Devletin karanlık hafızası aklanıyor mu? ‘Çatlı’ filmi tartışmaları alevlendirdi!
Devletin karanlık hafızası aklanıyor mu? ‘Çatlı’ filmi tartışmaları alevlendirdi!
İçeriği Görüntüle
Yönetmenliğini Selman Nacar’ın üstlendiği Netflix’in yeni dizisi “İstanbul Ansiklopedisi” izleyicinin genel beğenisini alırken eleştirmenler İstanbul Ansiklopedisi’ni son yıllarda bir çok film ve dizide sıkça karşılaşılan ezberlere savrulmakla eleştirdi. 

Adını aldığı Reşat Ekrem Koçu’nun çalışmasının makus talihine uğramakla, “yarım” kalmakla da eleştirilen dizi hakkında Aslı Ildır Altyazı’da yayımlanan yazısında, “başörtülü ya da başı açık (ya da her ikisi birden) bir kadın olarak Zehra’nın çok daha zenginleşebilecek iç dünyasına, inanç ve kimlik krizine, sınıfsal çatışmasına ve elbette başka direniş/dayanışma biçimlerine alan açılabilirdi” dedi. Gazeteci ve film eleştirmeni Şenay Aydemir ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “sekülerler Cihangir- Nişantaşı hattına sıkıştırılıyor. Buradan 'ayrıcalıklı bir cumhuriyet eliti' vurgulanıyor. Ama misal Hopa da çok seküler arkadaşlar! ‘Seküler’ emekçileri tanısanız seversiniz belki! Diyeceğim o ki, sekülerlik bir kısım “ayrıcalıklı”ya mal edilemeyecek kadar geniş bir zemine sahip bu ülkede” yorumunda bulundu. İZLEYİCİNİN HAFIZASINA GÜVENMEK Aslı Ildır yazısında, “Nasıl ki dizi Emek Sineması sekansında seyircinin toplumsal ve siyasi hafızasına güvendiyse ve Emek Sineması’nın yıkılış/yok oluş süreciyle ilgili hiçbir bilgi/detay verme gereği duymadıysa, başörtüsü meselesinde de aynı tavrı alabilirdi belki” eleştirisinde bulundu.

Ildır yazısında şunları savundu:

“Dizi, ironik bir biçimde, daha en başından itibaren tıpkı İstanbul – ve İstanbul Ansiklopedisi – gibi karmaşık, çok parçalı, ucu açık bir kimliğe sahip bir karakter olarak kurmaya çalıştığı Zehra’nın ‘anlatısal zamanını’ defalarca aynı sembolik çatışmayla, tabiri caizse, ‘harcıyor’. Başörtüsü meselesinin diğer çatışma konularına nazaran daha çok yer kaplaması, görünürlüğü ve temsili yükü nedeniyle anlaşılır. Ancak nasıl ki dizi Emek Sineması sekansında seyircinin toplumsal ve siyasi hafızasına güvendiyse ve Emek Sineması’nın yıkılış/yok oluş süreciyle ilgili hiçbir bilgi/detay verme gereği duymadıysa, başörtüsü meselesinde de aynı tavrı alabilirdi belki. Böylece başörtülü ya da başı açık (ya da her ikisi birden) bir kadın olarak Zehra’nın çok daha zenginleşebilecek iç dünyasına, inanç ve kimlik krizine, sınıfsal çatışmasına ve elbette başka direniş/dayanışma biçimlerine alan açılabilirdi belki.”
“ÖFKELİ SEKÜLER” KADINLAR…

Gazeteci Şenay Aydemir ise yaptığı paylaşımda Aslı Ildır’ın eleştirilerinin genişletilmesi gerektiği söyledi.

Dizinin Nesrin ve kızkardeşi Emel'i kendilerinden başka bir şeyi önemsemeyen, hasta annelerini bile düşünmeyen bencil ve öfkeli 'seküler' kadınlar olarak sunduğuna dikkat çeken Aydemir, “sekülerlik bir kısım ‘ayrıcalıklı’ya mal edilemeyecek kadar geniş bir zemine sahip” sözleriyle senaryoyu eleştirdi.

Aydemir paylaşımında şu görüşleri dile getirdi:

“Yalnızca ‘İstanbul Ansiklopedi’sinde değil, son yıllarda bir çok film ve dizide sıkça karşılaştığımız iki ezbere de değinmek gerek.

İlki ‘Bir Başkadır'dan buraya sekülerler Cihangir-Nişantaşı hattına sıkıştırılıyor. Buradan 'ayrıcalıklı bir cumhuriyet eliti' vurgulanıyor. Ama misal Hopa da çok seküler arkadaşlar! ‘Seküler’ emekçileri tanısanız seversiniz belki! Diyeceğim o ki, sekülerlik bir kısım 'ayrıcalıklı'ya mal edilemeyecek kadar geniş bir zemine sahip bu ülkede!

İkinci ezber doktor mühendis olmanın 'burjuvalık' olarak kodlanması. Bunun böyle olmadığı gerçeği bir yana zaten ülkede eğitim bir 'sınıf atlama illüzyonu' olmaktan çıkalı çok oldu.

Hala ‘Fatih- Harbiye’ üzerinden okunuyor memleket de, Harbiye'deki mekanların çoğunun sahibi eski Fatihliler artık!”
babaocagi.com