Türkiye'nin ana gündem maddesi komisyonun İmralı ziyareti. CHP'nin hayır kararı vermesinin ardından gözler AKP-MHP ve DEM'den oluşan heyetin ziyareti ne zaman yapacağına çevrildi.
Komisyon İmralı'ya heyet gönderme kararı alırken AKP içinde çeşitli alternatifler masaya yatırıldı. Nefes’ten Nuray Babacan’ın köşesinde kaleme aldığı yazıya göre "Öcalan'ın ayağına gitmeyelim" diyen parti kurmayları, "Öcalan'ın helikopterle Sincan Cezaevi'ne getirilmesi ve milletvekillerinin orada görüşme yapması" seçeneğini bile değerlendirdi.
MHP'nin ısrarlı tutumu ve parti tabanındaki tepkiler arasında sıkışan AKP yönetimi, milletvekillerinin seçim bölgelerinden gelen olumsuz geri bildirimler nedeniyle zor durumda kaldı.
Yaz aylarında milletvekillerine "açılımı anlatın" talimatı verilmesi, ancak somut bir içerik sunulamaması yerelde de sorun yarattı.
ÖCALAN İÇİN HELİKOPTER PLANI
Babacan'ın yazısında yer verdiği başlıkların tamamı ise şöyle:
"İktidar partisi kendisini öyle bir açmazın içinde buldu ki; İmralı’ya heyet gönderme noktasına gelene kadar birbirinden ilginç öneriler tartışıldı. ‘Öcalan’ın ayağına gitmeyelim’ duygusunda olan parti kurmaylarının bir önerisi de “Öcalan’ın helikopterle Sincan Cezaevine getirelim, milletvekilleri orada görüşsün” oldu.
AKP’de Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP’nin ısrarlarıyla pozisyon alındığını bilmeyen yok. Yönetim, parti tabanıyla ortağı arasına sıkışmış durumda. Milletvekilleri kendi seçim bölgelerindeki tepkilerden dolayı bunalmış.
YURTTAŞ İKNA OLMADI
Yapılan anketler ve yaz aylarında milletvekillerine ‘açılımı anlatın’ diye verilen görevden geri dönüşler, genel merkezin kafasını iyice karıştırdı. Bir de buna Dışişleri Bakanlığı ve MİT’in verdiği “Suriye, SDG ve İsrail’in yeni planı” başlıklı bilgiler eklenince, kendilerini ciddi bir kıskaç içinde hissettiler.
“Yaz aylarında seçim bölgelerimizde açılımı anlatmamız istendi. Ortada bir şey yoktu. ‘İyi olacak, güzel olacak’ dışında bir şey söyleyemedik vatandaşlara. Sorularına yanıt verecek kadar bilgimiz bile yoktu. Seçmen ikna olmadı. Devletten gelen bilgiler, daha çok Suriye, SDG ve İsrail planıyla ilgili. O da herkesin kafasını karıştırıyor.
Vatandaş ‘açılım’ dendiğinde itiraz etmedi ama ‘İmralı’ya Abdullah Öcalan’ın ayağına parlamenterlerin gitmesi fikrine’ takılmış durumda. O yüzden başka seçenekler yaratılsın istemiştik.”
Bu sözler, AKP kurmaylarına ait.
BAHÇELİ'NİN SÖZLERİ AKP'Yİ ALARMA GEÇİRDİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir salı sabahı sözleriyle, AKP’liler oyalanmaktan vazgeçip pozisyon belirledi. Milletvekili görevlendirme kararından önceki hafta, parti içinde ciddi bir hareketlilik yaşandı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başta olmak üzere partinin yöneticilerine değişik öneriler götürenler oldu. ‘Telekonferans’ bunların en bilineniydi. Ancak en ilginç öneri; ‘Öcalan, helikopterle Sincan Cezaevine getirilsin, milletvekilleri orada görüşme yapsın’ oldu. Hatta, ‘kelepçeli bir Öcalan fotoğrafının’ paylaşılmasının iyi olacağını savunanlar oldu. Öneriler havada kaldı.
SDG/YPG KAYGISI
Zaman zaman Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dile getirdiği kaygılar, Suriye’deki alt yapının sadece SDG için değil, İsrail için de uygun bir hale getirme çabalarının varlığı, başka bir sorun başlığı. Türkiye’de atılan tüm adımlar, orta vadede SDG’nin korunması, ABD ve İsrail ikilisinin Suriye üzerindeki etkisinin artması ve bunun gelecekte Türkiye için tehdide dönüşme potansiyeline sahip olmasına takılıp kalıyor.
'SDG'NİN ENTEGRESİ SAHAYA YANSIMALI'
SDG’nin devlet ordusuna entegre edilmesi, Türkiye tarafından sürekli dile getiriliyor. Ancak, hileli bir operasyon, silahlı kurumsal varlığın sürmesi, Ankara açısından kabul edilebilir değil. İstihbarat kaynaklarının görüşü net;
“Örgütün yarı-özerk askeri bir yapı olmaktan çıkarak merkezi devlet otoritesine bağlanması, Ankara’nın yıllardır vurguladığı Suriye’nin toprak bütünlüğü ve tek ordu yaklaşımına uygun. Ancak bu düzenlemenin sahada yalnızca bir isim ve statü değişimine dönüşmesi ve SDG’nin silahlı kurumsal varlığını farklı bir biçimde sürdürmesi istenmiyor.
Üç temel soru var. SDG’nin komuta kademesi nasıl yeniden yapılandırılacak? YPG geçmişine sahip unsurlar devlet ordusunda hangi pozisyonları üstlenecek? Türkiye’nin sınır güvenliği konusundaki kaygılarını giderecek somut mekanizmalar oluşturulacak mı?”
Bu üç sorunun yanıtı, sürecin de geleceğini belirleyecek.