Yeni Şafak FETÖ'nün yüksek yargıdaki etkisinin halen sürdüğünü iddia eden bir haber yayınladı. Haberde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman hedef alındı.

Yeni Şafak'taki haberde, "en büyük ticari davaların görüldüğü Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, iddialara göre örgütün yargı ayağının etkinliğini koruduğu birimlerden biri." denildi.

Haberde şu ifadeler yer aldı:

Dairenin başkanı Abdullah Yaman ise hem kendi dairesinde hem de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda etkisini sürdürüyor. Yaman’ın kardeşinin FETÖ bağlantısı nedeniyle kaçak olduğu ve çocuklarının da örgüt ile ilişkili olduğu gerekçesiyle meslekten atıldığı biliniyor.

Dosyayı kendi dairesine aldırdı

Kamil Darbaz’ın Sahrayıcedit’teki milyonluk arsasıyla ilgili davanın merkezinde Altınbaşlar Grubu yer alıyor. Altınbaşlar’ın yargı üzerindeki etkisi ve Yaman’ın hamleleri, davanın seyrini tamamen değiştirdi.

2024/252 Esas sayılı, ekonomik değeri yüksek ve yaklaşık 330 daireyi ilgilendiren davanın tek numaralı aylarda tek numaralı, çift numaralı aylarda ise çift numaralı daire başkanlarınca görüşülmesi gerekiyordu. Ancak iddialara göre Yaman, daha önce hakkında verilen 'hukuksuz karar' nedeniyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin direnmesi sonucu Genel Kurul’a taşınan dosyayı kendi başkanlık ettiği heyete denk getirdi.

Bunun için Genel Kurul Başkanı Adem Albayrak’ı ikna ettiği, çift numaralı ayda görüşülmesi gereken dosyanın tek numaralı heyete aktarılmasını sağladığı belirtiliyor. Yaman’ın dosyayı aylarca bekleterek ardışık dosya numarası kuralını da ihlal ettiği ileri sürülüyor.

FETÖ'nün yargıdaki etkisinin izleri

Bu dosya üzerinden yürütülen manipülasyon FETÖ’nün yargıdaki etkisini ve büyük menfaat ilişkilerini halen sürdürdüğünü ortaya çıkardı.

Ümit Özdağ'dan Merdan Yanardağ'a destek: Politik görüşlerimiz çok farklı ama casusluk yaptığına inanmıyorum
Ümit Özdağ'dan Merdan Yanardağ'a destek: Politik görüşlerimiz çok farklı ama casusluk yaptığına inanmıyorum
İçeriği Görüntüle

Yaman’ın daha önceki içtihatlarına aykırı şekilde farklı bir karar verip, sonraki davalarda yeniden eski içtihadına dönmesi de dikkat çekti. Söz konusu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği hak ihlali kararı da yok sayıldı.
Ulaşmak isteyen önce İngiltere’ye…
Davanın taraflarından mağdur Kamil Darbaz'ın avukatı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne ulaşmak isteyenlerin İngiltere’deki FETÖ bağlantılı hukuk büroları üzerinden iletişim kurduğu iddiasını da gündeme getirdi.
Bu gelişmeler yüksek yargının tarafsızlığına gölge düşürürken "Yargıtay’da kimler FETÖ lehine oy kullandı?" sorusunun yanıtı merak ediliyor.

YAMAN YANIT VERDİ

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman, Yeni Şafak'ın haberine sosyal medya hesabından yanıt verdi. Yaman, "Bu alçakların haber adı altında paylaştıkları şeylerden zerresi dahi doğruysa kamuoyu önünde hesap vermeye hazırım.
Peki aksi çıkarsa ne olacak. Bu din tüccarları, patronajın çıkarlarını temin için kaldıkları yerden tehdit şantaj ve itibar cellatlığına aynen devam edeceklerse şayet, mesele Abdullah Yaman’ın şahsi meselesi olmaktan çıkıp devletin itibar alanına tecavüze girer.
Devlet itibarının bittiği yerde böylesi çetelerin hakimiyeti başlar ki, herkesten Abdullah Yaman mukavemeti bekleyemezsin." dedi.

O1-76


Yaman şu ifadeleri kullandı:

YENİ ŞAFAK ÇETESİ

1987 yılında intisap ettiğim hakimlik mesleğimin son aşamasında hasbelkader Yargıtay 11. Hukuk Dairesi başkanlığına seçildim.
Mesleğimin başından beri herhangi bir güç odağına yaslanmadan tamamen hak ve adalet odaklı hareket ederek, kimsenin hakkını kimseye yedirmemek için azami gayret sarfettim.
Kirlenmenin doruk noktasına vardığı zamane ortamında memleketi kurtaramasam da hiç olmazsa kapımın önünü temiz tutarak bir nebze olsun adalete güvenin tesisine katkı sunmaya çalıştım.
Bunların hiçbiri meziyet değil elbette. Bir hakimin dürüstlükten dolayı paye kazanması kadar anormal birşey olamaz. Dürüstlük işimiz farz-ı ayını, olmazsa olmazımız olmalı, değil mi. Lakin memleket o kadar kirlendi ki sıradan meziyetler bile övgüyle karşılanır hale geldi. Yazık ki ne yazık.
Dolayısıyla kimseden “aferin alma” beklentisi içinde olmadık. Lakin iftira üzerinden bedel ödetmeye kalkışmanın da bir sınırı olmalı.
Her biri ayrı bir iftiraya tekabül eden ailecek infaz edilmenin bir haddi hududu olmalı, değil mi?…
Bilmezler ki hayatımız bu neviden alçak, şerefsiz, namussuz müfterilerle mücadele içinde geçti.
Allah’ın sonsuz rahmet ve kudretiyle hepsinin üstesinde geldik, elhamdülillah.
Başkanlığını yaptığım Daire nispeten büyük meblağlı ticari davalara bakmakla görevli. Bunun için kimi zamanlar haksız talep ve beklentilere maruz kalsak dahi elimizin tersiyle geri çevirmesini bildik.
Eğer geçmişinizde sizi bazılarının elinde rehin bırakacak süfli bir hayat bırakmadıysanız, duruş sergilemekte zorlanmıyorsunuz zaten.
Şimdilerde Yeni Şafak çetesinin beni karalamaya kalkışmasının yegane nedeni haksız taleplerine geçit vermememdir.
Haram yoldan birilerinin malına çökmelerine imkan ve fırsat vermediğimiz için iki gündür yalan dolan iftiralarla itibar cellatlığına soyununuyorlar.
Yıllardır dindar geçinip üç kuruşluk menfaat için yapmadıkları alçaklık bırakmayan bu çeteye karşı meşru çerçevede elimden geleni ardıma bırakmayacağım elbette.
Bu arada böylesi münafıkları halen Müslüman zannederek sosyal medyada beni FETÖ üzerinden linçlemeye kalkan zavallı muhafaza-kar trollere ne demeli bilemiyorum.
Allah’ın laneti cümlesinin üzerine olsun.
Bu memlekette FETÖ’den daha alçak birileri varsa şayet, dünyevi çıkarları için bu yaftayı sağa sola pervasızca sallayan namussuzlardır.
Eyy haramzade, münafık, esfeli safilin Yeni Şafak çetesi, bahsi geçen haber içeriğinden sadece birini doğrulayın istifa etmezsem şerefsizim.
Peki siz hayat süren leşler, yarın öbür tarafta ne hesap vereceğinizi bir an olsun düşündünüz mü acaba?
Bu soruyu yıllardır haram lokmayla şaftı kaymış yaratıklara sormanın bir anlamı olmadığını biliyorum.
Yarın hesap gününde görüşmek üzere şimdilik şeytanınıza emanet olun.
Konu bir boyutuyla devlet aygıtını ilgilendirdiğinden ilgili tüm kurumlarını göreve davet ediyorum. Soruşturma açıp geçmişe yönelik tüm telefon HTS kayıt ve hesap hareketlerimle yoldan geçerken tesadüfen yakalandığım işyeri kayıtları da dahil olmak üzere tüm kamera kayıt ve görüntüleri izlesinler.
Bu alçakların haber adı altında paylaştıkları şeylerden zerresi dahi doğruysa kamuoyu önünde hesap vermeye hazırım.
Peki aksi çıkarsa ne olacak. Bu din tüccarları, patronajın çıkarlarını temin için kaldıkları yerden tehdit şantaj ve itibar cellatlığına aynen devam edeceklerse şayet, mesele Abdullah Yaman’ın şahsi meselesi olmaktan çıkıp devletin itibar alanına tecavüze girer.
Devlet itibarının bittiği yerde böylesi çetelerin hakimiyeti başlar ki, herkesten Abdullah Yaman mukavemeti bekleyemezsin.