TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, üçüncü toplantı için bir araya geldi. Toplantıya, komisyonun 51 üyesi de katıldı. Saat 14.00’te başlayan toplantıda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
BirGün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre, Kurtulmuş, komisyonun ilk toplantısında gösterilen uyum nedeniyle komisyon üyelerine teşekkür etti. Fikirlerin müdahale edilmeksizin dile getirildiğini kaydeden Kurtulmuş, ikinci toplantının ise “İşin niteliği gereği” kapalı oturum ile gerçekleştirildiğini belirtti. Komisyonun, uyumlu şekilde çalıştığını ifade eden Kurtulmuş, “Bütün komisyon üyesi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ÇALIŞMA ÖNERİLERİ
Komisyonun asıl amacının, “Terör örgütünün silah bırakmasının sonrasındaki süreçte atılacak adımların takip edilmesi ve demokratikleşme adımlarının konuşulması” olduğunu vurguladı. İlk iki toplantıda alınan kararların oybirliği ile alındığının altını çizen Kurtulmuş, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Mümkün olan en büyük temsil oranı sağlanarak, adil temsil ilkesi gereği 51 üyeden oluşan bir komisyon kurulmuştur. İYİ Parti’nin komisyonumuza üye vermemesi nedeniyle AK Parti, CHP ve DEM Parti’ye birer üye verilmiştir. Bugünkü toplantın ana gündemi, komisyonun çalışmasına yönelik önerilerini dinlemektir.”
ŞEFFAFLIK VURGUSU
Kurtulmuş’un konuşmasının ardından ilk sözü, TİP Milletvekili Ahmet Şık aldı. Komisyonun usul ve esaslarına yönelik, “Oybirliği ile kabul edildi” ifadesinin gerçeği yansıtmadığını belirten Şık, karar alma mekanizması ve komisyonun ismine yönelik oylamada, “Hayır” oyu verdiğini anımsattı. Komisyon tartışması için görüşülecek kişi ve kurumların siyasi partilerce önerilmesinin kararlaştırıldığını kaydeden Şık, şunları söyledi:
“Yalnızca entegrasyon faaliyeti için önerilecek kişi ve kurumların sınırlı kalacağı ortadadır. İktidar kanadının önerilerinin ne olduğunun somutlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. İktidar kanadının bu sorunun çözümündeki önerisinin ne olduğunu yalnızca medyaya sızdırılan haberlerden öğrenmek istemiyorum. İktidarın teklifinin ne olduğunu şeffaf şekilde öğrenirsek, ondan sonra da tam da bu ihtiyaca uygun şekilde kişi ve kurumların burada dinlenmesi gerektiğini önereceğiz.”
SÜRE SINIRI TEPKİSİ
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise komisyona çağırılacak kişi, kurum ve kuruluşların ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini söyleyerek, beşer dakikalık konuşma sınırının doğru olmadığını savundu. Komisyonun çalışmaların, süre sınırı olmaksızın yürütülmesi gerektiğini kaydeden Emir, “Mevcut konuları hak ettiği derinlikte tartışmaktan yanayız” dedi.
“KENDİNİZİ İKTİDAR GİBİ GÖRÜN”
Eleştirilere yanıt veren TBMM Başkanı ve Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonda iktidar ve muhalefet ayrımı gözetilmeyeceğini söyleyerek, “Amacımız, en yüksek uzlaşı ile bu tarihi dönemin gereğini yerine getirmektir. Kendinizi iktidar gibi görün ve ona göre konuşmalarınızı gerçekleştirin” ifadesini kullandı.
CHP’Lİ EMİR: AYM VE AİHM KARARLARI UYGULANMALI
Kurtulmuş’un ardından yeniden söz alan CHP’li Emir ise komisyonun gündemiyle ilgili CHP’nin önerilerini gündeme getirdi. CHP bünyesinde bir Demokrasi ve Adalet Komisyonu kurulduğunun altını çizen Emir, Türkiye’nin acil ihtiyacı olan çalışmaların bir rapor halinde ortaya konulduğunu bildirdi. Emir, komisyonun tutanaklarına girmesi için CHP’nin demokratikleşme önerilerini sıraladı. Emir, “Türkiye’deki sorunların büyük bölümünün mevcut Anayasa’ya uyulmamasından kaynaklandığını” ifade ederek, Demokratikleşme Paketi’nde yer alan önerileri açıkladı.
Emir’in sıraladığı önerilerden bazıları, şunlar oldu:
>> Anayasanın uygulanmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalı, yargı üzerindeki tüm siyasi baskılara derhal son verilmeli.
>> AYM ve AİHM’in tüm kararları uygulanmalı.
>> Türkiye’nin demokratikleşmesi için herkesin düşüncesini özgürce dile getirebildiği bir ortam sağlanmalı.
>> Kayyum uygulamasına son verilerek, yerel yönetimler üzerinde mali ve idari yetkilere artan müdahalesi durdurulmalı, Anayasa’da düzenlenen idari vesayet yetkisinin siyasi amaçlarla istismarı sonlandırılmalı.
>> Siyaseti yargı aracılığıyla dizayn çabalarından vazgeçilmeli.
>> Gezi davası başta olmak üzere toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik davalar nedeniyle cezaevinde tutulanlar tahliye edilmeli.
>> Cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine hakaret suçları yürürlükten kaldırılmalı.
>> Otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak geri çekildiği açıklanmalı.
>> Sansür yasasının uygulanmasından geri adım atılmalı, basın özgürlüğüne engel çıkarılmamalı.
>> Gizli tanık uygulamasının adil yargılanma hakkını ihlaline yol açtığı unutulmamalı.
>> Devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmeli.
DEM PARTİ: KOMİSYON HER SORUNU ÇÖZEMEZ
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise komisyon konuşmasında, Türkiye’deki demokrasi sorunlarını yok saymadıklarını belirterek, “Ancak bütün bu sorunları Kürt sorununun önüne koyduğumuzda demokrasiye biraz daha yaklaşır mıyız yoksa Kürt sorununu da çözemez, demokrasi yolunda da bir arpa boyu yol alamaz duruma mı geliriz?” diye sordu.
Kürt sorununun yalnızca Kürtlerin sorunu olmadığını söyleyen Koçyiğit, özetle şunları dile getirdi:
“Bu salonda bulunan herkes, ‘Evet bu sorunu çözmeliyiz’ diyorsa o zaman burada artık siyasetimizi ve dilimizi buna göre kurmamız gerekiyor. Bir öncelik sorunumuz olduğunu düşünüyorum. Önceliklerimizi tespit etmezsek bu sorunu çözemeyiz. Bu komisyon her sorunu çözemez. Ama Kürt sorununun çözümüne yol açabilirse biz çok önemli bir eşiği atlamış oluruz.”
CHP’Lİ BAKAN’DAN DEMOKRASİ VURGUSU
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, komisyon üyelerinin birbirlerinin hassasiyetlerine saygı duyması gerektiğinin altını çizdi. CHP’nin hassasiyetinin, “Demokrasi” olduğunu vurgulayan Bakan, “Demokrasi olmadan ne Kürt için ne Türk için herhangi bir sorunun çözüleceğine inanmıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan, adaletin iktidarın gölgesine girdiği, haksız tutuklamaların olduğu, ifade özgürlüğün temin edilemediği bir ortamda, “Aman bunları söylemeyin” denilmemesi gerektiğini söyleyerek, özetle şunları kayda geçirdi:
“Yüz yıllık inkar politikası’ dediğinizde, benim de ona verilecek cevabım var. Herkesin diline dikkat etmesi gerekiyor. Parlamentoda asker, polis, şehit ve gazi haklarıyla ilgili 10 yıldır çalışıyorum. Benim görevim, şehit aileleri ile gazilerin hassasiyetlerini komisyonun gündemine taşımak. Şehit ve gazi aileleriyle ilgili faaliyet yöneten dernekler, istedikleri zaman bu komisyona gelip izleyebilmeli ve hassasiyetlerini dile getirilmeli. Bu komisyonda yalnızca PKK’nın silah bırakması ve bazı ceza kanunlarında değişiklik yapılması konuşulursa bu eksik kalır. PKK’nın silah bırakması elbette değerlidir. Terör sona eriyorsa terörle mücadele için ayrılan kaynağın bir kısmıyla şehit aileleri ile asker ve polislerin sorunlarını çözmeliyiz.”