark etmeksizin ortak hareket ettiğini ve bu dayanışmanın temelinde geleceksizliğe boyun eğmeme kararlılığının yattığını belirtti.
Karademir, diploma iptalleriyle başlayan sürecin özellikle Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı hocasının diplomasının iptal edilmesinin kendilerini daha aktif olmaya ittiğini ifade etti. Karademir, "Bu süreçte yaptığımız şey ne Cumhurbaşkanı'na hakaret, ne hırsızlık ne gasp ne de yolsuzluk. Biz sadece barışçıl şekilde, eylem ve protesto hakkımızı kullandık. Ancak bunun cezası olarak yaklaşık 40 gündür ev hapsindeyim. Melih ise hala hapiste. Sayısını bilmediğim çok sayıda öğrenci arkadaşım içeride, sınıf arkadaşım Bekir Arslan hala tutuklu. Bu cezalar, gençliğin geleceksizliğe karşı isyanının karşılığıdır" diye konuştu.
"Tek istediğimiz adalet ve özgürlük"
Karademir, taleplerinin basit ve insani haklara dayandığını belirterek, "Biz öğrenciler olarak eğitim hakkımızın gasp edilmemesini, üniversitelerimizin bağımsız ve özerk olmasını istiyoruz. Özgür bir gelecek talep ediyoruz. Tutuklu, yargılanan ve soruşturma geçiren öğrenciler olarak adil ve hukuka uygun yargılanmak istiyoruz. Tarafsız savcılar ve hakimler önünde bu desteğe ihtiyacımız var" dedi.
Ev hapsindeki belirsizliğe de dikkat çeken Karademir, "Ev hapsindeyim ama neden olduğuna dair hiçbir gerekçe ya da açıklama yok. İddianame henüz hazırlanmadı. Mahkeme tarihi belli değil. Bu belirsizlik hem beni hem de arkadaşlarımı zor durumda bırakıyor" ifadelerini kullandı.
Sınavlarına giremediğini ve 8 dersi geçemediğini söyleyen Karademir, "Bu durum muhtemelen bir senemi uzatacak. Öğrencilere bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Biz suç işlemiyoruz. Tek istediğimiz adalet ve özgürlük" diyerek sözlerini sonlandırdı.
"Bu zulmün karşısındayız"
Arda Karademir'in avukatı Mustafa Atahan Öztürk, müvekkilinin haksız yere esir tutulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Müvekkilim Arda Karademir gözaltına alındığı andan itibaren hukuka aykırı işlemlere maruz kalmıştır. Kendisine isnat edilen eylemleri, gözaltına alınmasına sebep olan davranış ve paylaşımları gözaltına alındıktan 3 gün sonra öğrendik. Müvekkilim hakkında bildirilen veya resen tespit edilen suç iddiasına yönelik herhangi bir araştırma yapılmamış olup kendisi hukuka aykırı şekilde gözaltına alınıp sonrasında bir suç üretilmeye veya tespit edilmeye çalışılmıştır. Arda ve diğer özgürce düşünebilen genç ve öğrenci arkadaşlarımıza yapılanın adı zulümdür. Bu zulmün karşısındayız. Kötü amaçlarınıza alet ettiğiniz hukuk gün gelince tüm gerçekliğiyle yüzünüze çarpacaktır. Bozmaya çalıştığınız hukuk sistemi, susturmaya çalıştığınız tüm gençler bir gün sizlerle hesaplaşacaktır."