Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin Türkiye’yi temsilen gençlik delegesi ve LGBTİ+ aktivisti Enes Hocaoğulları, 5 Ağustos Salı günü Ankara Esenboğa Havalimanı’na indiği anda pasaport kontrolünde gözaltına alındı.
İfadesi doğrudan savcı tarafından alınan Hocaoğulları, savcılığın talebiyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edildi.
Hocaoğulları hakkında, Avrupa Konseyi’ndeki konuşması nedeniyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu tarafından iki ayrı soruşturma yürütülmekteydi. Daha sonra bu iki soruşturma dosyası Ankara’da birleştirildi.
Enes Hocaoğulları 30 Mart’ta, 19 Mart’ta gözaltına alınan ve 23 Mart’ta tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile tutuklu belediye başkanları için Avrupa Konseyi’nde konuşma yapmıştı.
Hakimlik, Hocaoğulları’nın tutuklanmasına karar verdi.
KAOS GL’nin LGBTİ+ dernekleri, tutuklama kararına karşı ortak açıklama yayınladı. Dernekler, “Enes Hocaoğulları’nın yanındayız ve derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
Açıklamanın tam metni ve imzacı listesi şöyle:
“Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türkiye Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları, 27 Mart 2025 tarihinde Konsey kürsüsünden yaptığı konuşma nedeniyle tutuklandı. Enes Hocaoğulları’nın bir an evvel serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Bu konuşma; Türkiye’de gençlerin karşılaştığı ekonomik kriz, adaletsizlik, baskı, ayrımcılık ve özellikle gençlerin maruz bırakıldığı sistematik dışlanma gibi yakıcı gerçekleri açıkça ortaya koymuştur. Enes’in ‘Türkiye’de gençler artık yeter diyor’ sözleri ifade özgürlüğüdür.
Avrupa Konseyi çatısı altında yaptığı konuşma nedeniyle Enes Hocaoğulları’nın hedef alınması ve sonrasında tutuklu yargılanmasına yönelik hakimlik kararı, yalnızca ifade özgürlüğüne değil; gençliğe, muhalefete, LGBTİ+lara ve hak mücadelesi veren herkese yönelmiş açık bir gözdağıdır.
Bugün LGBTİ+’lar, gençler, eğitimden sağlığa, barınmadan çalışma yaşamına kadar her alanda ayrımcılıkla karşı karşıya bırakılmakta; görünür olduklarında hedef gösterilmekte, susturulmak istenmektedir. Enes Hocaoğulları’nın sözleri, tam da bu gerçeği dile getirdiği için cezalandırılmaktadır.
Hatırlatıyoruz:
Düşünceyi açıklamak suç değildir.
Avrupa Konseyi’nde yapılan bir konuşma uluslararası hukuk güvencesindedir.
LGBTİ+ gençlerin varoluş mücadelesi meşrudur, kriminalize edilemez.
TCK 217/A maddesi, kamuoyunu bilgilendiren, hak temelli konuşmaları “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” bahanesiyle yargılamanın aracı haline getirilmiştir. Bu madde, LGBTİ+ların da yıllardır karşı karşıya kaldığı sansür, yasak ve kriminalizasyon siyasetine bir yenisini eklemektedir.
Bizler, LGBTİ+ örgütleri olarak,
Enes Hocaoğulları’nın yanındayız ve derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
LGBTİ+ların, gençlerin konuşma hakkını savunuyoruz.
TCK 217/A gibi ifade özgürlüğünü tehdit eden tüm yasal düzenlemelerin iptalini talep ediyoruz.
Susma Haykır! LGBTİ+lar vardır!”
İmzacı LGBTİ+ dernekleri:
17 Mayıs Derneği, 20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Genç LGBTİ+ Derneği, HEVİ LGBTİ+ Derneği, Kaos GL Derneği, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği, LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG), Mersin 7 Renk LGBTİ+ Derneği, Muamma LGBTİ+ Eğitim Araştırma ve Dayanışma Derneği, Özgür Renkler Derneği, Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği, ÜniKuir Derneği
HOCAOĞULLARI NE DEMİŞTİ?
Enes Hocaoğulları, 30 Mart’ta Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmasında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve öğrenci protestolarındaki polis müdahaleleri hakkında konuşmuş, konseyi harekete geçmeye çağırmıştı. Hocaoğulları’nın konseyde yaptığı konuşma şöyle:
“Ekrem İmamoğlu, Buğra Gökce, İlker Caniklioğlu, Zeynep Kuray, Enes Hocaoğulları. Bunların sadece isim olduğunu düşünebilirsiniz ama bunlar birer hikâye. Bu ay Türkiye’deki demokratik gerilemeden etkilenen insanların hikâyeleri.
Nereden mi biliyorum? Benim adım da onlardan biri. Geçen hafta sokaklarda, bu hafta Saray’da demokrasi mücadelesi veriyordum. Türkiye’den seçilmiş değerli delegelerin görüşlerini dinledik ve yılların deneyimine sahip karar vericiler olarak onların yorumlarını dinleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Ancak benim durum değerlendirmem, yıllarca görevde kalmamdan değil, sokaklardan geliyor. Polis güçlerinin bize biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su da dahil olmak üzere orantısız bir vahşet uyguladığı ilk günden beri oradaydım. Akranlarımın gözaltına alınıp sokaklarda arandığı anlarda da oradaydım.
Değerlendirmem, dediğim gibi, bir makamdan gelmiyor ama Saray’da geçirdiğim bu üç gün boyunca, Türkiye’de olup bitenlerin farkındayız, yakından takip ediyoruz ve hatta Türkiye bile uluslararası hukuk standartlarına tabi gibi birçok söz duydum. Görünüşe göre değil. Ya da tabi olmanın farklı tanımları var.
Geçtiğimiz hafta içinde gördüğüm tüm insan hakları ihlallerinin, muhtemelen çoğunuzun bir yılda görmediği, insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyorum. Gençlik delegesi olarak o hafta neler öğrendiğimi anlatayım. Gençlik artık yeter diyor.
Artık yeter, özgürlüklerimizi geri kazanmak için sokaklara çıkmaya hazırız. Korkmayın, ne mesaj vereceğinizi bilmiyorsunuz. Mesaj hazır.
Gençlikte yatıyor. Tek yapmanız gereken bu mesajı alıp bizi dinlemeyen karar vericilere iletmek. Size şunu söyleyeyim, hem konuşmam hem de Türkiye’de demokrasiyi kurtarma konusunda zamanımız tükeniyor.
Eğer bir uyanış çağrısı arıyorsanız, işte bu. Teşekkürler.”