Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Heyeti Başkanı ve eski Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Basın Federasyonu tarafından düzenlenen 'Anadolu Sohbetleri' programında gazetecilerle bir araya geldi.
Binali Yıldırım, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, "Terörsüz Türkiye hedefi, ülkemizin geleceği ve kardeşliğimiz için hayati öneme sahip. 40 yıllık bir terörle mücadele yürüttük, bunun oluşturduğu hasarın tamamen giderilmesi zaman alacak ama bunu yapmak zorundayız. Terörü aramızdan tamamen çıkarmak için önemli bir eşikteyiz. Bu fırsatı sonuna kadar değerlendirmek gerekiyor" dedi.
"ADA'YA GİDİLMELİ"
Yıldırım, komisyon üyelerinin İmralı Adası'na gidip gitmemesiyle ilgili, "Bunun bir paydaşı terör örgütü namına Ada. Bu iradeyi ortaya koydu; 'Tamam biz yıllardır mücadele ettik, terörle sonuç alamadığımızı anladık, Türkiye Cumhuriyeti kanunları içinde demokratik yollardan mücadeleye devam edeceğiz' dedi. Bu barış çağrısıdır. Bu söylendikten sonra TBMM de bunun gereğini yapıyor. Komisyon kurdu, değerlendirdi, farklı toplum kesimlerinden, uzmanlardan, siyasetçilerden görüş aldı ve ciddi birikim sağladı. Şimdi Ada'ya gidilsin mi gidilmesin mi? Benim açımdan gidilmesinde hiçbir mahsur yok. Gidilmeli. Hangi formatta gidilecek, nasıl gidilecek? Denizden geçip derede boğulmanın anlamı yok. Bir zaman yan yana gözükmemeye çalışan siyasiler oturuyorlar ülkenin bekasını, geleceğini konuşabiliyorlar" dedi.
Yıldırım, komisyonda bilgi verirken bu konuya değindiğini ve terör örgütü elebaşının İmralı Adası'ndan komisyona bağlanıp, görüntüsünün ekrana yansıtılabileceğini söylediğini aktardı.
"SİYASET ÜSTÜ GÖRMEK LAZIM"
Yıldırım, Başbakanlığı döneminde terörle mücadelede konsept değişikliğine gidildiğini, savunma yerine 'taarruz' prensibiyle hareket ettiklerini ve örgütü ciddi ölçüde gerilettiklerini söyledi. Yıldırım, "Şimdi bir çizgi çiziyoruz, yeni bir süreç başlatıyoruz. Bu sürece siyaset üstü bakmak lazım. Bakıyorum muhalefet partileri geçmişte bu konuda 'niye terörle mücadelede bu kadar etkin, bu kadar keskin yapıyorsunuz' derken, şimdi de 'teröristlerle iş birliği yapıyorsunuz' diye bir suçlama içindeler. Bu fevkalade yanlış bir şey. Bu işi siyaset üstü görmek lazım ve herkes elinde ne katkı varsa bu katkıyı sağlaması lazım" ifadelerini kullandı.
"KÜRTÇE'NİN İKİNCİ DİL OLMASINA KAPALIYIZ"
Yıldırım, olası taleplere ilişkin soruya ise "Bizim vazgeçemeyeceğimiz şey Anayasa'nın ilk 4 maddesi. Vatandaşlık tanımı esastır. Vatandaşlıkta etnik kimlik gözetilmez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esastır. 20 yıl içinde bu yanlış anlaşılmaları, ayrıştırmaları ortadan kaldıracak AK Parti hükümetleri ciddi düzenlemeler yaptı. 'Kürtçe de ikinci resmi dil olsun' deniyorsa bu yok. Buna kapalıyız. En önce ben sokağa çıkarım. Kürt kimliğini inkar eden kimse yok. Etnik kimliklerimiz bizim karar verdiğimiz şeyler değil. Ama birlikte yaşamaya biz karar veriyoruz. Bağlayıcı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Ama yapılması gereken hangi düzenleme yapılacaksa vatandaşlığı esas alan, etnik kimliklere göre tanımlamalardan uzak duran bir yöntem belirlememiz gerekiyor. Sorun etnik kimlik değil, terördür. Terörün ortadan kalkması kardeşliğimizi güçlendirecek" dedi.
Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tutumuna ilişkin de "Sayın Bahçeli’nin 'Terörsüz Türkiye' konusundaki kararlılığı takdire şayandır. MHP’nin bu denklemin içinde olması büyük avantajdır" değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı'nın ortak alfabe çalışmasına ilişkin, ortak alfabenin tamamlandığını söyleyerek, "34 harfli ortak alfabemiz artık hazır, üye ülkelere bildirildi" ifadelerini kullandı.




